Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ekim 2014

Herkes kirli 'sol' temiz(!)

Türkiye dünün, bugünün değil en az 'yüzyılın' dertlerini çözerek geleceğe yürümek istiyor. Bürokratik diktatörlüğe karşı millet ilk defa sağlam mevziler kazandı. Bu yolun sonu hayır olacak. Ama yoldaki taşlara takılmadan yürünebilirseu2026

***

Kavganın ayıranı yoksa iki tarafın da dayak yeme ihtimali yüksektir. "Kavgada yumruk sayılmaz" ve genellikle yenilen dayak kavgacıların yanına kar kalır.

Savaşlar ise daha farklı. Bazen galip gelen hiç ummadığı halde "masada" yenilir. Bazen sırtını dayadığı ortağı yenilince o da "yenilmiş" sayılır. Bazen de "dostunun" attığı her yumruk kendi hanesine yazılır.

***

Şehir halkının gözünden ırak meydanlarda yapılan savaşlar çok geride kaldı. Şimdi her şey göz önünde ama modern insanın göremediği bir "görünürlükte" yapılıyor.

Borsa tahtasından, yargıç tokmağına, gazete sayfasından TV ekranına kıran kırana savaşlar izliyoruz ama izleyici bunun büyük bir muharebe olduğunu fark edemiyor bile.

Mesela savaşın bir cephesindeki başarınız sizi rehavete sürüklerken gardınızın düştüğü esnada çok fena yumruk alabilirsiniz. Gardı düşürmemek lazımu2026

***

Türkiye'de siyaseti hala "sokaklara" endeksli bir tarzla yapmak isteyenler var.

Mesela önceki hafta yaşadıklarımızı düşünün. Sokaktaki eylemlerin, lince, baskına, yakmaya, vandalizme evrilişini seyrettik.

Her sene 1 Mayıs'larda yapılmak istenenleri, geçen yıl bir ay boyunca Gezi eylemi adı altında yapılanları izledik.

Hepsinin ortak noktası vandalizme ve şiddete evrilmeden sona ermemesi.

***

Tamam, polisiye tedbirlerin sertliği öne sürülebilir ancak geçen yıl Gezi'de polisin meydandan çekildiği dönemlerde, Okmeydanı'nda polisin uzaktan seyrettiği anlarda ve Kobani bahaneli eylemlerde polis hiç ortada yokken dahi protestoların şiddete dönüşebildiğini görmedik mi?

Türkiye'deki "Sol" kültürün "devrimci şiddeti" araç olarak kabul etmesi ve bu şiddete maruz kalanların acısının pek de önemsenmemesinde bu önemli bir etken. Mesela 1 Mayıs eylemlerinde hayatını kaybeden bir kişi ikonlaştırılıp bayrak haline getirilirken, ülkücü, sağcı, dindar veya sol dışındaki herhangi bir fraksiyondan insanın hayatını kaybetmesi 'sol kültür' için önemli değildir.

Bir zamanlar askerde ölenlerin "Eğitim zayiatı" sayılması gibi militarist bir refleks bu da.

O kadar önemli değildir ki medyası görmez, siyasetçisi yarım ağız olayı provokasyona, insan hakları örgütleri de ne yapar eder ölümün nedenini "Devlet şiddeti"ne bağlayıp dosyayı kapatır.

Diyarbakır, Batman, Van ve Mardin gibi illerimizde yaşanan vahşi cinayetlerin, linçlerin sonunda da ezberlerimiz bozulmadı.

Sol kültürün siyasetçisi, gazetecisi, aydını ve insan hakları aktivisti 16 yaşındaki Yasin Börü isimli bir çocuğun açıkça linç edilerek katledilmesini "Kontrgerilla"ya, "Derin devlete" veya hükümete bağlamayı becerdi.

***

Türkiye şu anda gardını düşüreceği bir süreçte değil. Siyasetten hukuka, sivil toplumdan medyaya, sokaktaki insandan sorumlu tüm yetkililere kadar sağduyunun hakim olması gerekiyor.

Sokağa çağırmak, ateşi körüklemek, satır arasından çakmak, arkadan yumruk atmak gibi ayak oyunlarının hepsinin büyük vebali olacaktır.

Çok kritik bir eşikteyiz. Sokakları Maraş'a, Sivas'a, Gazi'ye çevirmek için pusuya yatmış bekleyen "hücreler" var. Kanın dökülmediği ve daha huzurlu "Yeni Türkiye"nin safında yer alan herkesin, en azından milletin gösterdiği duruş kadar sağlam durması gerekiyor.