Hicaz Treni'yle mukaddes yolculuk (1)
Osmanlı Devleti'nin en sıkıntılı döneminde, devleti 33 yıl boyunca izlediği ince siyasu00ee taktiklerle tek karış toprak kaybetmeden idare etmeye muvaffak olan II. Abdülhamid'in yıllardır düşlediği bir projesi vardı. Bu proje; İslam u00c2lemi'ni atardamarlar gibi birbirine bağlayacak olan ve hayalleri zorlayan Hicaz Demiryolu Projesi'ydi.
Abdülhamid Han'ın, Arap Yarımadası'nda Osmanlı'nın siyasi hakimiyetini pekiştirmek, mukaddes toprakları ziyaret etmek isteyen Müslümanları tehlikelerden korumak ve en önemlisi de Hac yolculuğunu kolaylaştırmak için hazırlattığı Hicaz Demiryolu Projesi; bütün devlet erkanı ve ihtisas sahibi insanlar tarafından gerçekleştirilmesi imkansız bir rüya gibi algılanır.
Abdülhamid Han ise ellerini açıp semaya; Cenab-ı Hak (cc) ve Peygamber Efendimizden (sav) bu hayırlı projenin gerçekleşmesi için yardım ister. Hicaz Demiryolu'nun inşaası için emir verir. Emrin ardından, Cezayir'den Tunus'a, Güney Afrika'dan Amerika'ya, Hollanda'dan Singapur'a, Rusya'dan Çin'e, Fas'tan Mısır'a, Hindistan'dan Cava'ya, Sudan'dan Balkanlar'a, Kıbrıs'tan Viyana'ya, Almanya'dan Bosna'ya, Fransa'dan İran'a kadar bütün Müslüman halklardan yardımlar yağmaya başlar. Bu yardımların arkasından Osmanlı neferleri ile Mühendislik Mektebi öğrencileri kolları sıvar.
1 Eylül 1900 tarihinde temelleri Şam'da resmu00ee bir törenle atılan Hicaz Demiryolu Projesi, Avrupalılar tarafından "başarılması imkansız fantezi" olarak dünya kamuoyuna lanse edilse de, Müslümanlar tarafından büyük bir teveccüh görerek desteklenir.
Daha ilk yıllarda bağışların tutarının 20 milyon frangı bulması, Batı medyasının da gözlerini buraya çevirmesine ve bu konuyu sürekli gündemde tutmasına sebep olur. Bir siyaset dehası olan II. Abdülhamid, Hicaz Demiryolları Projesi'ne teşvik için, 5 ila 50 altın arasında bağış yapanlara nikel, 50 ila 100 altın arasında bağış yapanlara gümüş ve 100 altından fazla bağış yapanlara da altın madalyalar takdim ederek, hayırseverleri manen taltif eder.
Rumeli, Anadolu, Bağdat, Kahire ve Kudüs Demiryolları'nı, Fransız, Alman ve İngilizlere inşa ettiren II. Abdülhamid, "Gül Yurdu"na varacak olan Hicaz Demiryolu'na gayr-ı müslim teri akmasına gönlü razı olmaz ve bu projeyi bizzat öz kaynaklardan yaptırır. "Mukaddes Yolculuk" adıyla anılan Hicaz Demiryolu Projesi'nde, 7500 Osmanlı askeri, maaşlı ve 1 yıl erken terhis edilecek statüde çalıştırılır. Demiryolu'nun inşaatında, amele-i mükellefe denilen yöre halklarının yanı sıra Avrupalı ustalar da çalıştırılır.
Cennetmekan Sultan II. Abdülhamid Han, Hicaz Demiryolu'nun inşaasında Medine-i Münevvere'nin 20 kilometre yakınına gelindiğinde Peygamber Efendimiz rahatsız olmasın diye Medine'nin merkezine kadar raylara keçe döşetir ve trenin raylar üzerinden geçmesi ile çıkacak sesler engellenir.
Hicaz Demiryolu vesilesiyle inşa edilen; "Şam Lokomotif-Vagon Tamir Atölyesi, Medine Tren ve Lokomotif Atölyesi, 2666 köprü ve menfez, 7 tane demir köprü, 9 tünel, 96 istasyon, postahaneler, telgraf hatları, 7 gölet, Hayfa, Der'a ve Maan'da fabrika, Hayfa İskelesi, Hayfa Dökümhanesi, Hayfa Boruhanesi, Maan Oteli, Maan Hastahanesi, Tebuk Hastahanesi ve 37 tane su deposuu2026." gibi yapılar sayesinde bölge canlandırılır.
Ümmetin, büyük bir heyecan ve coşkuyla bitmesini beklediği Hicaz Demiryolu, tamamen İslam coğrafyasından toplanan bağış, gönüllü hizmet ve Abdülhamid Han'ın 50 bin liralık şahsu00ee bağışıyla tamamlanır. Hicaz Demiryolu'nun o günkü maliyeti 4 milyon 558 bin lira civarındadır.
Hicaz Demiryolu Projesi, Şam'dan Mekke'ye, oradan Akabe'ye, oradan da Cidde ve Yemen'e kadar tasarlanır, ancak Medine'ye kadar olan kısmı tamamlanabilir. Müslüman Mühendis ve işçilerin olağanüstü gayretleriyle tamamlanan 1464 kilometrelik Hicaz Demiryolu, 1 Eylül 1908'de II. Sultan Abdülhamid Han tarafından hizmete açılır. Kutsal Topraklara demiryolu ile gitmek isteyenler 2 lira ödeyerek, Şam-Medine arasını yaklaşık 72 saatte kateder. O zamanın imkanlarına göre kara yolculuğundan hem kolay, hem de ucuz olan Hicaz Demiryolu büyük bir yolcu kapasitesine ulaşır.