Hıdırellez'i gördüm
Uzun bir zaman aralığında oluşan efsaneler, tarih serüveni içerisinde tekrarlara dayalı uyarlamalarla bugünkü konumuna gelmişlerdir. Anadolu coğrafyası, bu tür efsanelerin en yaygın olduğu yerlerden biridir. Bugün Anadolu’da sayısını hiç kimsenin bilmediği sayısız efsane vardır. Bazen Anadolu'ya özgü, bazen Orta Asya-Kafkaslar, bazen de Arap diyarından hatta Balkanlar’dan getirilip buralarda devşirilen efsaneler var. Bu efsanelerin hepsi de Anadolu coğrafyasıyla, buradaki insanlarla özümsenmiş durumda. Yani başka coğrafyalardaki efsaneleri, bir nevi elbisesi değiştirilmiş efsaneleri buralarda dinlemek mümkün.
Tarihin hakikati aydınlatmakta çaresiz olduğu
durumlarda efsaneler tarihe kaynaklık eder. Bugün tarihî kişilerin çoğu,
yerler, olaylar, dinî konular, yaratılış konusu, olağanüstü varlıklar, doğa ve
çevre ile ilgili pek çok efsane tarihe kaynaklık etmektedir. Efsaneler, bazen
bir şehrin kuruluşuna, bir nehrin ya da bir dağın oluşumuna da tanıklık
edebilir. Ağrı Dağı efsanesi, Kaz Dağları’ndaki efsaneler, Şahmeran efsanesi
bunlara verilebilecek en ilginç örneklerdir.
Efsanelerle ilgili ilginç olan şudur. Tarihi bir olay
giderek efsane hüviyetine-kimliğine bürünebilir ve tarihî gerçeklik efsanevi
gerçekliğe dönüşebilir. Bu efsanelerden birisi de Hıdırellez efsanesidir. Hızır
(hıdır) ismi aslında Arapçada bir sıfat olup yeşil- yeşillik anlamına
gelmektedir. Fakat sıfat olan Hızır, sıfat olmaktan çıkıp müşahhas somut bir
isim olarak tarihî bir kişiliğe bürünmüş, insanların zor zamanlarında yardımına
koşan Hazret-i Hızır oluvermiş. Yine söylenceye göre Hz. “Hızır” bir diğer
tarihî kişilik Hz. İlyas (Elyassa) ile bir araya geldiği günmüş 5-6 Mayıs
tarihleri…
Hıdırellez, bir tabiat söylencesi olarak karşımıza çıkarken tarihî
kişiliklerle hayat bulmuş bir efsanedir. Bu efsane kadim zamanlarda tıpkı yılın ilk günü olan Nevruz günü (21 Mart) gibi yaz
ayının başlangıcıdır. Nevruz, baharın Hıdırellez de yaz mevsiminin
başlangıcıdır. Nevruz’la yeşillenen doğa Hıdırellez ile meyve veriyor.
Klasik edebiyatta Leyla ile Mecnun’un (Kays), Mem ile
Zin’in bu günde birbirlerini gördüklerini ve birbirlerine âşık olduğunu yazar.
Hıdırellez’de ise iki veli, iki mübarek insan Hızır ile İlyas’ın bir araya
geldiği gündür.
Hızır aleyhüsselam, Âb-ı Hayat içtiği için ölümsüzlüğe
erdiğine, bereketi temsil ettiğine ve kul sıkıştığında imdâdına yetiştiğine
inanılan, bir görüşe göre peygamber, bir görüşe göre velî olan zattır. Pir
Sultan Abdal bir şiirinde şöyle der:
Bin bir adı vardır bir adı Hızır
Her nerde çağırsan orada hazır
Tibyan tefsirinde şöyle bir açıklama var. Halka göre
nebîdir ve hayattadır. Âhir zamâna kadar ölmeyecektir. Hayâtının uzun olması âb-ı
hayâtı içmiş olmasındandır. Âhir zamanda Deccâl’i yalanlayacaktır. Kendisine
Hızır denilmesinin sebebi, kuru bir nebat parçası üzerine oturunca yeşermiş olmasındandır.
…Galecek yazımızda devam ederiz.