Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2980.73
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Mart 2022

Hırsızlık yaptıkları şey ne?

Bir insan ve toplum, yüzünü terbiye edilmemiş nefsine döndüğünde, aynı zamanda da aklına ve ahlakına sırtını dönmüş olur. Aklı kullanmama ve ahlaklı olanı yaşamama durumunda hiçbir şeyin önemi olmayacağı gibi nefsleri neyi emrediyorsa onu yaşarlar. Cinayetse cinayet işlenecek, haram yemekse haram yenecek, basit bir aldatma havadis peşinde koşmaksa havadisin peşinden koşacaklardır. Vesaire… Örnekler çoğaltılabilir.

Bu konularda müşahhas örnekler tarihten elbette bulunabilir. Yusuf Peygamber ve on bir kardeşin hikâyesi, Habil Kabil hikâyesi bunlardan bazılarıdır. On bir kardeşe Yusuf Peygamberi kuyuya attıran, Kabil’e Habil’i öldürttüren de bunların üzerine defalarca yalan söylettiren de ne ahlakları ne akılları idi.

Yine ahlak ve akıldan yoksun toplumlar; bir sakız için bile dünyayı cehennem ateşinin içerisine atmaktan çekinmezler. Bunu da tüm dünyada üretim, tüketim ve büyüme standartlarını belirlemek ellerinde kalsın diye yaparlar. Bugün dünyada bir nizam olarak üretim, tüketim ve büyüme standartlarını belirleyen toplumlar bellidir, ülkeler de bellidir. Bu güç, Batının elindedir. Bunların ahlaklarında kendilerine göre kuralları olmasına rağmen ahlakları dönemseldir. Ancak akılları ile bu dünyadaki bu nizamı yürütmektedirler. Bugün güç, hala Batının elinde olmakla beraber çıkarları kadar akıllı ve toklukları kadar ahlaklıdırlar.

Bugün, bu nizamda bir reklam ile bir havadis ile birey ve toplumun ahlak ve aklına hâkim olmak gayet kolaydır. İstediğiniz ticari malı, aldırabilir veya aldırmayabilir, istediğiniz toplumu, dost ya da düşman kabul ettirebilir ve istediğiniz ülkeyi, güçlü ya da zayıf gösterebilirsiniz. O yüzden bugün, birey ve toplumun akıl ve ahlaklarının kontak anahtarı ne kalplerde ne de gönüllerdedir. Sadece ceplerde taşınan smart bir cihazdadır. Böylece birey ve toplumu yönlendirmek ve yönetmek, inandırmak ve inkâr ettirmek daha basit, daha kolaydır.

Üstelik bu nizamın terazi ve usul ayarlarını, siz değil başkaları belirler. Hiçbir vicdan, ahlak ve akıl kuralına da bağlı değildirler. Bundan dolayıdır ki çok acımasız ve merhametsiz sonuçlar ve acı reçetelerle birey ve toplumları kullanırlar. İster Müslüman ister gayrı Müslim.. hiç ayırt etmeden ve benzer işlemlerle hepsini ortak hatalarla üretim ve tüketime kurban ederler. Ortak hatalar da her daim ahlaklı olmamak ve akıl kullanmamaktır.

Bu yüzden akıl, aklı kullanma hem bireyin hem de toplumun büyük bir ahlak ve kuvvet sahibi olmasını sağlayan en başat güçtür ve yitirilmiştir. Hem de o toplumun dâhil olduğu devleti diğerlerine göre daha kuvvetli ve daha adil yapabilecek bir güçtür. Üstelik en büyük kurum devleti de kuşatan ülkeyi en büyük ülke yapabilecek bir güçtür.

Ahlakı tamamlamak üzere gönderilen, kendisine ahlak Peygamberi denilen bir Peygamberi ve akıl, akletme konusunda onlarca Allah buyruğu ayetleri olmasına rağmen Müslümanların dünyaya uzun yıllar nizam vermede geri kalması düşündürücü olmakla beraber çok acıdır. Yeryüzündeki bütün kötülüklerin anası, rivayet o ki Hazreti Peygamberin bir günde en çok ettiği “Allah’ım beni nefsimle baş başa bırakma!” duasındaki çiğ nefslerdir.

Eğer bir toplumda yeterince nefs terbiyesi yapılmamış, bireyler buna göre yetiştirilmemişse her türden ve her şiddetten felaket kapıda demektir. Beklerken sadece basit ve küçük bir havadis fırsatını kollar. O fırsat, eline geçtiğinde peşi sıra acı üzerine acı yağdırır. Bu felaketler sonrası bir bakmışsınız ki, hırsızlığı yapan da Müslüman, havadisi yapan da Müslüman, soyulan da Müslüman!

Hırsızlık yaptıkları şey ne? İster maddi kıymeti olan bir şey ister manevi kıymeti olan bir şey… İster cepteki para ister gönüllerdeki iman… İster evdeki ziynet eşyası ister kalplerdeki vatan sevgisi… Ahlak yozlaştıktan, akıl kaybedildikten sonra ne fark eder ki?!