Dolar (USD)
35.16
Euro (EUR)
36.59
Gram Altın
2958.42
BIST 100
9916.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Hırsızlık (H) ve Şeker Hastalığı (ŞH)

-H: Ne kadar çok benziyoruz birbirimize.

-ŞH: Hadi ordan teres! Ben bedenin sıhhati iken sen arızası ve illetisin. Bir de birbirimize benziyormuşuz diyor utanmadan!

-H: İnan ki çok benziyoruz birbirimize. Şöyle biraz derin düşünsen. Yıllarca durduğumuz bedende nasıl da yaralar açıyoruz bir baksana.

-ŞH: Bak hâlâ konuşuyor o şom ağzıyla ve birbirimize benzediğimizi utanmadan iddia etmeye devam ediyor.

-H: Kabul etsen de etmesen de arkadaşım bizim bulunduğumuz yere verdiğimiz zarar hep benziyor birbirine. An şartla ki zararın neresinden dönülürse kâr olduğunu anlarsa sahibimiz zararın önüne geçer.

-ŞH: Çok zırvalamaya başladın! Bak sana diyeyim. Eğer olduğum bedenin sahibi beni hakikaten tanırsa ve tedbirini doğru alırsa ben bir tefekkür penceresi, aynı zamanda sıhhatli yaşamanın vesilesi olurum.

-H: Benim için de geçerli dediklerin.

-ŞH: Galiba söylediklerin kulağının işitmediği şeyler. Senin yüzünden doğrudan o fili işlediğin bedenden bir eksilme olması emrediliyor.

-H: Doğru olan yapılıyor. Sen demedin mi en baştan tedbir alınmalı. Yoksa zulüm umumi olur. Sende de durum aynı değil mi. Başta tedbir alınmazsa bütün bedeni sarmaz mı olumsuz etkin.

-ŞH: O başka bir şey.

-H: Ne demek o başka bir şey. Benim yüzümden el kesilince adalet oluyor, senin yüzünden bacak kesilince zulüm olmuyor mu?

-ŞH: Allah Allah! İlla benimle bir benzerlik bulacak diye durumu getirip nerelere bağladı.

-H: Haksız mıyım?

-ŞH: Değilsin, lakin tam haklısın da diyemem!

-H: Neden?

-ŞH: Çünkü bana karşı tedbir alınmazsa birey, sana karşı tedbir alınmazsa cemiyet zarar görür. Bana karşı tedbirsizlik, ferdin kendisine zulmünü sana karşı tedbirsizlik cemiyete karşı adaletsizliği doğurur.

-H: Yani sen şunu mu demek istiyorsun; benim eylemim neticesinde elin kesilmesi adalettir. Senin olduğun yerdeki aşırılığın neticesinde bacağın kesilmesi zulümdür.

-ŞH: Tam öyle değil.

-H: Ya nasıl!

-ŞH: Aslında benim hakiki mahiyetim bilinse ve zamanında da tedbirler alınıp azmam engellense, benim düşmanım fakat bedenin dostu denilen o perhiz sürekli beni kontrol altında tutsa, ağzımdaki tat alma müfettişi de gelen her dostumun bana ulaşmasına müsaade etmese, bedende eksilme olmayacak ve o zulüm gerçekleşmeyecek.

-H: Ya benim durumum?

-ŞH: Senin durumun biraz daha farklı. Aslında bir yönüyle bana benziyorsun. Haklısın.

-H: Yaaa! Nasılmış! Geldin mi dediğime!

-ŞH: Şöyle. Sen bir zehirli bal gibisin.

-H: Hem de bal şeker değil! Haa haa haaa!

-ŞH: Hele bir sabret çatlama!

-H: Tamam tamam! Kızma. Benim dediğime gelmişken seni caydırmayayım bari.

-ŞH: Tabi sen zehirli balı bilmediğin için öyle konuşur durursun. Bu bal şöyle bir şeydir. Önce ağzında benden daha tatlı bir tat bırakır. Lakin ardından kıvrandırdıkça kıvrandırır seni. Eğer hemen tedbir alınmazsa önce bütün bedenini istila eder sonra da cemiyeti zehirler.

-H: Ondan mıdır ben bu kadar cüzamlı gibi algılanıyorum. Hatta hürriyetim esarete dönüyor.

-ŞH: Biraz öyle.

-H: Biraz mı! Aslında biliyor musun ŞH?

-ŞH: Benzerim olmayan, lakin ısrarla bana benzemek isteyen H, neyi?

-H: Ben de biliyorum bu fiili işleyen bedenimden elimin eksilmesinin adalet olduğunu. “Hırsız erkeğin ve hırsız kadının elini kesin” emrinin aklımızı kalbimizi ve vicdanımızı nasıl bir terbiye ve tezkiye altına aldığını bu işe meylettiğimiz anda hatırlıyoruz. Elimizin idamına, lakin bedenimizin ve insaniyetimizin özgürlüğüne dair bir ferman olarak bu emri hep hatırlarız.

-ŞH: Peki neden aynı fiili işlemeye durmadan devam ediyorsun?

-H: Cemiyet bozulmuşsa, devlet bu ilahi emre düşman olmuşsa ve insanlık bu işimizi normal görmeye başlamışsa elimizden başka ne gelir. Sende durum farklı mı sanki!

-ŞH. Aslında aynı gibi. Benimki de başka türlü aynı. Cemiyetin ve ferdin öncelikleri değişti. Helalin yerini haram aldı. Perhiz tarih oldu. Ağzımdaki müfettiş de gelen her şeyi bana göndermeye başladı. İçimdeki canın inceliğinden çok onu besleyen et ve kanın obezliği beni azdırdıkça azdırdı. Ve nihayetinde olan bedene oldu. “Kangren olmuş eli kesin. El kesilmezse bacak kesilir.”

-H: Şöyle desek olur mu!

-ŞH: Nasıl?

-H: Kul azmadıkça Mevla bela yazmaz/Mevla’nın yazdığı belayı kul bozamaz.

-ŞH: Ben de derim ki saadet istiyorsa beşer, dönmeli ilahi emre/ İlahi olmayan emirler de saadet kısa sure.

-H: Sana demiştim ne çok birbirimize benzediğimizi. Konuşmamız da benzemeye başladı birbirine.

-ŞH: Avun sen böyle züğürt tesellisiyle. Umarım bu benzememiz felaket olmaz bizlere.