Hibrit savaş aparatı CHP
Küresel güçlerin kendilerine “şirk” koşan devletleri çeşitli araçlarla cezalandırdıklarını biliyoruz lakin kurulmakta olan yeni dünya düzeni gibi önemli bir süreçte ise söz konusu cezalandırmanın daha şiddetli olduğunu da bilmemiz lazım.
İşte, kurulmakta olan bu yeni dünyada Türkiye gibi bölgesinde güçlü, dikkate alınmaması halinde bölgesinde oyunlarıbozabilecekdevletleri denklem dışı bırakmak için küresel geçlerin farklı strateji ve planları bulunuyor.
Daha önceki yazılarımızda hibrit savaştan bahsetmiştik. Aynı zamanda iktisadi ve askeri alanda, terör örgütleri üzerinden, diplomatik yollarla, salgın, iç siyasette muhalefet üzerinden, iç karışıklık/kaos çıkarma gibi yollarla yapılan savaş türü olan hibrit savaşın bütün çeşitlerini Türkiye son 10 yılda yaşadı.
Doğrusu Türkiye, FETÖ’nün 15 Temmuz kalkışma ve işgal girişiminden önce hibrit savaş ile mücadelede yetersiz kalıyordu çünkü Türkiye'ye karşı yürütülen hibrit savaşın en önemli aparatı FETÖ idi. Türkiye bağırsaklarındaki FETÖ’yü temizleyince hibrit savaşın en tehlikeli kolunu kırmış oldu.
Ancak,
Bizi masada görmek istemeyen küresel güçler, FETÖ gibi “bizden”bildiğimiz bir başka kozunu daha hibrit savaş aparatı olarak sahaya sürdü.
Hayır, PKK’dan değil, daha sinsi olan bir aparattan söz ediyorum.
CHP!
Son 10 yılda Türkiye’de vatan ve millet yararına atılan bütün adımlara karşı çıkan CHP, küresel güçlerin devletimize karşı başlattıkları hibrit savaşta kullandıkları önemli bir aparat olduğunu düşünüyorum.
Deniz Baykal ve milli sayılabilecek aktörlerin “kaset” operasyonu ile CHP’den uzaklaştırılmasını, hiçbir konuda Türkiye'nin yanında yer almayan siyasetçilerin vagonlarla CHP’ye taşınması takip etti. Ve o gün bugündür CHP bu ülke, bu millet, bu devlet için tehdit teşkil eden devlet ve örgütlerle bir ve beraber oldu.
Libya'da Türkiye dostu, Türkiye'nin menfaatlerini koruyan, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin elini güçlendiren meşru hükumet UMH varken, CHP, Türkiye düşmanı ve Türkiye'ye düşmanlık besleyen rejimlerle iş tutan Hafter’e destek veriyor.
Bakınız;
CHP’nin, sadece “laik olduğu için destekleyelim” dediği Hafter’i CHP’den başka Irak ve Suriye’de “şeriat isteriz” diyen terör örgütü DAEŞ,
Demokrasi ve laiklikten uzak BAE,
Şeriat devleti! Suudi,
Darbeci Sisi’nin yönettiği Mısır,
Arz-ı Mev’ud iddiası ile ülkemizin de topraklarını kendi toprakları gören İsrail,
Türkiye düşmanı GKRK ve ağababası Yunanistan destekliyor.
xxx
Sadece Libya’da değil,
Suriye’de de Şii şeriat devleti! İran ile,
Selefi şeriat devleti! Suudi ile,
Demokratik hiçbir seçim yapmayan BAE ile,
Şiilerin Hizbullah’ı ile,
Türkiye düşmanı DAEŞ ile,
Rusya ile,
Esed ile,
ABD ile,
Mihraç Ural ve ACİLCİLER ile CHP aynı kulvarda.
xxx
Peki Libya ve Suriye’de Türkiye’nin geleceğini tehdit eden kulvarda yer alan CHP, Doğu Akdeniz’de kimlerle birlikte?
20. yüzyılın başında Türkiye’yi işgal eden Fransa binlerce mil öteden Doğu Akdeniz’e geliyor ve “Türkiye Doğu Akdeniz’den uzak dursun” diyor.
Akdeniz ile arasında 2 ülke olan Şii şerait devleti İran,
Doğu Akdeniz ile arasında 4 ülke bulunan Şeyhlik-Emirlik BAE,
Doğu Akdeniz ile arasında 4 ülke bulunan Selefi şeriatçi! ABD kölesi Suudi Arabistan Krallığı,
Yunanistan ve Kıbrıs Rumları,
Siyonist İsrail, hep beraber: “Türkiye Doğu Akdeniz’den uzak dursun” diyor.
Peki,
Cumhuriyet Halk Partisi ne diyor?
“Doğu Akdeniz’de ne işimiz var? Türkiye Doğu Akdeniz’den uzak dursun” diyor.
xxx
Geçtiğimiz gün Mevlüt Çavuşoğlu, Berat Albayrak, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın Libya’ya gittiler. Bu ziyarete ilk ve en çirkin tepkiyi CHP, sonra da İsrail gösterdi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Türk heyeti neden Libya'ya gitti? Hafter’e sorun o iyi bilir!” diyerek Türk heyetinin Libya çıkarmasını eleştirdi.
Oysa Türkiye, Libya’nın meşru hükumeti ile ülkemizin menfaatlerini korumak maksadıyla görüşüyor, ama Yunanlılar gibi, Rumlar gibi, Siyonistler gibi, PKK ve FETÖ gibi CHP de bu görüşmeye karşı çıkarak DAİŞ’in saflarında savaştığı Hafter’e “Seküler olduğu için” destek veriyor.
İşte bu CHP, Türkiye için tehdittir hem de ciddi tehdit!