Hisar'ın Mezarı
İstanbul'u, Boğaziçi'ini, eski zaman hayatını, kısacası medeniyetimizi en iyi anlatan yazarlardan Abdülhak Şinasi Hisar'ı seviyorum. Delikanlılık yıllarımda eserlerini okumaya başlamıştım, bu sevgi fakülte yıllarında ciddi bir ilgiye kendisini bıraktı. Mehmet Kaplan ve diğer bir çok değerli hocamız ondan sitayişle bahsediyordu. İsmi anıldıkça huzur bulduğum ediplerdendir.
İlk kalem denemeleri yaparken hakkında yazmaya başladığım edebiyatçılar arasında Hisar da vardır. Sahhaflar'da eski kitaplarını arayıp buluyordum. Şu anda sahhafiye değeri de yüksek olan eski eserleri kütüphanemi süslüyor: Ali Nizamu00ee Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği. Hilmi Kitabevi tarafından 1952 yılında basılmış. Fiyatı 125 kuruş. Sıkı durun söyleyeceğim. Üstelik yazarından imzalı. Merhumun sevimli kaligrafisiyle aynen şöyle: "Reşad Beyatli dostuma eski zaman hatiralariyle. A. Şinasi Hisar" Reşad Beyatlı, bilindiği gibi Yahya Kemal'in kardeşi. İkinci kitap Çamlıca'daki Eniştemiz. Aynı yayınevi neşretmiş, ama yılı yok. Fiyatı 200 kuruş. Hilmi Kitabevi'nin bendeki üçüncü kitabı Yahya Kemal'e Veda ismini taşıyor. 1959'da ve 250 kuruş olarak okuyucuya sunulmuş. Yıllar geçtikçe, kitapların kuruş farkı da artıyor. Aşk İmiş Her Ne Var u00c2lemde, Abdülhak Şinasi'nin minik ve çok güzel bir güldestesi. Sevdiği şairlerden beyitler, kıt'alar almış bu kitabına. İlk olarak 1955 yılında Doğan Kardeş Yayınları tarafından basılmış, sonra İstanbul Fetih Cemiyeti neşretmiş. Bu özlü antolojide sadece eski Divan şairlerini değil, Hisar'ın çağdaşı olan şairlerden de seçmeler buluruz. Mesela Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'den.
Bütün bunlar iyi de benim en çok tutkunu olduğum kitapları, Varlık Yayınları arasında çıkanlardır. O sevimli ve edebiyatseverlerin büyük rağbet gösterdiği Cep Kitapları serisinden çıkan rengarenk kitapları. İşte önümde bakıyorum: Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Çamlıca'daki Eniştemiz, Ahmet Haşim Yahya Kemal'e Veda. Boğaziçi Mehtapları'nın bir eski baskısı da Sebil Yayınları tarafından yapılmıştı. Bir çok değerli yazarın külliyatını edebiyatımıza armağan eden Ötüken Neşriyat, 1970'li yılların sonunda Hisar'a da sahip çıkmış ve bilinen bütün eserlerini bir dizi olarak yayınlamıştı. Sonra o meş'um ANDA yangını çıktı, sonra da bu muhteşem kitaplar Ötüken'in elinden çıktı. Bağlam Yayınları, kapaklarında Abdülhak Şinasi fotoğrafıyla uzun yıllar kitapları okuyuculara taşıdı. Ama ne hikmetse yazar topluma mal olamıyor ve hak ettiği ölçüde okunamıyordu. Selis Kitaplar da yazarın Kelime Kavgası (Edebiyata ve Romana Dair)'nı, muhtelif makalelerini bir araya getirerek neşretti. Yayına hazırlayan genç araştırmacı Tahsin Yıldırım'dı. Burada Hisar'ın tenkide, hayata, tercümeye ve romana dair muhtelif makaleleri toplu olarak okura sunulmuştu.
