Hindistan'ın Ay Yolculuğu
Amerikalı ve Avrupalı teknoloji şirketleri için uzun yıllar boyunca taşeronluk yapan Hindistan’ın gençleri son yıllarda girdikleri atakla muazzam bir ilerleme kaydettiler. Bugün Hindistan’ın milyarlarca dolarlık teknoloji ihracatıyla dünya devi bir pozisyona geldiği bilindik bir gerçek. Bu gelişmelere paralel olarak da Hindistan’ın uzay aracı Chadrayaan-3, Ay’ın az keşfedilen güney kutbuna yakın bir yere iniş yapmayı başardı. Hindistan, böylelikle Ay’ın güney kutbuna inen ilk ülke oldu. Chadrayaan-3, 14 gün boyunca donmuş su alanlarının ve son derece değerli elementlerin olduğu düşünülen alanlarda inceleme yapacak.
Hindistan’ın teknolojik gelişimi
oldukça etkileyici. Chadrayaan-3, daha şimdiden yaptığı spektrografik
analizlerde Ay yüzeyinde alüminyum, kalsiyum, demir, krom ve titanyumun
bulunduğunu doğruladı. Yaptığı diğer ölçümlerde de manganez, oksijen ve
silikonun varlığını tespit etti. Ay’a yapılan başarılı iniş ülkede zaten
yükselmekte olan milliyetçi dalgayı köpürtmüş görünüyor. Delhi, sokaklarında fakir,
aç olan insanların bile bu durumdan oldukça memnun olduğuna dair haberler
servis ediliyor. Ülkemizde de meşhur olan ve algıların kuluçkaya yatırıldığı
sokak röportajlarında da herkes Ay’a inildiği için mutlu görünüyor.
Hindistan’ın toplumsal tabakalaşma,
sınıf çatışmaları ve azınlıklara dönük kitlesel saldırganlıklar olduğu gibi
dururken geçirdiği teknolojik evrim bir yanılsamadan ibaret. ABD ve Çin’den
sonra en fazla sayıda milyarderi barındıran Hindistan, aynı zamanda yaklaşık 70
milyon kişinin mutlak fakirlik içinde olduğu bir coğrafya. Kast sisteminin
artık hükmünün kalmadığına dair yazılan sayısız yazı ve haber karşın her gün
bir Dalit’e yapılan zulüm sosyal medyaya taşınıyor. Dalitler, Hindistan’da
sistemin dışında olan, Hintlilerin adeta tiksindiği bir tabakayı
oluşturuyorlar. Dalitler, elleriyle tuvaletleri temizlemek zorunda kalan,
hayvanların bakımlarıyla uğraşan ve ölülerin gömülmesiyle uğraşmak zorunda olan
insanlar. Sayıları neredeyse 200 milyona varan bu kişilere insan muamelesi bile
yapılmıyor ülkede. Her gün dövülen, yerlerde sürülen, öldürülen Dalit
görüntüleri Hindistan’da bir rutine dönüşmüş durumda.
Hindistan’da baskı altında olan
gruplar yalnızca Dalitler değil. Tüm azınlıklar benzer sıkıntıları çekiyor.
Hindistan’ın değişik eyaletlerinde Müslümanlara ait camiler, uydurma nedenlerle
yıkılıyor. Müslümanlara ait ev ve iş yerleri de aynı akıbete uğruyor. Dehradun
gibi kimi eyaletlerde cami olmadığı için evlerde gizlice toplu ibadet eden
Müslümanlar bile tespit edilip linç edilebiliyorlar. İslamofobik suçlarda
yaşanan yükseliş iktidarın umurunda değil. Hindistan’ın Başbakanı ve Bharatiya
Janata Partisi lideri Narenda Mondi en büyük faşist olduğu için parti tabanı da
onu izliyor ve bu nedenle olayların arkası kesilmiyor. Trene bindiği için, inek
beslediği için, Hindu bir kızı sevdiği için öldürülen Müslümanların kan revan
içindeki görüntüleri haberlerde yer almasa da sosyal medyada her gün kamuoyuna
ulaşıyor.
Modi, ayrılıkçı politikaları
eleştirildiği zaman Hindistan’ı dünyanın en büyük laik demokrasisi olduğunu
söyleyerek cevap veriyor. Ülkesinde asla insan hakları ihlali olmadığını
söyleyen Modi, azınlıklara yönelik uygulamaları bir “iç mesele” olarak
adlandırıp soruları geçiştiriyor. Şimdilerde Ay’a gidildiği için ağzı
kulaklarına varan Modi, ülke içindeki zulümlerine aralıksız devam ediyor.
Ülkedeki 200 milyon Müslüman,
toplam nüfusa göre azınlık olarak değerlendirilebiliyor. Pek çok ülkenin
nüfusundan daha büyük bir kitle olan Müslümanlar, durmaksızın tahrik ediliyor.
Yine aynı şekilde nüfusları 200 milyonu aşan Dalitler de benzer zulümlerle
karşı karşıya bırakılıyor. Sayıları 100 milyondan fazla olan Adivasisler denen
yerel aşiretler de yoksulluk sınırının çok çok altında yaşamam zorunda
bırakıldıkları, mülksüzleştirildikleri için sıkıntı içinde hayat sürdürüyorlar.
Hıristiyanlar da benzer zulümlerden şikayetçi. Hindistan’da sayıları 30
milyonun üzerinde olduğu tahmin edilen Hıristiyanların çeşitli eyaletlerde
ibadet etmelerinin yasaklandığı ve genel olarak ülke içinde “sürekli korku” ile
yaşadıkları haber olarak servis ediliyor. Hıristiyanlara dair iki günde bir
şiddet vakası yaşanan ülkede azınlıklar adeta topun ağzında yaşıyorlar.
Teknolojik gelişmelerle ve Ay’a
yolculukla gündem olan Hindistan ülkenin yarısına yakın kesimiyle ciddi anlamda
sıkıntı yaşıyor. Modi yönetimi sahayı tahrik edip sorunları görmezden gelmeye
devam ettiği müddetçe ülkede suların durulmasını kimse beklemiyor. Daha
öncesinde Pakistan, Bangladeş ve Keşmir sorunları yaşayan ve defalarca bölünen
Hindistan’ın geçmişten ders almadığı ve yeni bölünmeler için sebepler
oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir. Hindistan yanıyor ve kendi ateşini kendi
harlıyor.