Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Ocak 2016

Hikayelerle Gelen

Devamlı felaket haberleri yapan ve her gün karamsar başlıklarla çıkan bazı gazetelere kapılıp aldanmamak gerek. Onlar ülkeyi bitmiş, vatandaşı yılmış görmek isterler. Elbette bu yanlış bir anlayış. Bizim meslekte benimsemediğim şiar şudur: "İyi haber haber değil, kötü haber haberdir." Böyle şey olur mu? Bu tür bir yayıncılık insanların ruh halini bozar. Doğrusu bazı gazetelerin okuyucularına acıyorum. Düşününüz ki sabah kahvaltıya oturmadan gazetenin başlığına bakıp keyfi kaçan ne çok insan var ülkemizde. Ama bu tercih onların! Karalama adına hep kötü metinlere imza atanlara verilecek en güzel cevap onları terk etmektir. Allah'tan ümit kesmek günah, istikbale güvenmemek vahim hata!

Bu satırları yazarken Ali Emiri Kültür Merkezi'nden yeni dönmüştüm. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı - Kültür Müdürlüğü, yazar Ayla Ağabegüm hakkında güzel bir saygı gecesi düzenledi. Konuşmalar anlam ve duygu yüklüydü. Ayla Hanım'ı 1980'li yıllardan beri tanıyorum. Belkıs İbrahimhakkıoğlu ile birlikte Ahmet Kabaklı Hocamıza yardım ediyordu. Ömrü hizmetle geçti. Bu vefa geceleri, "Bir Nesli Yoğuranlar" başlığı altında yapılıyor. Gecede Ayla Ağabegüm broşürü ile yazarımızın Mısralarla Konuşsak isimli eseri bütün dinleyicilere hediye edildi. Broşürde, yazarımızın hayatına, fikirlerine ve eserlerine temas edilmiş. Hakkında yazılanlardan kısa seçme var. Albüme bakarken üstat Necip Fazıl'a yapılan ziyaret fotoğrafı dikkat çekici.

Beşir Ayvazoğlu Türk Edebiyatı dergisinden ayrılınca Bahtiyar Aslan görevi üstlenmişti. Mustafa Kutlu da Dergah'ı Ali Ayçil'e bıraktı. İlk başta hüzün veren bir durum gibi görünebilir. Ama değil. Yeni genç bir edebiyatçı nesil yetişiyor, biraz da onlar çalışmalı. Bu güzel bir gelişme. İnanıyorum ki, her iki yeni yetkili, mühim meselelerde eski Genel Yayın Yönetmenleri'ni arayıp danışacak, onlardan bilgi alacaklar. Hem Bahtiyar Aslan, hem de Ali Ayçil kardeşlerimi kutluyorum. Yolları geniş, zevkli ve yorucudur. Allah yar ve yardımcıları olsun.

Geçen yıl Mustafa Kutlu'nun Vitrinde Olmak isimli eseri yayımlanmıştı. İki ay önce de Hesap Günü isimli bir hikaye kitabı daha çıkageldi. Mustafa Kutlu hakkında daha önce yazmış, eserlerinden bahsetmiştim. Onun eserlerinden söz etmek bana huzur veriyor. Şükürler olsun ki, usta yazarımızın okuyucuları artıyor, artık hikayelerinden filmler yapılıp tiyatro eserleri hazırlanıyor.

Hikaye demişken önümdeki bazı kitapları anayım. Gölge, Azerbaycan Türk Edebiyatının Türkiye'de tanınan ve okunan yazarı Elçin'in yeni çalışması. Ötüken Neşriyat'tan çıkan eseri Azad Ağaoğlu Türkiye Türkçesine aktarmış. Kitapta yedi ayrı hikaye var.

Kırık Zamanlar Selvigül Kandoğmuş Şahin'in hikaye kitabı. Okur Kitaplığı'ndan çıktı. Geçmişin Aynasında ise, merhum romancımız merhum Tarık Buğra'nın eşi Hatice Bilen Buğra'nın hikayelerinden oluşuyor. Cennetin Son Saatleri Bahtiyar Aslan'ın hikayelerinden müteşekkil. Bu kitaplar, Ötüken Neşriyat'tan. Üç kitap da ustalaşan kalemlerin ürünleri, okunmalı. Nilüfer Güngörmüş Büyük A isimli yeni kitabıyla hikayesever okuyucularının dikkati çekiyor. Everest Yayınları'ndan. Aynaya Yazılan Mektuplar ise genç yazar Şenol Tombaş'ın. Halk Edebiyatı Dergisi Yayınları'ndan çıktı.

Hikaye kitabı olur da, hikaye eleştirmenleri olmaz mı? Ertan Örgen, Öykümüzün İzinde isimli yeni kitabında akımları, dönemleri ve şahsiyetleri ele alıyor. Ömer Seyfeddin, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Sait Faik Abasıyanık ve Cemal Şakar'ın eserleri hakkındaki kuşatıcı değerlendirmeler yapıyor. Türk hikayecilik sanatı hakkında önemli yazılarını bir araya getirmiş. Derin tahliller var. Arka kapak yazısında şu satırları okuyoruz: "Kayıp hayatlar ve çocuklar, üzgün ve bunalmış entelektüel dönüş çabaları, sert dramlar; büyük özneler olarak romanı doldururken öykünün bu krizlere daha usulca, daha masum ve küçük ayrıntılar üzerinden yaklaşması şaşırtıcıdır. Türk modernleşmesi roman üzerinden irdelenirken öykü hep geride bırakılmış, yazarın çocukluk, ergenlik dönemi gibi algılanmıştır. Belki de çocuğun içtenliği, sadeliğidir öykülerde karşımıza çıkan." Soğuk havalarda, hele tatil izniniz de varsa yapılacak en güzel iş, elbette okumak. Sadece çocuklar ve gençler değil yetişkinler de hikaye okumalı.