Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Eylül 2023

​Hiddet dili kullanmış İsmail Halis'e şefkat dilidir

Hiddet diliyle içinden “Risale” geçen twit atan ve Risale-i Nur’ların yok edilmesini arzu eden İsmail Halis'e şefkat dilidir.

Müslüman Kardeşim,

Bilmiyorum en son ne zaman bir ilaç kullandınız. Allah sağlık sıhhat versin. Kullandığınız ilacın faydasından başka mutlaka yan etkisi de vardır ama buna rağmen ilacı kullandınız. Keşke o twiti atmadan önce yan etkisi olmayan, bilakis fayda sağlayan ve bütün duygulara tesir edip kalp ve vicdanda kök salarak insanı sarsılmaz bir iman sahibi yapan “Âyet-ül Kübra Risâlesi”ni ya da “Meyve Risâlesi”ni -zahmet buyurup- okusaydınız. İşte o zaman Bediüzzaman’ın zulüm dolu hayatında neler düşündüğünü, “yıvış” ve “iddiasız” meselelerle uğraşmadığını anlamış olurdunuz.

Müslüman Kardeşim,

Biraz araştırmayla şunu da görecektiniz: Bediüzzaman, Kur'an'ın dört temel maksadının “tevhid, nübüvvet, haşir ve adalet” olduğunu ifade ettikten sonra bunlara ibadeti de ilave ederek reçetelerini ona göre tanzim etmiştir. Bediüzzaman’ın yazdığı o reçeteleri okuyanlar, “Cesed-i insan; havaya, suya, gıdaya muhtaç olduğu gibi, ruh-u insan da namaza muhtaçtır.” hakikatiyle namaza ve Kur’an’a dört elle sarılmışlardır. Hatta yıllar önce Risale-i Nur’ların bambaşka bir insan hâline getirdiği 35 yaşında genç bir avukat, takdir edilecek bir aşkla hafız olmuştur ve her ramazanda hatimle teravih kıldırmaktadır. İşte böyle samimi ve gayretli Nur talebeleri Türkiye’nin her yerinde mevcuttur. Madem merak edip okumadınız, en azından yıllarını ve ömrünü Risale-i Nur’lara adamış bir Nur talebesine sorsaydınız en azından attığınız o twitin vebalinden kurtulmuş olurdunuz. Bunu da yapamadıysanız internetle bolca haşir neşir olduğunuz “Yeni Medya Küratörlüğü” mucibince internetten bir Risale-i Nur dersi açıp dinleyerek eserlerin dilinden, okuyanların hâlinden çok şeyleri anlamış olurdunuz.

Müslüman Kardeşim,

Risale-i Nur’ların yok edilmesini arzu etmek yerine yüzde yüz yan etkisi bulunan ehl-i sünnet dışı fırkaların, mezheplerin, ilahiyatçı ve hoca görünümlü ümmet içine girmiş “Truva atı” zihniyetlilerin yok edilmesini arzu eden bir twit atabilirdiniz. Keşke diğer ırkları yaratan başka tanrılarmış gibi Allah’a şirk koşma tehlikesi olan ırkçılığın ne menem bir şey olduğunu, üstünlüğün takva ve güzel ahlakta olduğunu, eğer iman sahibi ise hangi ırktan olursa olsun kardeşimiz olduğunu twitleseydiniz. Keşke içinden ırkçı söylemler geçen birilerine değil de İslam kardeşliğini esas alanlara selam olsun diyebilseydiniz.

Müslüman Kardeşim,

Keşke içinden “Türk milletinin başına bela olmuş LGBT'nin ve tüm sapık fikirlerin yok olması” geçen twitler atabilseydiniz. Keşke twitinizde sadece adı millî olan, vatana ve millete imanlı, hayırlı, kültürlü ve bilgili öğrenci yetiştirmeyen eğitim sistemini sorgulasaydınız, ya da ana – babayı kahreden çocukların azgınlığının yok olmasını isteseydiniz.

Müslüman Kardeşim,

Ömründe görmediğin yüksek görüntülenmeli twitin içinden devletin yasağı kaldırdığı hâlde Kemalist zihniyetin hâlâ yasağı devam ettirme istediğindeki başörtüsü de geçse idi. Çünkü metrolarda, otobüslerde başörtülü hanımlara hırlayan, diliyle zehir akıtıp eliyle çekiştirenler de var.

