Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ağustos 2022

Hiroşima ve Nagazaki'yi unutmamak

6 Ağustos 1945 Tarihinde dünya tarihinin en korkunç vahşetlerinden biri gerçekleşti. Amerika, 6 Ağustos 1945 tarihinde ilk atom bombasını Hiroşima’ya attı. 9 Ağustos 1945 tarihinde nükleer vahşet tekrarlandı. Amerika, ikinci atom bombasını ise Nagazaki’ye attı. Hiroşima’da 170000 insan hayatını kaybederken, Nagazaki’de 70.000 insan hayatını kaybetti. Hiroşima’da ve Nagazaki’de gerçekleşen nükleer vahşetin 77. yıldönümünde insanlık hala nükleer silahlanma çılgınlığıyla kendini yok oluşa sürüklemeye devam etmektedir. İnsanlığın bugünü ve geleceği için Hiroşima ve Nagazaki’yi unutmamak ve unutturmamak lazımdır. 77. Yıldönümünde Hiroşima’da ve Nagazaki’de olan korkunç vahşeti anarak, anlayarak ve kavrayarak insanlık olarak nükleer silahlanma çılgınlığına karşı olma şeklinde ahlaki ve vicdani bir duruş ortaya koyma yükümlülüğümüz vardır. Hiroşima, Nagazaki ve Halepçe üzerine konuşmak, yazmak ve anlamak imkansızlık düzeyinde zordur. Hiroşima’da, Nagazaki’de ve Halepçe’de ne olup bittiğini anlamak, o vahşetleri konuşmak için olağanüstü bir çabaya ihtiyaç vardır.

Hiroşima ve Nagazaki’de işlenen nükleer vahşetten bu yana devletler, kendi aralarında nükleer silahlanma çılgınlığından hiç vazgeçmemişlerdir. Nükleer silahlara sahip Amerika, İngiltere, İsrail, Fransa, Hindistan, Çin, Pakistan, Kuzey Kore, Rusya gibi ülkeler, ellerindeki silahları ilk kullanan taraf olmayacaklarını söylemelerine rağmen, hiç kullanmayacak taraf olacaklarını hiç söylememektedirler. Bu devletler, nükleer silahları ellerinde bir gün kullanmak üzere hazır bekletmektedirler. Hiroşima ve Nagazaki’de işlenen vahşetten bu yana öğrendiğimiz en temel gerçek şudur: Nükleer silahlar hiçbir işe yaramamaktadır. Hiçbir işe yaramamasına rağmen devletler, nükleer silahlara sahip olmak için çılgın bir yarış içindedirler. Hiçbir işe yaramayan nükleer silahlara sahip olmayı, devletler büyük bir güç, gurur ve prestij kaynağı olarak görmektedirler.

Nükleer silahlara sahip olmak, hiçbir devleti ve toplumu güçlendirmemiştir. Devletler, insanların refahlarına harcayacakları kaynakları, nükleer silahlara sahip olmak gibi yıkıcı ve verimsiz bir sapkınlığa ayırmaktadırlar. Nükleer silahlara sahip Pakistan, bugün dünyanın en fakir, çatışmalı ve yolsuz ülkelerinden biridir. Nükleer silahlar, sefaleti arttırmaktan, barışı yok etmekten, şiddeti beslemekten, hukuk ve özgürlüğü ortadan kaldırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Nükleer silahlara hiç sahip olmamak, insanlığın takip edeceği en iyi yoldur. Hiroşima, Nagazaki ve Halepçe, nükleer silahlara sahip olmanın, insanlık için cehenneme giden bir ölüm ve vahşet yolu olduğunu göstermiştir.

Nükleer silahlara sahip olmanın ve onları kullanmanın hiçbir meşru ve moral gerekçesi yoktur. Nagazaki, Hiroşima ve Halepçe’de kullanılan nükleer ve kimyasal bombaları meşrulaştıracak hiçbir moral ve manevi argüman ileri sürülemez. Nükleer, atomik ve kimyasal silahların tamamına karşı olmak, ahlaki ve insani bir yükümlülüktür. Nükleer silahlar konusunda istisna yapılamaz Nükleer silahlara sahip olmanın kendisi, mutlak bir kötülük ve şer durumudur.

Hiroşima’da insanlar bir bütün olarak yok edilmişlerdir. Melih Cevdet Anday, Hiroşima isimli şiirinde insanların bir bütün olarak yok edilişini anlatmaktadır: “Büyükbabam, babam, ben/Küçük oğlan, kız, damat.../Gelişimiz teker tekerdi/Gidişimiz cümbür cemaat.”Nazım Hikmet, Hiroşima’da atom bombası vahşetinde hayatını kaybeden yedi yaşındaki Sadoka Sazaki’den aldığı ilhamla barışın ve hayatın yüceliğini anlatmak için Kız Çocuğu şiirini yazmıştır: “Kapıları çalan benim/kapıları birer birer./Gözünüze görünemem/göze görünmez ölüler./Hiroşima'da öleli/oluyor bir on yıl kadar./Yedi yaşında bir kızım,/büyümez ölü çocuklar./Saçlarım tutuştu önce,/gözlerim yandı kavruldu./Bir avuç kül oluverdim,/külüm havaya savruldu./Benim sizden kendim için/hiçbir şey istediğim yok./Şeker bile yiyemez ki/kâat gibi yanan çocuk./Çalıyorum kapınızı,/teyze, amca, bir imza ver./Çocuklar öldürülmesin/şeker de yiyebilsinler.”