Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

​Hikmet-i Hüda

İsrail terör örgütü, yok oluşa doğru gidiyor. Bebekkatili, dünyanın nefretini, vicdan taşıyan herkesin öfkesini üzerine çekiyor. Sanatçılar hüzünlü türküleriyle, şairler şiirleriyle, yönetmenler filmleriyle, bestekârlar besteleriyleçağa şahitlik ediyor. Sonun başlangıcını yaşıyor Siyonizm. İnsan olanlar zulme tavır koyuyor. Usta sanatçı Murat Kekilli gibi söyleyelim: “Yıkılasın İsrail!”

İrfan ocağı Anadolu’muz asırlarca benimsediği güzellikleri bazı tabirlerle yaşatıyor. Onlardan biri “Hikmet-i Hüda”dır. Çocukluğumdan itibaren çok duydum ve sevdim bu terkibi. Allah’ın hikmeti, Rabbimizin yarattığı güzellikler, incelikler anlamında. Bir bakıma tefekkür dünyamızın formüle edilmiş öz hâli.

Yıllar sonra İstanbul’da tanıma şerefine nail olduğum kıymetli sanatkârımız Hikmet Barutçugil’in değerli ebrularında da bu sözü görünce mutlu olmuştum. “Hikmet-i Hüda”, ne güzel imza! Hikmet Hocayı tanırsınız ama kısaca arz edeyim. Klasik Türk İslam sanatlarının yaşayan üstatlarındandır, ebru sanatımızı çeşitlendiren, güzelleştiren ve gençlere sevdiren bir üstadımızdır. “Barut Ebrusu” diye bilinen yeni bir ebru türünü bulmuştur. Ebru sanatının yurtiçinde ve dışında tanıtılması ve sevdirilmesi için büyük gayretler gösteren bir ideal adamıdır. Eserleri, 250 civarında sergide ziyaret edildi. 30 kadar farklı ülkede dersler ve seminerler verdi, uygulamalı tanıtımlar yaptı. Yurtiçinde ve dışında pek çok ödül aldı. İstanbul Ebru Evi olarak bilinen EBRİSTAN’ın kurucusudur. Dünyanın birçok müze ve özel koleksiyonunda eserleri bulunuyor. Yayımlanmış makale, sohbet ve televizyon programlarının yanı sıra neşredilmiş 43 eseri mevcut. 2020 yılında UNESCO kriterlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak ilan edildi.

Tabii bunlar biyografisinden birkaç kesit. Ama onun bir de ‘gönül insanı’ olarak yakın çevresinin şahit olduğu bir tarafı var. Bütün büyük sanatkârlar gibi tevazuun zirvesinde. Yetiştirdiği binlerce talebe şu anda ebru sanatını muhtelif yerlerde icra ediyor. Rahmetli sanatkârlar hattat Hâmid Aytaç ve minyatür üstadı Nusret Çolpan gibi yeryüzünü güzelleştirmeye devam ediyor. Elimde Hocanın Pendik Belediyesi tarafından kültür hayatımıza kazandırılan VavlarVâdisi kitabı var. 114 sayfalık albüm, sanatımızın ihtişamını, medeniyetimizin zarafetini gösteriyor. Hikmet Hoca, “Önsöz”de eserlerin hazırlanış hikâyesini anlatıyor. Daha önce “Elif”i ebrularla anlatan Hoca, esere katkıda bulunan Hasan Çelebi, DavutBektaşve Ahmet Zeki Yavaş’a teşekkür ediyor. “Ebrunun Zahiri ve Bâtınî Yönü” üzerinde duran sanatkârımız, “Sanattan murat Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır. O’nun güzelliğiyle coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.” diyor.Hikmet Hoca, “Meşhur Vav” hikâyesini merhum hocası Emin Barın’dan dinlemiş, ‘Vav harfine ve Arap alfabesinin letafetine hayranlığı”nın başlangıcı olan o tarihî hadiseyi bize de naklediyor:

“Hafız Osman adlı ünlü hat sanatı ustası bir kayığa binerek ikamet ettiği Üsküdar’da karşıya geçmek ister. Kesesini evde unutan Hafız Osman, kayıkçıya yazdığı bir Vak harfini vererek sahaflara götürerek parasını tahsil edebileceği yönünde bir teklifte bulunur. İstemeye istemeye teklifi kabul eden kayıkçının yolu sahaflara düşer ve yazıyı bir sahafa gösterir. Açık artırmayla hatırı sayılır bir fiyata satar. Bir haftalık kazancının üstünde bir parayla sevinci katlanır. Bir zaman sonra Hafız Osman yine kayıkçıya denk gelir. Ücreti uzatsa da kayıkçı bunu reddeder ve ‘Bir Vav daha çeksen olmaz mı üstâd?’ der. Hafız Osman ise karşılık olarak ‘O Vav her zaman yazılmaz, dua et de diğer sefere yine kesemi evde unutayım.’ der.”

Hikmet Hoca ebru sanatının özünü anlatırken, ‘tekâmül’ün gerekliliğine işaret ederken bizi abide bir şahsiyetle buluşturuyor. Ahmed Yüksel Özemre’den kendisine intikal eden “Ebru Duası”nıöğreniyoruz. “İlahi Ya Rabbi” diye başlayan ve bütün ebru sanatkârlarının teknede işe başlarken söylemesi gereken olağanüstü bir yakarış metni. Önsöz’den sonra ‘Vav’ların saltanatı başlıyor. Bir anda tefekkür deryasına dalıveriyoruz. Ahenkle sayfaları çeviriyor, gözümüze ve gönlümüze bayram yaptırıyoruz. Hikmet Hoca esasında sanat meraklısını tefekkür âlemine davet ediyor, düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Renkler, çizgiler, şekiller şaheseridirVavlarVâdisi. Aziz hocam ne diyeyim. Sanat dünyamıza böyle nadide bir eseri kazandırdığınız için şükranlarımı arz ediyorum. Elinize, kaleminize, gözünüze, gönlünüze sağlık. Ömrünüze bereket.