Evet, kardeşim, Bediüzzaman’a ehl-i küfürden ve zındıka komitelerinden ve İslam düşmanlarından yeterince saldıranlar var. Onları anlıyoruz da bizim mahalleden bir Müslüman’ın taş atmasına, haddini aşarak “yıvış” ifadelerde bulunmasını anlayamıyor, sukut-u hayale uğruyoruz. Bizler Risale-i Nur’ları okudukça hangi meşrep ve meslekten olursa olsun ehl-i imana muhabbet ediyoruz, çünkü bu reçeteler bize bunu öğretiyor. Sanmam ki sizin twitinizde isimlerini saydığınız o mübarek zatlar, bütün ömrünü Kur’an ve sünnet-i seniyyenin ihyasına adamış büyük bir dava insanına düşmanlık öğretsin. Taş gâvurdan gelse gurur duyarız, ama Müslüman birinden gelince “Eyvah! Tam da İslam kardeşliğinin kuvvet bulması gereken bu zamanlarda gâvuru bırakıp mümin kardeşimizle mi uğraşacağız?” sancısı yaşıyoruz.

Türk Kardeşim,

Bizler de Türk'üz ve İslam'a bin yıldan fazladır hizmetkâr olduğumuz için şükrediyoruz. Türk milletine âşık biri olarak Bediüzzaman, zulüm gördüğü zamanlarda İslam ülkelerinden gelen “Sizi burada rahat ettiririz.” davetine “Burada kalmayı yeğlerim.” cevabını vermiştir. Bediüzzaman, İslam merkezinde kalmış, insanlığın imanını kurtaracak ve mevcut imana muhteşem katkılarda bulunacak iman reçetelerini içinden “sürgünler, horlanmalar, zindanlar, ihanetler ve zehirlemeler” geçen perişan bir hayatla yazmıştır. Bediüzzaman’a bu zulümleri yaşatan CHP milletin bıyığını ölçerken, başına emperyalist şapkayı, midesine açlığı geçirirken o, milletin başına hem de zorla olmayan imanı geçirmek sevdasıyla tüm zulümlere katlanmış; o reçeteleri sobasız, camsız, buz gibi hücrelerde yazmıştı. Tek partili rejimin mensupları milleti sefil bırakıp, içki masalarında tıka basa yiyip kadeh kaldırırken Bediüzzaman; aç, susuz ve soğuktan titrediği hâlde hayret dolu bakışlarıyla başını yukarı kaldırıp yıldızlardaki ihtişama, atomlardaki ince sanata parmak ısırmıştır. Hücrelerde hayalî bir seyyah olarak zerrelerden yıldızlara, yıldızlardan yanmak maddesi tükenmeyen güneşe, oradan arzın karnına ve insanın hücrelerine, damarlara vs. yolculuk yaparak bunların tümünde ezelî ve ebedî Allah'ın varlık ilanını görüp görmeyenlerin gözbebeklerine bu hakikatleri elmastan çekiç ile çakmıştır.

Ey Müslüman Kardeşim,

Risale-i Nur’lar, dünyada öncülük ederek, inşa ve ihya ederek sadece Güney Amerika’da 30 binden fazla kişinin Müslüman olmasını sağlamıştır. Üstelik “duygu ve dil balonu” değil, asırlarca kullanılmış ve ruh DNA’mıza kodlanmış zengin ve muhteşem dil ile. Risale-i Nur, bu dil ile okuyanlarını, sönmez ve vüs'ati durmadan artan bir iman sahibi etmiş, okuyanlara hiç tatmadığı tefekkürleri takdim etmiştir. Her dilde basılan ve dünyanın her tarafına giden Risale-i Nur’lar ayrıca dijital mecralarda da 300 binden fazla e-Kitap olarak indirilmiştir. Kolombiyalı psikiyatri uzmanı Doktor Said diyor ki: “Bu “Hastalar Risalesi”ni önce kendim için sonra hastalarım için okuyor ve onlara tavsiye ediyorum.” Peru’da bir psikolog ise hem kendisi hem başka bir psikolog arkadaşı hem de bir danışanı

için üç adet “Asâ-yı Mûsa” almıştır. Güney Amerika’da daha nice doktor, avukat, öğretmen, akademisyen nurları okuyup istifade etmiştir ve etmektedirler. Bunlar sadece birkaç misaldir.

Müslüman Kardeşim,

Belli ki ırkçı zihniyet sahibi dostların sende yan etki oluşturmuş ve o da twitine aksetmiş. Hakikatlerin zihnine, kalbine, oradan da diline aksetmesi dileğiyle…