Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.40
Gram Altın
2488.59
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Ocak 2021

Hiç utanmanız yok mu?

Robert Koleji ABD sınırları dışında kurulmuş olan en eski Amerikan eğitim kurumu. Rahip Cyrus Hamlin, kolejin kurucusu Amerikalı bir misyoner... Christopher Robert ise kolej için maddi destek sağlayan ve okula da ismi verilen hayırsever! bir işadamı...

Ne kadar da güzide insanlar...

Ta Amerikalardan gelip vatanına ve milletine sevdalı gençler yetiştirmek için çırpınan eğitim sevdalısı sevgi pıtırcıkları!

Rumelihisarı’nın bulunduğu tepede satın alınan arsaya inşa edilen okul binasının taşları bile Rumelihisarı’nın yapımında kullanılan taş malzemenin aynısı... ‘’Fatih’in İstanbul’u aldığı surlardan bu milletin kültürünü fethedeceğim.” diyecek kadar iddalı bir misyoner Cyrus Hamlin.

1863’te kurulan okul, kurucularının emeklerinin karşılığını daha o günlerde vermeye başlamış ve 1908’de Bulgaristan’ın Osmanlı İmparatorluğundan ayrılması ile sonuçlanan isyanda bu okulun mezunları hatırı sayılır bir rol almışlardı.

Bulgaristan’ın ilk başbakanı Tudor Burmov’un da bu kolejin mezunlarından biri olduğu tarih sayfalarında yer alan iddialardan sadece biri... 1958 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Robert Koleje bağlı bir yüksekokul kuruldu ve kolej yüksek eğitimde veren bir müessese haline dönüştü.

1971 yılında ise Anayasa uyarınca özel ve yabancı yüksekokullar devletleştirilirken, okulun mütevelli heyetiyle Milli Eğitim Bakanlığı arasındaki görüşmeler sonucunda kurum yüksekokuluna üniversite statüsü verilerek Boğaziçi Üniversitesi kurulmuş oldu.

Dolayısıyla bugün Özel Amerikan Robert Lisesi/koleji olarak Bebek sırtlarında eğitim vermeye devam eden Kolej ile Boğaziçi Üniversitesi’nin müdürler/rektörleri 1971 yılına kadar aynı kişiler oldular.

Günlerdir ortalıkta gezen Boğaziçi’nin rektörleri listesinde 1971 yılına kadar neden hep yabancı isimlerin olduğu bu şekilde anlaşılmış oluyor herhalde.

Ülkemizdeki eğitim aşkları son bulmamış olacak ki, vakti zamanında Rahip Cyrus Hamlin’in Amerika’dan gelerek gösterdiği gayretin bir benzerini yakın zamanda İzmir’deki diriliş kilisesi Rahibi Brunson’da da gördük...

Amerikan Başkanı’nın “ekonominizi mahvederim” tehditlerine neden olacak şeyin, Rahip Brunson’ın şahsı değil yüzlerce yıldır topraklarımızda gösterdikleri misyonerlik ve ajanlık çalışmaları olduğunu artık hepimiz biliyoruz zaten.

Gelelim günümüze...

Yazımın bundan sonraki kısmında Boğaziçili öğrenciler diye bahsedeceğim güruhtan kastımı açıklığa kavuşturmak istiyorum.

Dertleri ülkesine, milletine ve vatanına faydalı olmak olan Boğaziçili kardeşlerimiz değil elbette bu ifadeden kastım...

Her zaman olduğu gibi azgın azınlığın sesi gür çıkıyor yine, bizim sesimiz kısık olduğu için ne yazık ki...

Cumhurbaşkanımız, Türkiye’deki diğer tüm üniversitelere rektör atanması süreciyle aynı şekilde Boğaziçi üniversitesine rektör atadı geçen hafta.

Dokuz kişinin başvurduğu atama sürecinin sonunda, yapılan ön elemelerin ardından daha önce İstinye ile Haliç üniversitelerinde rektörlük görevinde bulunmuş olan Melih Bulu rektör olarak atandı üniversiteye... Atama değil seçim istiyoruz demelerine gülün geçin, zira bu güruh yıllardır seçilmiş başkana diktatör diyen kesimin ta kendisi, dertleri kendilerinden olmayanlar ile …

Yeni rektör Melih Bulu, takdir edilesi bir harekete imza atarak, Boğaziçi’nde kendisini protesto eden öğrenciler ile bir araya geldi üniversite bahçesinde. Öğrenciler soru soruyor, Melih Bey cevap vermeye çalışıyordu ama gürültü içinde cevap vermek ne mümkün.

Gruba sözcülük yapanlardan biri arkada bulunan öğrencilere dönerek soru sormak isteyen var mı dediğinde, Robert’ı mezarında gülümsetecek torunlarından biri o müthiş soruyu soruyordu Rektöre ‘’Hiç utanmanız yok mu? ’’

Sevgili Rektörümüz, günah defterinde bulunan Ak Parti aday adaylığının tarafsızlık ilkesine halel getirmediğini ispatlamak için ben siyasi hayatıma Chp’de başlamıştım yani aslında ben de sizler gibi tarafsızım demeye çalıştı ama nafile…

Keşke hiç demeseydi...

Burdan Rektöre ‘’hiç utanmanız yok mu’’ diye soru soran Robert çocuğuna sesleniyorum.

Okuduğun üniversitedeki rektöre bu soruyu sorabileceğin ortamı sağlayan adama diktatör dediğin gibi, deden de Adnan Menderes’in yakasına yapışıp özgürlük istiyordu…

Ne demiştik…

Mesela ağaç değil, mesele özgürlük değil, mesele eğitim değil sen hala anlamadın mı???