Herkese Görev Düşüyor
Algının büyüğü memlekette en az yüzyıldır yapılıyor ve yapılmaya hala devam ediliyor. Sorunu sağda solda, dışarlarda aramak hezeyanı, bazı kimseleri aslında bundan memnun da etti ve ediyor!
Hani lise müfredatında bile yeralan psikoloji derslerinde öğretilen 'yansıma' davranışı vardır. Hani, işyerinde patron işçiye kızar, işçi eve gelir karısına kızar, anası çocuğuna, çocuk da döner hıncını oyuncaktan çıkarır. Zincirleme 'tepki' piskozu.
Özellikle 15 Temmuz alçak ihtilal teşebbüsünden beri iyice ivme kazanan, aslında hortlatılan dini cemaatlere saldırma azmi ile yine dine 'çakma' bu minvalde başlatıldı. Ve dinazor fosili kemalistlerin ekmeğine yağ sürdü!
Tabii, bu arada algı yönetiminin aslında 'devam ettirmenin' bahanesi oldu.
Bu kadar ibtidai olan neticenin temeli ilkel bakıştan kaynaklanıyor ya, üzerine destanlar yazılmasının başka nüve ve nemaları var elbet.
Öncelikle dine saldırarak meşruiyet kazanmak gibi zırvanın üzerine bina edilen anlayışın, şimdilerde Amerika'ya laf atmaktan pek farkı yok.
Hakikat şu ki, hiçbir zaman bu milletin dinle derdi olmadığı gibi herhangi dini istismara da yer vermemiştir. Bilakis tam da bu sebepten FETÖ gibi terör örgütleri, hatta PKK, Kemalizm'in gayri meşru çocuğu ve izdüşümü olmuşlardır. Buna DAEŞ'i de katsanız hiç de yanlış olmaz!
Bazı acziyet içerisinde,mücadele edemeyip çaresiz tavır almalar bir nebze anlaşılabilir desek bile ahmaklığın bedelini de millete kesmek doğru olmaz.
Bu anlayışın paralel uzantısı, yine son zamanlarda artan Amerika'ya 'yeniden' keşif ve bakış olarak karşımıza çıkıyor.
Hemen her alanda uzman olan zevat, günü birlik düşünce yumurtlarken, darbeye, Obama'ya, CIA'ye falan tepki verme bahanesiyle, dozajını arttırıp şimdilerde Clinton'ı harcayıp Trump'çı oluverdi!
İşin özünde tek cümle özeti 'al birini vur ötekine' basitliğinde de olsa, bir kere Turmp'ın seçimi kazanma ihtimali oldukça düşük. Başta 'nefrete' dayalı bir propaganda yürüten ve fazlasıyla da olumlu geri dönüş alan Trump, bunu seçime kadar sürdüremedi ve görünen, istikbalde Clinton ile çalışacak olmamız. Dolayısıyla anlayışımızı buna göre değerlendirip, bunun üzerine çalışmalar yürütmemiz gerekir.
Bu gereklilik çerçevesinde, resmi makamların ötesinde, hele de 'boş boş' köşe dolduranları okuyup 'tatminden' ziyade, vatandaş olarak yapabileceğimize yoğunlaşmak lazım.
Amerika, FETÖ'yü verirler vermezler, Suriye'de PKK/PYD'yi destekler 'haklı' sorgulaması/yargılaması yapmanın ötesine geçmek gerekir! Ve hep altını çizdiğimiz üzere bunu yapmak her kademede 'milli ve yerli' hissiyata sahip herkese, istisnasız herkese düşer!
Kolaycılığı ve ucuz kahramanlık, özellikle 'sosyal medya' şovenizminin ötesinde diliniz döndükçe, ortamınız el verdikçe bulunduğuz ortamlarda muhataplarınıza Türkiye'nin ne noktada olduğunu ve neden haklı olduğunu anlatmak elzemdir.
Evvelce hayli müşkil olan 'lobi', şu sıralar FETÖ'nün menfi gayretleriyle daha da güçleşmiş ve hepimizin sorumluluğunu daha çok arttırmıştır.
Yaptığınız ve yapacağınız resmi ve haklı faaliyetlerde devletin tüm imkanlarını yanınızda göreceğinizden kuşkunuz olmasın.
Algı yönetimi, her türlü terörün bertarafı için ana ilke, bu 'birlik ve beraberlik' şuurunu canlı tutmak ve ona göre hareket etmek gerekir. Yoksa sabah akşam onun, bunun hesaplarını tahlille vakit kaybetmenin bize bir şey kazandırmadığı ortadadır.
Eğer 15 Temmuz gecesi de böyle oturup 'dedikodu' yapsaydık, elimizde 'üzerine oyunlar' oynan ve bizim de ancak 'laf' ürettiğimiz bir Türkiye olmayacaktı!
@yusufserce twitter.com/yusufserce
