Hesap vakti yaklaşıyor!
Allah’a dönme vaktin gelmedi mi?
Trafiktesiniz…
Kırmızı ışıkta durmuş yeşil ışığın yanmasını bekliyorsunuz… Bitirmeniz gereken o kadar çok işleriniz var ki!… Solunuza yeşil renkli bir araba yanaşıyor… Evet… Yeşil bir araba ve tek yolcusu var! Onun da çok işleri vardı ama işleri bitmeden kendi işi bitti!
Daracık bir tabutun içinde kısa bir yolculuktan sonra Allah’a dönecek… Yani geldiği yere!... Bir gözünüz tabutta bir gözünüz yeşil ışıkta… Size özel kırmızı kart! Ne zaman çıkacak bilmiyorsunuz… Eminim tabut içindeki mevta da bilmiyordu… Ama ölüm meleği geldiği an mesele bitmiş oluyor!
Trafik ışığı hala kırmızıda… Uzun kuyruklar oluşuyor… Trafik ışıkları olmasaydı belki tefekkür fırsatı bulamayacaktınız… Sizi düşünceli gören imam yeşil arabanın penceresini açar ve size der ki;
“İstanbul’da her gün en az 350 kişi ölüyor… Yani her gün 350 kişi genciyle, yaşlısıyla, zenginiyle, fakiriyle bu dünyada topladıkları sevap ve günahlarla Allah’a dönüyor… Ve hepsinin de bitirmesi gereken işleri vardı… Ama bu dünyanın işi hiçbir zaman bitmez ki!
Şimdi bu mevtayı defnetmeye götürüyoruz… Ailesi bile iki dakikalığına evine almıyor!... Kimse bekletmiyor! Bir an önce Rabbine hesap vermeye çıksın istiyorlar!
Ve biz cadde cadde, sokak sokak ölüm dansı yapa yapa kabristana gidiyoruz… Ölmüş ama gerçek bir davetçi gibi nasihatler ediyor ama kendisi de farkında değil!... Öyle bir zaman dilimindeyiz ki… Ne ölümden dersler çıkarıyoruz ne de Allah’a döneceğimiz gün için hazırlık yapıyoruz!
Oysaki hayat rehberimiz, yol haritamız, dünya ve ahirette mutlu olmamız için bizlere hediye edilen Kur’an-ı Kerimde bakın Allah ne buyuruyor:
“Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın ne hazırlayıp gönderdiğine bir baksın. Allah’tan korkun. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr Suresi 18.ayet)
Siz bu ayeti düşünürken karşı caddeden gelen boş bir yeşil araba dikkatinizden kaçmaz… Belli ki birilerini toprağa teslim emiş ikinci bir ölüm haberi almak için park yerine gidiyor… Ve yaşantınızı gözden geçiriyorsunuz….
- Allah’ın ikramlarına karşı nankör olmaktan kurtulma ve Allah’ın şanını yüceltme adına kılmanız gereken namazlarınız…
- Ticarette ya da sosyal hayatta Allah’ın kurallarına karşı itaatleriniz…
- Helal ve haramlara karşı hassasiyetleriniz…
- Kabir ve mahşer sorularına karşı hazırlıklarınız…
Bir hesaplıyorsunuz ki karşınıza zayıf bir karne çıkıyor… Ve siz de bir gün o yeşil arabaya alınacak Allah’a döndürüleceksiniz…
Ve bir ses yankılanır;
-“ ALLAH’A DÖNME VAKTİNİZ GELMEDİ Mİ???”
Karnenize verdiğiniz puan sizin canınızı bir hayli sıkar… Ve rotanızı yeşil arabanın güzergâhına doğru çevirirsiniz… Önde ölü, arkada siz… Öndeki; sevabıyla, günahıyla defteri dürülmüş Allaha giderken senin defterinin hala açık olduğu aklına gelir… Başlarsın Allah’a yalvarmaya;
“Allah’ım!... Sen bana imanı sevdir… Sen bana ibadetleri sevdir… Sen kalbimi temizle! Sen canımı İslam dini üzere al!... Dünya ve ahirette afiyetler ver!... Bilmediklerimi öğret ve bildiklerimle amel etmemi nasip et!”
Diliniz Allah’ı anarken gözleriniz önünüzdeki tabutta… Tek kişilik bir tabut… Neyi var neyi yok metre metre uzaklaşıyor kendilerinden…!
Bir kırmızı ışık daha hızınızı keser…!
Bir anlık kendinizin de öldüğünü ve Allah’a hesap vermeye gittiğinizi düşünürsünüz… Defteriniz dürülmüş, işleriniz yarım kalmıştır… Dünya, gözünüzde; siyah beyaz, bütün renkleri solmuş, bütün yaprakları dökülmüş, bütün kahkahaları unutulmuş, dünyanın üzerinde kara bulutlar ve sisli bir görüntü gibi gelmeye başlamıştır…
Ve koca şehre bir ses daha yankılanır;
“ ALLAH’A DÖNME VAKTİNİZ GELMEDİ Mİ???”
Beden zaten Allah’a dönecek! Önemli olan beden ölmeden önce kalplerin Allah’a dönmesi!... Kalp, Allah’a dönerse:
- Kalbin askerleri olan gözler de Allah’a döner,
- Kulaklar da Allah’a döner,
- Dil de Allah’a döner…
Bir bakmışsın ki haramlardan uzaklaşmış Allah’ın razı olduğu amellerle Allaha yakınlaşmışsın…
Kalbin Allah’a dönmesi dünya ve içindekilerden daha önemlidir… Kalp Allah’tan uzaklaştığı oranda insan düşmanı olan ve sizin cehenneme girmeniz için onlarca tuzaklar hazırlayan şeytana yaklaşır… Ya Allah’ın dostu olursunuz ya da şeytanın…
Ve kabristana gelirsiniz… Defnolunanın bir daha yerinden kalkmadığı insan ekilen bir bahçede eşilen çukura doğru yürürken her mezar taşı adeta dile gelerek;
- Keşke sana verilen ömürden bir saat bana verilseydi:(
- Keşke geçmiş günahlarımdan dolayı Allah’tan özür dileseydim:(
- Keşke irili ufaklı bütün salih amelleri işleseydim:(
- Keşke haklarını ihlal ettiklerimden helallikler dileseydim:(…. Derler!
Yerin iki metre altındaki birçok ölmüşlerden çok daha avantajlı olduğunuzu, henüz her şeyin bitmediğini anlar derin bir nefes alırsınız… Kısa bir iç muhasebeden sonra adınızın anıldığı bir ses daha işitirsiniz;
“Ey Filan kulum! Hesap vaktin yaklaşıyor…!Rızamı kazanmak için ne kadar ameller topladın?!”
Evet değerli kardeşim…! Sana kısa bir film izletmiş oldum… Bu filmde başrol sensin ve rolün bitince de Allah’ın huzuruna çıkacaksın… Şimdiden hazırlığını yap derim!