Hesap vermek, insan olmak, toplum olmak
İnsanı insan yapan en temel özellik, mükemmel olmaması, eksikliklerin ve hataların varlığını oluşturmasıdır. Eksiklik ve hatalar, insanın zaafı değil, insanın güç, motivasyon ve enerji kaynağıdır. Hatalarını ve eksikliklerinin farkında olan, onları akıl çerçevesinde değerlendirme olgunluğunda olan insanlar, kendilerini geliştirme ve yenileyebilme imkanına sahiptirler. İnsanın eksikliklerini giderme yeteneğine sahip olması, kişiye verilen en büyük güçtür. Hata ve eksikliklerini gidermek yerine, hata ve eksiklerine saplanarak ve onların içinde kaybolarak bir hayat yaşamayı seçenler, hem kendilerine kaybettirirler, hem içinde bulundukları topluma zarar verirler. Hata ve eksikliklerin içine saplanıp kaybolmamamayı becermek, insanın önündeki en büyük meydan okumadır. Hata ve eksikliklerini saplantı haline getirip saplantılarını hem kendilerine hem diğer insanlara dayatanlar, yeryüzünde fitne ve fesat kaynağı olma işlevine sahiptirler.
Kişi, kendini hesaba çektikçe, kendisiyle yüzleştikçe ve ahlaken olgunlaştıkça, felaha ermesi mümkündür. Kendisiyle hesaplaşmayan ve yüzleşmeyen insan, ziyanda olan insandır. Kendisiyle yüzleşmek ve hesaplaşmak, insanı felaha götüren yol iken, kişinin heva ve heveslerine mutlak doğru, iyi ve güzel muamelesi olarak hayatını yanlışlara mahkum etmesi, onun insan olarak çürümesi ve tükenmesi anlamına gelmektedir.
İnsan, kendisini hesaba çekmek yerine, çoğu zaman siyasal, ticari, ekonomik ve sosyal çıkarlarının kölesi olmaktadır. Siyaset, iktisat, ticaret ve şehvet, hiçbir şekilde din olamazlar. Siyaseti, şehveti ve iktisatı din düzeyine yükseltmek, insanın kendisini hesaba çekme ve eksikliklerini giderme yeteneğini köreltmektedir. İçinde yaşadığımız dünyada yaşanan sorunlar, sağlıklı bir şekilde denetlenemeyen, kontrol edilmeyen güç, para ve yalan sahiplerinin keyfiliklerinden ve azgınlıklarından kaynaklanmaktadır. Siyasetin, ticaretin ve şehvetin din olamayacağı gerçeğinin farkına varmak, günümüzün en önemli ihtiyaçlarındandır. Sahip olduğu güç, para ve makam düzeyi ne olursa olsun, bütün insanların asli yaratılış gayesi, Allah’a kul olmaktır. Allah’a kul olma bilinciyle yaşayan ve kendilerini hesaba çeken kişiler, sahih anlamda insan olmayı başardıkları gibi, diğer insanlarla da yapıcı toplumsal ilişkiler kurabilirler. Başıboş bir hayat yaşamayı kendilerine yol olarak seçenler, erdem sahibi bireylerin oluşturduğu dengeli ve adil bir toplum olmanın imkanlarını ortadan kaldırmaktadırlar.
İnsan, akıl denilen muhteşem bir imkana sahiptir. Aklın görevi ve işlevi, insan üzerine odaklanmaktır. Akıl, kişinin hatalarını ve eksiklerine saplanmasına engel olmak, kendisini sürekli hesaba çekmek için yeni yollar bulması için vardır. İnsan, sadece akıl sayesinde kendisini hesaba çekebilir, sorgulayabilir ve yenileyebilir. Ticaretin, iktisadın, siyasetin ve menfaatin din haline getirildiiği bir durum, aklın devre dışı kaldığı bir akılsızlık halini ifade etmektedir. Akılsızlığı tek yol haline getiren toplumların siyaseti, eğitimi, sosyal ilişkileri, ahlak ve maneviyatları da akıldan beslenmez, aklı öldüren bir işlev görmekten başka bir işe yaramaz. Kendini hesaba çekme yeteneğine sahip adalet ve dengeyle hareket eden birey ve toplum olmak için, akıl sahibi varlıklar olarak kendimizi hesaba çekmenin yolunu bulmalıyız.
Akılla kendisini hesaba çeken kişi ve toplumlar, şiddetten ve savaştan, cehalet ve ehliyetsizlikten, tembellik ve ataletten uzak tutmaya çalışırlar. Kendini hesaba çekenler, kendi ve başkalarının hayatlarını yağmalama barbarlığı içine girmezler. Kendisini hesaba çekme gereği duymayan kişi ve toplumlar için, aklın yerine akılsızlık, adalet yerine zulüm, ahlak yerine rezillikler yol olmaya başlar. Kişi, olgunlaşmak ve gelişmek için her an kendini hesaba çekme imkanına sahiptir. Temizlenmek, olgunlaşmak ve gelişmek için, belirli bir ay veya gün yoktur. Hayatın her anı, kendimizi hesaba çekmek içinbir fırsat ve imkandır. Kendimizi hesaba çekmeyi öğrendikçe, eğitim, bilim, sanat, siyaset, iktisat, ahlak, toplumsal ilişkiler ve çevre ve canlılara karşı tutum ve davranışlarımızın daha iyi ve güzel hale gelmesi mümkündür. İnsani bir birey ve toplum olmanın yolu, kendini hesaba çekmekten geçmektedir.