Bir ara Abdülhak Şinasi Hisar'ın bütün eserlerinin Kubbealtı'ndan çıkması için gayret gösterdim. Kanunu00ee mirasçılarını vakfın yöneticileriyle görüştürdüm, ama olmadı. Nihayet yazar hakkında doktora yapan Dr. Necmettin Turinay ile mirasçılar, Yapı Kredi Yayıncılık idarecileriyle anlaşarak Hisar külliyatının bu kurumdan çıkması konusunda uzlaşmaya vardılar. 2005 yılından bu yana kitaplar burada hazırlanmakta ve yayımlanmaktadır. Tabii Turinay'ın en büyük hizmeti de kitap sayısını artırması oldu. 5-6 civarındaki eser sayısını neredeyse 20'ye ulaştırdı. Yeni kitaplar arasında Kitaplar ve Muharrirler I, İstanbul ve Pıerre Loti, Ahmet Haşim Şiiri ve Hayatı da bulunuyor. Bu arada Turinay'ın Abdülhak Şinasi Hisar kitabı da son derece kıymetlidir ve okunmalıdır.
Abdülhak Şinasi ile gönül bağımız hep devam etti. Fatih'te oturduğum apartmanın eski yöneticisi, onun birinci derecede yakın akrabasıydı. Sonra bu değerli yazarımızın unutulmaması için Kitap Haber dergisinde uzun bir araştırma yaptım. Diğerleriyle birlikte bu yazıyı Kayıp İstasyon adlı kitabımda yayınladım. "Zeytinburnu'nun Ebedu00ee Sakinleri" adıyla hazırladığım programda Abdülhak Şinasi Hisar da vardı. Ve onu en iyi anlatacak kişi olarak Yahya Kemal'in de dostu olan Sermet Sami Uysal geldi ve güzel bir konuşma yaptı.
Çelik Gülersoy, hatıralarında Abdülhak Şinasi Hisar'ın cenaze töreninden bahseder. Aksaray'da Murat Paşa Camii'nde kılınan cenaze namazına çok az kişinin geldiğini belirten Gülersoy, bu duruma çok hayıflanır ve der ki: "Bu çapta büyük bir edib, şayet Avrupa'nın her hangi bir ülkesinde ölseydi, herhalde bütün millet bu elim kayıptan haberdar olur ve cami dolup taşardı. Abdülhak Şinasi'nin cenazesi sıradan bir şekilde kaldırılmamalıydı."
Abdülhak Şinasi Hisar hakkında 2 Mayıs Perşembe akşamı "Babıali Sohbetleri"nde vefatının 50. yılı münasebetiyle güzel bir toplantı yaptık. Ankara'dan gelen ve hayırlı ömrünü Hisar'a adayan Dr. Necmettin Turinay, hepimize ufuk turu yaptırdı. Toplantıyı Elif Sönmezışık Sanatalemi.net için yazdı. O akşam ilan ettik, ertesi günü yani Cuma gününün sabahı mezarlıkta buluşacaktık. Gittim, Şerif Aydemir ve Ahmet Yüter'le mezarlığa girdik ve yazarımızın kabrini aramaya başladık. Yok, yok, yok. Abdülhak Şinasi aşığı iki yazarımızı aradım, maalesef onlar da bilmiyorlarmış. Tam yorulmuş ve neredeyse ümidi kesmişken son bir hevesle mezarlığın bir ucundaki görevli kulübesindeki memura sordum, "Hemen göstereyim." dedi ve hakikaten vazifesini çok güzel yaptı. Teşekkür ettik, mezarlığın başına geldik. Aman Allah'ım bir de ne görelim, perişan bir mezar. Diğer kabirler gibi taşı dikili değil. u00c2deta yere yatırılmış gibi bir hal var. Ahmet Yüter Hoca, "İlk defa böyle bir kabir görüyorum. Mezarının dikine ve üstündeki yazının rahatlıkla okunabilmesi gerekiyor." dedi. Mezarlıktaki bütün taşlar ayaktaydı, Hisar'ın mezar taşı yatık. Yanıbaşında sabit çöp kutusu. Çok acı bir durum ama hakikat. Sonra Kur'an okundu ve dua edildi. Düşünüyorum da orada yatan Abdülhak Şinasi Hisar değil de Nazım Hikmet olsaydı, anıt mezarı mezarlıktan değil Çapa'dan bile fark edilirdi. Ama Abdülhak Şinasi'nin en büyük günahı, herhangi bir ideolojinin bezirganı olmayışıydı. Hüzünle yad ettik yazarımızı. Hisar'ın kanunu00ee mirasçıları, kitaplarını neşreden Yapı Kredi Yayıncılık ve Zeytinburnu Belediyesi'nin konuya hassasiyet göstereceklerini ümit ediyorum.