Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Nisan 2021

Hızlı esen rüzgâr gibi

Ramazan ayının yarıdan fazlasını geride bıraktık. Sahabe; Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in, Ramazan ayının özellikle son on gününde hızlı esen bir rüzgâr gibi olduğunu haber verir. Yani şiddetli rüzgârın, önünde her bulduğunu uçurduğu gibi Hz. Peygamber (a.s.) de bulduğunu dağıtır, muhtaçların ihtiyacını görmede gayretini artırırdı. Belki bizim de infak bilincimizin kuvvetlenmesine vesile olur ümit ve duasıyla bugün Bakara Sûresi’nden konuyla ilgili birkaç ayet-i kerimenin mealini açıklamalı olarak yazmak istiyorum:

“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, tıpkı buğday tohumu eken bir çiftçinin durumuna benzer: Toprağa atılan bu tek tohum, her başağında yüz buğday tanesi olmak üzere, tam yedi başak filiz verecektir. Yani Allah yolunda harcama yapan kişi, mükâfatını yedi yüz katıyla alacaktır. Hatta Allah, dilediğine bundan kat kat fazlasını verir. Çünkü Allah, lütuf ve merhametiyle sınırsızdır, her şeyi bilendir. Mallarını Allah yolunda harcayan ve bu harcamalarının ardından yaptığı iyilikleri başa kakmayan, gönül incitmeyen kimseler var ya, işte Rableri katında onlara nice ödüller vardır; hesap gününde onlar ne korkuya kapılacak, ne de üzüntüye uğrayacaklar! Gönül alıcı tatlı bir söz söylemek veya bir kimsenin ayıbını örtüp kusurunu bağışlamak, peşinden başa kakma ve incitme gelen bir sadakadan daha değerlidir. Öyle ya, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, dolayısıyla sizin vereceğiniz sadakalara da ihtiyacı yoktur; bununla birlikte, O ceza vermekte acele etmez, sonsuz şefkatiyle yumuşak davranır.

O halde: Ey inananlar! Sadakalarınızı ve yaptığınız iyilikleri, insanların başına kakarak, gönül inciterek boşa çıkarmayın; tıpkı Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde, sırf insanlara gösteriş olsun diye malını güya Allah yolunda harcayan ve böylece tüm iyilikleri boşa giden münafıklar gibi sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesi bir iyilik, tıpkı üzerinde biraz toprak bulunan kayalığa atılan tohuma benzer ki, ansızın yağan bir yağmur, tohumu filizlendireceği yerde, kaya üzerindeki toprağı silip süpürerek onu çıplak bir taş halinde bırakır. İşte bu tür sadakalar, böyle bir kaya üzerine atılmış tohum gibi boşa gitmeye mahkûmdur. Dolayısıyla, gösteriş amacıyla iyilik yapanlar veya yaptıkları iyilikleri insanların başına kakanlar, kazandıklarından hiçbir şey elde edemeyecekler. Allah, inkâra sapan ve kendilerine sunulan nimetleri yoksullarla paylaşmaktan kaçınarak nankörlük eden bir toplumu, asla doğru yola iletmez.

O’nun doğru yola ileteceği kimseler şunlardır: Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve yüreklerindekini pekiştirmek için, yani kalplerindeki imanı kökleştirmek ve ruhlarını eğitip iyiliklere alıştırmak için mallarını harcayanların durumu, yaylalık bir tepe üzerindeki verimli bir bahçeye tohum eken bir çiftçinin durumuna benzer ki, oraya kuvvetli bir yağmur yağınca, normal bahçelerin en az iki katı ürün verir; hatta yağmur değmese bile, yüksekliğinden dolayı ince bir yağmur, ya da çiy gibi hafif bir çisenti düşer, yine de ürününü verir.

Öyleyse, az çok demeyin, malınızı Allah yolunda harcayın, çünkü Allah, yaptığınız her şeyi görmektedir. Yaptığı iyilikleri insanların yüzüne vurup gönül inciterek sadakalarını boşa çıkaran ve bu sadakaların sevabına en çok muhtaç olduğu mahşer gününde hepsinin yok olup gittiğini gören kişinin durumu neye benzer; bilir misiniz? İçinizden hanginiz arzu eder ki, içerisinde ırmakların aktığı, çeşit çeşit ürünlerin yetiştiği hurma bahçelerine, üzüm bağlarına sahip olsun da, çoluk çocuğunun bakıma muhtaç olduğu bir sırada, tam da üzerine ihtiyarlık çökmüşken, aniden alevli bir kasırga kopsun ve biricik geçim kaynakları olan o bahçeyi yakıp kül ediversin?

Herhalde hiçbiriniz, böyle acınacak bir duruma düşmek istemezsiniz, değil mi? İşte Allah, düşünesiniz de, bugünden tedbirinizi alıp, yarın hesap gününde pişman olmayasınız diye size ayetlerini böyle açıklıyor. O halde; Ey iman edenler! Gerek sizin çalışıp üreterek kazandığınız, gerekse yerden sizin için çıkardığımız toprak ürünleri, maden, define ve petrol gibi nimetlerin temiz ve helal olanlarından bir kısmını Allah yolunda ihtiyaç sahiplerine harcayın. Size verilecek olsaydı, beğenmediğiniz için yüzünüzü buruşturmadan almayacağınız döküntü, bozuk, çürük ve değersiz malları sakın sadaka olarak vermeye kalkışmayın.

Şunu iyi bilin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, dolayısıyla sizin iyiliklerinize de ihtiyacı yoktur, asıl buna muhtaç olan sizsiniz. Ve gerçek anlamda yüceltilmeye, şükredilmeye ve övülmeye layık olan da sadece O’dur. O halde, Allah’ın bahşettiği nimetleri yoksullarla paylaşmaktan sizi alıkoymaya çalışan insan ve cin şeytanlarının sözlerine aldanmayın: Şeytan, fakirlik ihtimali ile gözünüzü korkutur ve size cimrilik, hırsızlık, hayâsızlık gibi kötülükleri telkin eder. Allah ise, size kendi katından bir bağışlama ve büyük bir lütuf vadetmektedir. Öyle ya, Allah lütuf e merhamet bakımından sınırsızdır, her şeyi bilendir.” (Mahmut Kısa, Kur’an-ı Kerim ve Kısa Açıklamalı Meali, Bakara Suresi 261-268. Ayet-i Kerimeler)