Her Yarış Bir Varış mıdır?
İnsanın kendi içinde beklemesi, kendi derinliğinde dolaşması güzelse de, nerede bulunduğunu kavrayabilmek adına, bazen merkezden uzaklaşarak dışardan bir bakışa sahip olması gerekiyor çünkü yaklaştıkça görüntünün bütününü kaybeden bir fıtrata sahip o… Bir penceresi olmalı bu sebeple insanın; çağının sabahını, gecesini, köşe bucağını izleyebileceği…
Eğitim ve adalet bir ülkenin iki temel ve önemli meselesi.
Eğitimden yoksun bir adalet sağlanamayacağı gibi, adaletten uzak bir eğitim de
düşünülemez. Gerçek bir adaletin eğitime yapılan yatırımla tesis edilebileceği
şeklinde bir yorum bizi hakikatten uzağa düşürmez. Bu, pozitif ilmin yanında
vicdanı, azmi, rikkati, merhameti, inceliği hülasa ruhu eğitmekle mümkün. İçinden geçtiğimiz süreç bize eğitim
müesseselerinin önemini göstermenin dışında, eğitimin bir gönül işi olduğunu
izah eden bir görünüm arz ediyor. Bunun yanında herkesin mütemadiyen şikâyet
hâlinde olduğunu da söylüyor. Her şeyden ve herkesten şikâyet eden insanın bir
tek kendisinden bizar olmaması tuhaf oysa o, pek çok meselede kendi talep ve
tercihlerinin sonucunu yaşıyor. Eleştirirken suçlamamak, sorunu ortaya koyarken
çözüm üreten bir mekanizmaya sahip olmak, ânın içinde beklerken geleceğe bakma
yetisi kazanmak, konuşmak kadar bir derdin sahibi olmak önemli. Gördüklerini, dinlediklerini, okuduklarını
içselleştiren insan çareyi önce kendinde arar, sonra kendinden uzaklaşıp nerede
durduğuna, ne kadar yol alabildiğine ve alabileceğine bakar. “Her hâl
tercümesi bir müdafaanâmedir. Kendimizi tanımak irfanın varabileceği en
yüksek merhale.” diyor Cemil Meriç Jurnal’inde… (27.3.1983)
Mesela, “en iyi eğitimi almasını istediğimiz çocuklarımızın
eğitimlerinde öncelikli sırayı aldığımızın farkında mıyız?” sorusunu kendimize
sormalıyız. Kendimizden, kazancımızdan, enerjimizden, hayatımızdan verdiğimizi
söylediğimiz çocuklarımıza ruhumuzun ne kadarını verebiliyoruz ya da gerçek
manada bir vermenin içinde durabiliyor muyuz diye düşünmeliyiz. Onların şükür
ve hayretlerini diri tutma hususunda ne derece bir muvaffakiyet
sağlayabildiğimiz hususuna akıl yormalıyız.
Her yarışın mutlak varış olmadığını önce kendimize izah etmeliyiz.
Büyük oğlumla zaman zaman takibe çalıştığımız dizi ve
filmlerin altında yazılan yorumlara ve bu kısımdaki ağırlıklı fikirlere bakma
ihtiyacı hissediyorum son dönemde. İzleyicilerin kendilerine yakın buldukları
ve savunma gereksinimi duydukları olay ve karakterler, girdikleri tartışmalar,
gerçekte olmayan bir kişiye olan bağlılıkları, saplantılı hâl ve duygu
yoğunlukları dönem psikolojisini kavramama imkân tanıyor. Genellikle genç kuşağı temsil eden bu
yorumların nasıl bir perspektifin ürünü olduğunu ve gençlerin körü körüne
savundukları düşüncelerin altında yatan nedenleri tefekküre çalışıyorum ve üzgünüm,
on dakika sonra tahammülümü yitirdiğimi fark ettiğim bu okumalar neticesinde
kendimizi suçlamadan edemiyorum.
Alain “söz, kendini idareden aciz bir insandan, delik
tencereden damlayan bir su gibi çıkacaksa, biz buna her şeyi açıkça söylemek
meziyeti mi diyeceğiz?” diye sorar Söyleşiler’inde, “şu halde fazilet
istemek ya da istememek kuvvetinde” diye ekler. Çocuklarımız söz ve
eylemlerimizin aynası.
Kalabalığın sesiyle şekillenen, sosyal medyanın sokaklarıyla
biçimlenen bir gençlik, yorum ve analiz kabiliyetinden yoksundur. Fikri,
insanların çığlıkları üzerine inşa edilir.
Dışarının tesiri altına çabucak girebilen ve gürültü zincirinin bir
parçası olan gençlerin çokluğu, bizim tesirimizin azlığına delildir. Onların
üzerinde gerçek bir etki bırakamayışımızın, yeterli bir vizyona sahip olamayışımızın
göstergeleridir. Ömür takvimine
düşünülmeden ve kendimize düşen sorumluluğun ağırlığını hissetmeden eklenen her
gün de, bizi temelden, yani merkezden uzaklaştıran birer kayıp mesabesindedir.
Bugün çocuklarımızın tâbi tutulduğu soru kitapçıklarına, yeni nesil sorularına
göz gezdirirsek çoğalan malzemenin kaliteyi ne kadar aşağı çektiğini ve
evlatlarımızın neyin içine hapsettiğini daha iyi idrak ederiz. Belki o zaman
bir rantın dişlileri içinde ufalanan, bunalıp yorulan o körpe dimağları soktuğumuz
yarışın taviz duraklarını da okuyabiliriz.
Selam ile