Herkes ruhla yaşar hayatı
Allah, insanı en
güzel şekilde yaratmış, kendi ruhundan üflemekle de ona değer vermiştir. O ruhu
taşıyan değerlidir. Kuran’da bu şöyle ifade ediliyor.
“Allah, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta
insanı çamurdan yaratmıştır.” “Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan
ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar az
şükrediyorsunuz!” (Secde:7, 9)
Allah güzeli,
çirkini ve hayatı yaratmakla kusursuz bir sanat ortaya koymuştur. Çirkin de
olsa güzelde olsa Allah’ın yarattığı her şey mükemmeldir. Dolasıyla Allah’ın
nizamında en ufak bir kusur bulunamaz. Hepsi güzeldir. Güzellik kiminin yüzündedir,
kiminin içinde. Güzel ahlak bunlardan, var olduğu hayatları
güzelleştiriyor.
Güzellik paha
biçilmez elmaslar gibidir. Edep ve ahlak da böyledir, bulunan kimseyi
kıymetlendiriyor. Altının kıymetini sarrafların anladığı gibi sen
anlaşılmıyorsan suç sen de değil seni anlamayandadır. Eğer sen iyi bir şeye
layık değilsen iyilik sende kıymet bulmaz, sen de onun kıymetini bilmezsin.
Yani iyilikten ancak iyiler anlar, kötülükten ise kötüler.
İlk cümleye atıfla,
Allah’ın bütün yarattıkları mükemmeldir, güzeldir ancak o ruhu taşıyanlar ve imanın
gereğini yapanlar daha değerli ve daha güzeldir.
“…Ve Allah ruhundan
ona üflemiş” ayetiyle haber verildiği gibi müfessirler “Allah’ın ruhu” demeyi, Kâbe’ye “Allah’ın evi”, kula “Allah’ın kulu” demek gibi yorumlar.
Hepsinde Allah’ın ruhu var ve bu nedenle kutsaldır.
Ruhunu kaybetme
pişmanlığı yaşayanlar, önce kendini bulmalıdır diye düşünüyorum. Yeniden insan olmanın
arayışı… Evet öyle. Ruhlu ile ruhsuz aynı değildir. Siyahla beyazın aynı
olmadığı gibi. Ateşle suyun aynı rolde olmadığı gibi. Su söndürücü roldedir,
ateş yakıcı! Ruh ise insana hayat veriyor.
İnsanı yıpratan,
yer yer aklını yerinden oynatan çirkinliklere, kokuşmuşluğa, zorbalığa maruz
kalındığı zamanlarda direnmek ve karşı koymak o ruhun ve fıtratın gereğidir.
İyilik eden iyilik buluyor, kötülüğün karşılığı ise kötülüktür. Ne ekersen onu
biçiyorsun.
Sabahattin Ali’nin
tespitidir “etrafımız o kadar çirkefle
dolu ki, temiz kalmak için tek çare, kendi dünyamıza çekilmek…” Ancak
mücadele edenlerin kazanacağını biliyoruz. Susayan suya kavuşuyor çünkü. Çölün
suya kavuşması gibi temizlenmek isteyenler de temizliğe. Af dileyen
affediliyor.
Hiç bir şey günah
kadar yük değil kalbine insanın. Günahla yorulduğu kadar yorulmuyor. Kalbi ve
gönlü yorulan insan her şeyiyle yorulmuş insandır. Bu yüzden dinlenmek ve sükûn
bulmak ister. Başta namaz, Hac, oruç kısacası İslam arınmak isteyen yön
veriyor. Huzurun ve kurtuluşun istikametini…
Sırası gelmişken
Hz. Ömer’in "kalbin ahlakına ‘edep’
denir" sözünü bir kez daha hatırlamış olalım. Bu edepsiz dünyayı
iyilik, edep ve merhamet insanının kurtaracağına inanıyoruz. İyilik ve merhamet,
en katı kalbe bile iyi geliyor çünkü. Merhamet her gönlün ihtiyacıdır.
Uygulayın, bu
reçete dünyayı düzeltecektir.