Her yönüyle küçültülen Türkiye
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sona erdikten sonra özellikle Yalta Konferansı ile birlikte yeni bir dünya düzeni kurulmuştu. Devletlere roller dağıtılmış, onlara yeni dostlar, yeni ve tabi ki yapay düşmanlar, yeni hedefler, yeni görevler verilmişti.
Osmanlı gibi muazzam bir
imparatorluğun yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti için ne tarihi ve kültürüyle,
ne de nüfuzuyla bağdaşır bir yer verildi. Osmanlı ve sonrasında Türkiye’nin
kayıpları sadece toprak ile sınırlı olsaydı bunun telafisi mümkündü. Batı’ya
entegre edilen ve hiçbir zaman batılı olamayan Türkiye bütün iddialarından,
medeniyet kodlarından, kültürel değerlerinden, hayallerinden kopartılarak “Batı’cı”laştırıldı. Bu, Osmanlı
torunlarını yenidünya düzeninin patronajındaki ABD’ye yem etmekti, olduk.
80 yıl boyunca devlet olarak ve tabi
ki okumuş, aydın, entelektüellerimizin -el an bile- Türkiye için biçtikleri rol
“köprü” olmaktır:
Doğu ile Batı arasında köprü ülke Türkiye!
İnsanın ağlayası geliyor: Bu mudur
yani?
600 yıl dünyaya hükmetmiş bir medeniyetin
devamı ülkenin olması gereken yer “köprü”
olmak mıydı?
Osmanlıyla birlikte Rus Çarlığı,
Alman, Avusturya İmparatorlukları da yıkıldı, hangi devlet bizim düştüğümüz
duruma düştü?
Bize reva görülen buydu: Siz bize tabisiniz!
İşin üzücü yanı bizimkiler de bunu
kabul ettiler. Türkiye'nin kıblesini değiştiren güçler bununla da yetinmediler
ve Türkiye'yi “küçüklüğe” mahkûm
ettiler. Türklerin daha önce savaştığı ülkeler Rusya gibi, İngiltere gibi,
Fransa, Almanya gibi büyük devletler iken bir sabah uyandığında artık Türkiye’nin
düşmanı Yunanistan gibi sıradan bir ülke, Ermenistan gibi tokatlık devletçik,
Rumlar gibi var ile yok arası bir topluluk olarak belirlenmişti. Ve bir de
düşman olmadığı halde Arapları düşman bellettiler!
Bize küçüklüğü layık gördüler. Bizi
küçük düşünmeye zorladılar. Ve biz de hedefimizi küçülterek idealimizi terk
ettik.
Bu, Türkiye'nin bütün kazanımlarının,
hayallerinin un ufak edilmesi demekti. Bundandır ki dönemin ABD Başkanı
Eisenhower, “Türkiye’nin sanayi kurması
doğru değildir. Unutmayın! Türkiye NATO ülkelerine tarım ürünleri satan bir
ülkedir” dedikten birkaç hafta sonra (Aralık 1959) Türkiye'ye geldiğinde
büyük coşkuyla karşılanmıştı.
21. yüzyılı Türkiye açısından kayıp
asır olarak isimlendirirsek isabetli olur. Çünkü Birinci Dünya Savaşı esnasında
yanında yer aldığımız devletler ayrıca İkinci Dünya Savaşı’nda daha ağır bir
yenilgi alarak düşmanlarına teslim oldukları halde 30 yıl sonra toparlanarak
ekonomide, sanayi ve teknolojide dünya devi oldular. Almanya iki parçaya
ayrıldı. Japonya bir tek askerle bile ordu kuramaz duruma düşütü, fakat bu
ülkeler Radyo, televizyon, beyaz eşya, silah, modern tarım ve sanayi alanında
dünyanın en büyük güçleri oldular. Türkiye ise kadınların çarşaf yerine etek
giymesiyle, erkeklerin şapka-fötr ve fularlı olmasıyla uğraşarak vatandaşının
inancını, ırkını, meşrebini kendisine düşmanlık sebebi ilan etti.
Artık geriye “bu düşmanla” mücadele etmek kalmıştı.
İşte millet aya giderken biz bu
düşmanı bazen kanla, bazen sürgünle, bazen hapisle cezalandırdık. 80 yıl
aralıksız bir şekilde mücadele alanımız vatandaşımızın tercihleri idi. Ta ki
2002 yılına kadar.
2002 yılının son haftalarından
itibaren devlet vatandaşının inancını, tercihlerini, taleplerini, menfaatlerini
esas alarak bugünlere geldi. Bugün artık yeni bir dünya var karşımızda:
Acımasızlığı bütün zamanlardan daha
fazla,
Adalet alanında dünyanın en kötü
dönemi,
İşin daha korkunç yönü, binlerce
yıllık insanlık tarihinden bugüne kadarki bütün savaşlarda öldürülmüş insan
sayısından daha fazlasını birkaç haftada öldürebilecek silahlara sahip zalim ve
gözü dönmüş devletlerle aynı asırda yaşıyoruz.
Tam da geçmekte olduğumuz bu dönemde artık
güçlü liderlerin olduğu devletler ayakta kalabilecek. Çok yakın bir gelecekte
dünya sil baştan bir dünya haline gelecek. Bu süreçte öyle adımlar atılmalı ki,
20. Yüzyılda yaşadığımız acıları yaşamayalım, Yenidünya Düzeni bizi yutmasın ve
süreç tamamlandığında sağlam bir şekilde ayakta kalabilelim.
Bunun için de 20. Asırdan çıkarmamız
gereken dersler var. Tarih bu dersi veriyor, alana…