Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Ekim 2012

Herkes AK Parti iktidarını istiyor

Çok iddialı gibi duruyor bu başlık değil mi?

Hemen şimdi bazıları: "Sadece Tayyip'e oy verenler adına konuş sen" diyebilir.

Niye herkes dediğimi açıklayayım.

Çünkü Meclis'teki partilere bakınca "muhalefet yapıyorum" zannıyla bir iktidar ancak bu kadar desteklenebilir.

***

MHP, en küçük çözüm önerisi getirmeden ve yeni bir söz söylemeden "ölene dek mücadele" konseptinden dışarı çıkamıyor.

BDP siyasi muhatap olduğu anda gidip dağdakilerle "Yanak yanağa" poz veriyor.

CHP desen tam film. Birbirilerini yiyip duruyorlar.

Boş vakitlerinde ise liderlerinin eline sahte belgeler tutuşturuyorlar.

Kılıçdaroğlu da saf mıdır, mahsus mu yapıyor anlamadım, etti kaçıncı kez, fos çıkan, siyaseten kendini zor durumda bırakan, AK Parti iktidarına yarayan açıklamalar yapıp duruyor.

Yozgat ve Kayseri belediyeleri, Malatya il başkanlığı derken yine AK Parti'ye kaybetmesi muhtemel bir dava ile daha karşı karşıya.

***

Kılıçdaroğlu'nun Wikileaks'te var deyip Erdoğan'ı "Hain" ilan ettiği ifadelerin, orijinal belgelerde geçmediğini okumuşsunuzdur.

Gazeteci bu "sahte belge" işini iki defa sordu canlı yayında. Ben de ne diyecek diye kulak kabarttım Kılıçdaroğlu'na, "Mahkemede hesaplaşırım olmazsa AİHM'E giderim" dedi. Tamam da sayın Kılıçdaroğlu sorunun cevabı bu değil ki.

Yine olmayan bir belgeyi söylediğini sordukça gazeteci, o her zaman yaptığı gibi "AİHM" diyor, "hesap-kitap" diyor.

Bu CHP'nin, bu MHP'nin, bu BDP'nin, AK Parti iktidarının devamını istediğinden başka sonuç çıkarılır mı yaptıklarından?

***

Karşısında, radikal önerileri ile çözüm için kendini zorlayacak, ileriye hamle yapmasını başaracak muhalefet olmayınca da iktidar kendi muhalefetini kendisi üretiyor.

Örnek mi? Kürt sorununun çözümü için, Oslo, İmralı, müzakere bağlamında kaç gündür devam eden tartışmalara bakın. Muhalefet iktidarın hızına yetişemeyince sadece "Hayır" demekten başka söz bulamıyor.

Tarihte ilk kez yapacağımız sivil ve yine anayasa çalışmalarına bakın.

Sandalye sayılarına bakmadan hükümet, Meclis'teki tüm partilere Anayasa Komisyonu'nda eşit temsil imkanı tanıdı. BDP, MHP ve CHP aynı sayıda üye ile komisyon çalışmalarına katılıyor.

Burada hükümet ne kadar samimi olduğunu, önemli olanın yeni bir anayasa olduğunu gösteriyor ancak muhalefet yine yapıcılıktan uzak eleştirilerle süreci baltalama derdinde.

Zaten onlar yan çizerse Başbakan da Anayasa'yı referanduma götürüp halka oylatmayı düşünüyor tahminimce.

***

Başkanlık sistemi gibi CHP ve MHP'ye de "İktidar olma umudu" taşıtacak projeler de, İstinaf Mahkemeleri gibi uzun tutukluluk sürecini kısaltacak proje önerileri de yine iktidar partisinden geliyor.

Muhalefet mi? Her zamanki gibi "radikal" bulduğu bu önerileri daha baştan reddetme psikolojisinden bir türlü sıyrılamıyor.

***

Ve geldik Türk siyasal hayatı için devrim niteliğinde olan bir karara.

Üç dönem üst üste seçilen milletvekillerinin bir dönem dinlendirilmesi meselesine.

Atatürk, ölene dek Cumhurbaşkanı idi.

İnönü koltuğunu Ecevit'e kaptırmış olsa da vefat ettiğinde hala Tabii Senatör'dü.

Özal vefat ettiğinde Cumhurbaşkanı, Türkeş MHP Genel Başkanı, Erbakan SP Genel Başkanı'ydı.

Kaset komplosu olmasa Baykal yerine Kılıçdaroğlu'nun bugün CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturacağını kehanet olarak dahi kimse iddia edemezdi.

***

Ama Erdoğan, AK Parti'yi lider partisi görünümünden kurtarmak ve kurumsallaştırmak için sürekli değişim sloganına sadık kalarak bizzat hücrelerine kadar partiyi gençlere açıyor.

Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Osman Can gibi isimlerin AK Parti'ye katılımının gelecek on yıllar adına Türkiye için çok anlamlı hamleler olduğunu söylemiştim. Kongre sonrasında bu anlam daha net ortaya çıkacak.

MHP ve CHP'deki gibi bazılarının kasetlere-skandallara bel bağlamasının önüne geçen Başbakan Tayyip Erdoğan, hücrelerine kadar partisini yeniliyor.

Siyasi geleneğimizde olmayan çok önemli bir şeyi başarıyor.

Ve bu başarısının altında yatan en büyük sırrı bir kez daha göstererek; samimiyet ve sahiciliku2026