Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Temmuz 2023

​Hicaz bölgesi; Uluslararası Olimpiyat Komitesi şeklinde yönetilmelidir

“Hacca gitmek başlamaktır, bitirmek değil; “Allah’a söz vermek”tir, “Allah’tan söz almak” değil; sorumluluktur, avantaj değil; tatbikattır, teşrifat ve tenzilat değil.”

Hac, İslam’ın beş temel ibadetinden birisidir. Bedensel ve ekonomik fedakârlığı ve meşakkati gerektirdiği için hali vakti yerinde olan müminlerin ömürlerinde sadece bir defa yapmakla sorumlu oldukları bir ibadettir. Hac, dünya Müslümanlarının her yıl, uluslararası katılımlı, kültürel ve sosyal sorunlarının konuşulup, tartışıldığı çözümler üretilmesini sağlayan, genel bir kongredir. Daha doğrusu böyle olmalıdır.

Haccın menasiklerini ve manevi atmosferini yazan çok olmuştur. Ben öğretilmiş ezberlerin dışına çıkarak gözlem ve deneyimleri paylaşmak istiyorum. Bu kutsal beldeye, hac mevsiminde uluslararası anlamda en geniş katılım oluyor. Dünyanın dört bir yanından her ülkeden ve coğrafyadan Müslümanlar geliyor. Lakin hiç bir şekilde kongre veya ümmet buluşması için bir gayret ve çaba görmek mümkün değil…

Arafat’ta başlayan meşakkatli kutsal yolculuk; “Hac Arafat’tır” idraki ile tüm dünya Müslümanlarının katılımıyla, Arafat’ın eteklerinde vakfeye durduk. Vakfe duası; kulun Allah’a ubudiyet ve acziyetidir. Allah’ın ise, kula rahmeti ve mağfiriyetidir. Rahmet dağı eteklerinde yapılan duaların kabul olması hepimizin ortak temennisidir. Rabbim sen kabul ve makbul eyle.

Arafat’taki buluşmadan sonra, Müzdelife ve Cemerat yolculuğu için yola koyulduk. Mahşerin provası belki de en çok buralar için söylenebilinir.

Suudi Arabistan yönetimi, hac güvenliği ve ulaşımı için, her ülkeye farklı bir gidiş yolu belirlemiş. Türkiye için seçilen tercihli yollar maalesef uzun tünellerden oluşuyor. Bu sebeple saatlerce yürüyorsunuz. Yaklaşık 15 km yol yürüyorsunuz. Bu yolculuğa dayanamayan yaşlı ve hasta hacılar araçlarla otellerine bırakılıyorlar. Gücü yetenler içinde son derece zor, meşakkatli ve çileli bir yolculuk başlıyor. Km’lerce süren yolda dinleme ve durma imkanı yok. Sıcak ve boğucu bir havada su içebileceğiniz istasyonlar yok. Tüm bunlara rağmen iman gücüyle yaşlı ve genç hacılar büyük bir sabırla yürüyorlar. Müslümanların bedenlerini yormak veya eziyet etmek haccın farzlarından değil.

Peygamber Efendimiz, zamanında o yollar binekler ile geçilmiş. Bugün ki kalabalığa ve ulaşıma çözüm bulmak gerekiyor. Bunun çözümü de “hızlı raylı sistem.” Pratikte bunun uygulaması var. Arafat ve Cemerat arasında metro ulaşımı var. Ama sadece yerli halk kullanabiliyor.

Tek başına bu sorunların ve sıkıntıların çözümünü S. Arabistan Hac Bakanlığından beklemek, Müslümanların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu kutsal beldeler tüm Müslümanların ortak mirasıdır. Bu sebeple bu organizasyonun da ortak akıl ve kollektif bir çalışma ile yürütülmesi gerekir. Tüm sorumluluğu bir ülkenin omuzlarına yıkmak belki de haksızlık oluyor.

Tıpkı olimpiyat şehirleri gibi Mekke ve Medine ‘de kollektif, koordineli ve dinin yüklediği sorumlulukla çalışılmalı.

Her yıl bir ülke finans ve hizmet işini yapabilir veya komisyonlar kurularak, her ülkeye bir sorumluluk verilebilinir. Bu şekilde aksamalar, eksiklikler sadece bir ülkeye yüklenilmez.

Hicaz bölgesi olimpiyat şehirleri gibi hazırlanmalı. Bunun son örneğini Arap Müslüman bir ülke olan Katar da gördük. Aynı iklim ve kültüre sahip olan Katar, alkışlanacak bir ev sahipliği yaptı Dünya Kupasına. Gelişen ve değişen dünyada artık hiç bir şey eskisi gibi değil…

Konforlu hac arayışında değiliz. Fakat müslümanların bedenleri ve zihinleri bu kadar eziyet ve çile yaşarsa manevi görevlerini de çok sağlıklı ve huşu ile yapamazlar. Şeytan taşlamaya giderken yaşadığı çile, nefsindeki dirilişi ona his ettirmiyor.

Hacca tüm insanlık davet edilmiştir. Üzerlerine farz olan mü’minler, bu ibadeti yerine getirmek için dünyanın her yerinden geliyorlar. Milyonları bulan bu insan selinin en büyük sorunu ulaşım, trafik ve temizlik. Doğrusu geçmiş yıllara göre temizlik bir nebzede olsa çözüm bulmuş. Ulaşımdaki aksaklık sadece yabancılar için geçerli. Arafat’tan bir iki gün önce yabancı ülkelerin servis otobüsleri kapatılıyor. Taksiler ve korsan taksiciler resmen servet istiyorlar.

Bayramın 4. gününden sonra servisler çalışıyor. Harem ve tüm çevresi için acil “hızlı raylı sistem” faaliyete geçirilmelidir.

Otobüslerin gürültüleri, egzozları ve çirkin kalabalıkları bu kutlu beldeye yakışmıyor.

Metro sistemi ve düzeni şehrin trafiğine ve ulaşımına nefes aldıracaktır.

Yaşanan tüm aksaklıklar ve sıkıntılara rağmen kutlu belde de olmak bir ayrıcalıktır. Bunu orda sonuna kadar his ediyor ve yaşıyorsunuz. Müslümanların kardeş olduğunu ve onu düşünen bir kardeşi olduğunu, susadığınız ve acıktığınız bir anda uzatılan bir şişe su veya bir çörekle çok daha iyi öğreniyorsunuz. Müslümanlar kardeştir, bizim ortak buluşma noktamız olan bu kutsal beldelerdir. El birliğiyle ve güç birlikteliğiyle buralara ortak akıl ile hizmet etmeliyiz.