Hikmet-i Hüda
İsrail
terör örgütü, yok oluşa doğru gidiyor. Bebekkatili, dünyanın nefretini, vicdan
taşıyan herkesin öfkesini üzerine çekiyor. Sanatçılar hüzünlü türküleriyle,
şairler şiirleriyle, yönetmenler filmleriyle, bestekârlar besteleriyleçağa
şahitlik ediyor. Sonun başlangıcını yaşıyor Siyonizm. İnsan olanlar zulme tavır
koyuyor. Usta sanatçı Murat Kekilli gibi söyleyelim: “Yıkılasın İsrail!”
İrfan ocağı
Anadolu’muz asırlarca benimsediği güzellikleri bazı tabirlerle yaşatıyor.
Onlardan biri “Hikmet-i Hüda”dır. Çocukluğumdan itibaren çok duydum ve sevdim
bu terkibi. Allah’ın hikmeti, Rabbimizin yarattığı güzellikler, incelikler anlamında.
Bir bakıma tefekkür dünyamızın formüle edilmiş öz hâli.
Yıllar
sonra İstanbul’da tanıma şerefine nail olduğum kıymetli sanatkârımız Hikmet
Barutçugil’in değerli ebrularında da bu sözü görünce mutlu olmuştum. “Hikmet-i
Hüda”, ne güzel imza! Hikmet Hocayı tanırsınız ama kısaca arz edeyim. Klasik
Türk İslam sanatlarının yaşayan üstatlarındandır, ebru sanatımızı çeşitlendiren,
güzelleştiren ve gençlere sevdiren bir üstadımızdır. “Barut Ebrusu” diye
bilinen yeni bir ebru türünü bulmuştur. Ebru sanatının yurtiçinde ve dışında
tanıtılması ve sevdirilmesi için büyük gayretler gösteren bir ideal adamıdır. Eserleri,
250 civarında sergide ziyaret edildi. 30 kadar farklı ülkede dersler ve seminerler
verdi, uygulamalı tanıtımlar yaptı. Yurtiçinde ve dışında pek çok ödül aldı.
İstanbul Ebru Evi olarak bilinen EBRİSTAN’ın kurucusudur. Dünyanın birçok müze
ve özel koleksiyonunda eserleri bulunuyor. Yayımlanmış makale, sohbet ve
televizyon programlarının yanı sıra neşredilmiş 43 eseri mevcut. 2020 yılında
UNESCO kriterlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi”
olarak ilan edildi.
Tabii
bunlar biyografisinden birkaç kesit. Ama onun bir de ‘gönül insanı’ olarak
yakın çevresinin şahit olduğu bir tarafı var. Bütün büyük sanatkârlar gibi
tevazuun zirvesinde. Yetiştirdiği binlerce talebe şu anda ebru sanatını muhtelif
yerlerde icra ediyor. Rahmetli sanatkârlar hattat Hâmid Aytaç ve minyatür
üstadı Nusret Çolpan gibi yeryüzünü güzelleştirmeye devam ediyor. Elimde
Hocanın Pendik Belediyesi tarafından kültür hayatımıza kazandırılan VavlarVâdisi kitabı var. 114 sayfalık
albüm, sanatımızın ihtişamını, medeniyetimizin zarafetini gösteriyor. Hikmet
Hoca, “Önsöz”de eserlerin hazırlanış hikâyesini anlatıyor. Daha önce “Elif”i
ebrularla anlatan Hoca, esere katkıda bulunan Hasan Çelebi, DavutBektaşve Ahmet
Zeki Yavaş’a teşekkür ediyor. “Ebrunun Zahiri ve Bâtınî Yönü” üzerinde duran
sanatkârımız, “Sanattan murat Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır. O’nun
güzelliğiyle coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.”
diyor.Hikmet Hoca, “Meşhur Vav” hikâyesini merhum hocası Emin Barın’dan
dinlemiş, ‘Vav harfine ve Arap alfabesinin letafetine hayranlığı”nın başlangıcı
olan o tarihî hadiseyi bize de naklediyor:
“Hafız
Osman adlı ünlü hat sanatı ustası bir kayığa binerek ikamet ettiği Üsküdar’da
karşıya geçmek ister. Kesesini evde unutan Hafız Osman, kayıkçıya yazdığı bir
Vak harfini vererek sahaflara götürerek parasını tahsil edebileceği yönünde bir
teklifte bulunur. İstemeye istemeye teklifi kabul eden kayıkçının yolu
sahaflara düşer ve yazıyı bir sahafa gösterir. Açık artırmayla hatırı sayılır
bir fiyata satar. Bir haftalık kazancının üstünde bir parayla sevinci katlanır.
Bir zaman sonra Hafız Osman yine kayıkçıya denk gelir. Ücreti uzatsa da kayıkçı
bunu reddeder ve ‘Bir Vav daha çeksen olmaz mı üstâd?’ der. Hafız Osman ise
karşılık olarak ‘O Vav her zaman yazılmaz, dua et de diğer sefere yine kesemi
evde unutayım.’ der.”
Hikmet Hoca
ebru sanatının özünü anlatırken, ‘tekâmül’ün gerekliliğine işaret ederken bizi
abide bir şahsiyetle buluşturuyor. Ahmed Yüksel Özemre’den kendisine intikal
eden “Ebru Duası”nıöğreniyoruz. “İlahi Ya Rabbi” diye başlayan ve bütün ebru
sanatkârlarının teknede işe başlarken söylemesi gereken olağanüstü bir yakarış
metni. Önsöz’den sonra ‘Vav’ların saltanatı başlıyor. Bir anda tefekkür
deryasına dalıveriyoruz. Ahenkle sayfaları çeviriyor, gözümüze ve gönlümüze
bayram yaptırıyoruz. Hikmet Hoca esasında sanat meraklısını tefekkür âlemine
davet ediyor, düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Renkler, çizgiler, şekiller
şaheseridirVavlarVâdisi. Aziz hocam
ne diyeyim. Sanat dünyamıza böyle nadide bir eseri kazandırdığınız için
şükranlarımı arz ediyorum. Elinize, kaleminize, gözünüze, gönlünüze sağlık.
Ömrünüze bereket.