Her zalimin hazin bir sonu vardır
Çok zalimce ve acımasız bir şekilde saldırıyorlar.
İnsani, vicdani ve ahlaki hiçbir kural, kaide ve değer tanımadan saldırıyorlar.
Bu nasıl bir kin, bu nasıl bir ihtiras, bu nasıl bir öfke ve kötü ruh hali?
Kadınlarımızı, çocuklarımızı,
yaşlılarımızı, kaymakam ve polislerimizi öldürüyorlar, geride kalanları ülkeyle
beraber yetim bırakıyorlar. Hiçbir insani ve vicdani değer bu saldırıları tümden
durduramıyor.
Ne acıma kalmış, ne merhamet ne şefkat
kalmış ne de muhabbet… Tüm değerleri yitirmişler ve fütursuzca tüketmişler.
Bu zalimlerin acımasız yönleri ve kural tanımaz oyunları bitmiyor
ancak bizim insanlık yanımız yani sol yanımız yoruldukça yoruluyor, yüreğimiz
darlandıkça darlanıyor.
Bu zalimane saldırıların, katliamların
haklı gerekçesini, anlamını, amacını, mantığını açıklayacak, toplumu ikna
edecek hiçbir insani ve ahlaki dava ve düşünce olamaz ve olabilmez. Hiçbir dava
ve ideoloji de yitip giden canların yerini de alamaz.
Emir büyük yerden, destek ve silah da aynı yerden. Bilindik
düşmanın hançeri adama batsa da koymaz amma dost görünen müttefiklerin ihanet
tuzağı adamın nefesini keser, kalbini orta yerinden vurur.
Hendek ve çukurlara gömmek istediler
bizi ve kardeşliğimizi. 15 Temmuz ihanetiyle içten işgal etmeye, diz
çöktürmeye, ülkenin yeniden haritalarını çizmeye çalıştılar aynı üst akıllar…
Varsın ülke yansın, bölünürse de
bölünsün, darbe ve sıkıyönetim olursa da olsun yeter ki “Ülke diz çöksün, Recep
Tayyip Erdoğan devrilsin” ihanetine düştüler.
Oysa Haçlı Savaşlarında, Moğol istilasında,
1.Dünya Harbi’nde ve son olarak 15 Temmuz istiklal ve istikbal ruhunda
gösterildi ki, bu millet bu vatanı, birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde
canı pahasına koruyarak kaos ve kargaşaya teslim etmeyecektir, kapatılan
yüzyıllık parantezi tekrardan açtırmayacaktır.
Tüm bu oyun ve tuzaklara karşı da bizler
terörün, ihanet ve gafletin en büyük kozu olan etnik ve mezhepsel ayrıştırma ve
birbirine düşürme tuzağına düşmeyeceğiz. Bu ülkeyi birlik ve kardeşlik ruhu
içerisinde diri ve dik tutacağız.
Allah rızası için birbirimize merhamet
edeceğiz, etnik ve mezhepsel temele dayalı ötekileştirici, kin ve nefret kusucu
söz ve eylemlerden uzak duracağız.
Dedelerimizin bizlere müşterek miras bıraktığı
“ Çanakkale Kardeşliği Ruhunu” ve “ 15 Temmuz istikbal ve istiklal
ruhunu” ülkenin tüm yanına yaymaya çalışacağız.
Bayrak, ezan, vatan ve şehit gibi bizi
büyük biz yapan ortak değerlerimize sahip çıkacağız, onları çimento gibi sağlam
tutacağız.
Kürdü de seveceğiz, Türkü de. Kürtçeyi
de seveceğiz, Türkçeyi de. Türkün ölümüne sevinen Kürde, Kürdün ölümüne sevinen
Türk’e korkmadan karşı çıkacağız.
Kim ki “dini, dili fark etmez bizi biz
yapan ortak milli değerlerimizi savunanlara saldırıyorsa” ona karşı
geleceğiz, kim ki “dava vatandır, vatan da namustur, namusa sahip çıkma
zamanı” diyorsa da onu da göz bebeğimiz gibi koruyacağız.
Kim ki ayrılıkları körüklüyor, etnik ve
mezhepsel farklılıkların sinir uçlarını kaşıyorsa bilin ki o kötü niyetlidir, ona
karşı çıkacağız.
Her karanlığın bir aydınlığı, her zalimin bir hazin sonu vardır.
Karamsar olmayacağız. Bu ülke en başta 15 Temmuz gibi bir tarihi ihanet
sürecini atlattı, bugün yaşadıklarımızı da atlatacağız. Çok dua edip, yorulmadan
çalışmayı da ihmal etmeyeceğiz.
Küresel emperyalizme başkaldıran, isyan
ve itiraz eden öncü kadrolara ve vatanımıza sahip çıkacağız, çağrılarına da
iştirak edeceğiz.
Böyle riskli ve kritik zamanlarda yel
değirmeni gibi rüzgara göre yön değiştiren devrin adamlarına değil, dava
adamlarına destek olacağız, ellerinden tutacağız, vatanseverlerin de sesi
olacağız.
Zalimlere karşı daha güçlü ve daha
kararlı bir şekilde dik duracağız, daima hazır, örgütlü ve uyanık olacağız.
Rabbimizden de kardeşin kardeşe
düşmemesi için, fitne ateşinin sönmesi için, musibet ve şerlerin defi için, kalplere
de daha fazla merhamet tohumlarını ekmesi için de çok ama çok dua edeceğiz.