Herkes kalbince yol alır
Yaşadığımız büyük deprem insanın kalbine bambaşka dönüşler yaptırdı.
On ilde acıyı, yokluğu, kaybı en deriniyle
hissedenler, yaraları sarmayı çalışan insanların kalbinde ısındı. Merhamet,
şefkat bağı ibrişim kuşaktı gönüllere.
Herkesin yapabileceği elinden gelen şüphesiz
bir şeyler vardı.
Kumbarasında biriktirdiği parasını gönderen
çocuk, ineğini satıp onun parasını yollayan nine, atkı bere ören hanımefendiler,
paket hazırlayan gençler, günlerce uyumayan dernekler, gönüllüler, telefonu
elinden bırakmadan gece gündüz koordine yapan nice insan, ekmek yapan kadınlar,
evlerini deprem görenlere tahsis edenler, kimi canıyla kimi malıyla herkes bir
şekilde koştu deprem bölgesine, deprem yaşayanların kalbine.
Depremin her ikisini de yaşamış biri olarak
dostluğun, merhametin kalple yol almanın güzelliğine şahidim.
Her zorun elbette kolaylığı vardır. Her darın
genişliği. Bundan yana kalbimiz mutmaindi. Sonrasında korku, soğuk ve kışla
imtihan olsak da, sağ çıkmanın şükrüyle ayaktaydık. Para ve kredi kartının işe
yaramadığı vakitler. Soğuk ve susuzluk yükünü kaldıramayınca bedenim depremden
on gün sonra Malatya’dan çıktık yola. Yollar da kalplerimiz gibi kırık döküktü.
Şehrimiz soğuk ıssız. Trabzon’a doğru yol aldık.
‘’Kendimi iyileştirip sana geri
döneceğim şehrim’’ derken gözyaşlarım hiç bu kadar yakmamıştı kalbimi.
Ensar-muhacir ilişkisini kitaplardan okuduk
hep. Ve ensar konumunda olduk. ‘’Sanki ben hep koruyan kollayan ev sahibi olacaktım’
’Bu o kadar çok zihnime işlemişti ki gün gelip benim de memleketimden, işimden,
aşımdan ayrılacağımı düşünmemiştim. Gün
gelip bir bardak suya, bir çoraba, bir kâse çorbaya muhtaç olacağımız aklıma
hayalime gelmezdi. Varlık içinde yoksulsun. Olan içinde mahrumsun. İdrak
gerektiren mesele buydu işte.
Ankara, Sivas, Balıkesir, Kayseri, İstanbul, Trabzon,
Çorum, Bursa, Konya, İzmir, Antalya, Sakarya, Eskişehir daha sayamadığım
ilçelerde evlerini açan dostların varlığıyla onarıldıkça onarıldı kalbim.
Her bir davet, her bir telefon; gönül evimize
bir duvar bir tuğla oldu. Gönül kapısı oldu, karanlığı aydınlatan pencere oldu.
Her şeyiyle tam teşekküllü evini açan
kıymetli Çoban ailesi burada ailemiz oldu. Üşüyen sırtımıza hırka, buz kesmiş
bedenlerimize, ruhlarımıza sıcak çorba oldular. Mahalle şimdi bizim mahallemiz.
Herkes kalbince yol almaya devam ediyor
edecek de. Kanı hep beraber durdurmaya çalışan milletim tek yürek oldu çok
şükür. Sargı bezini peyderpey kaldırıp merhemin devamlılığı ile yaraları
iyileştireceğiz inşallah.
Benim
kale'm kalemim...
Sürece bu
minvalde katkı sağlayabilmektir muradım...
Yüreğimiz
kanadı, yüreğimiz yandı. Gurbetin yüzü, bir yazgı olsa da, yurdumun güzel
insanları nice güzelliğe gönülce öncülük ettiler, etmeye devam ediyorlar.
Bulunduğumuz
yer neresi olursa olsun sözün ve kalemin hikmetiyle gerek depremzede kardeşlerimize
gerekse tanış olduğumuz yüreklere gönülce katkılar sunma gayretim daim olacak
inşallah.
Herkesin dünyası kalbi kadar. Merhamet ise
dünyalar kadar. Gücü nispetinde bir lokmayla da olsa, bir selamla, bir hatırla
bizlerin yanında olan herkese şükranlarımı sunuyorum. İyilik sevdasını taşıyan tüm
yüreklere selam olsun
Merhamet şefkat dayanışma tüm afetlerden daha
büyüktür. Vesselam.