Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.96
Gram Altın
3002.84
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ocak 2022

Her taşın altından…

Cumhuriyet tarihinde sağ kesime uygulanan her baskının, her saldırının, her zulmün ve kaldırılan her taşın altında muhakkak Cumhuriyet Halk Partisi çıkmıştır. Birebir içinde olmadıkları her melanetin de muhakkak destekçisi olmuşlardır. Sandıkta elde edemediklerini zorbalıkla elde etme peşinde olanların oyunları her defasında da boşa çıkmıştır.

2002’de tek başına iktidar gelen AK Parti’ye karşı yapılan saldırılarda da baş aktör hep Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur. AK Parti döneminde vesayetin ve onu alenen destekleyen Cumhuriyet Halk Partisi’nin kırılmaları başlamıştı. 25 Ağustos 2004 MGK’sında imzalanan MGK kararları hiçbir şekilde uygulanmadı. Vesayette ilk kırılma böyle başladı.

Danıştay 2. Dairesinin 8 Şubat 2006’da verdiği başörtüsü kararı akabinde toplum mühendisleri yine devreye girdi. Avukat kimliği nedeniyle üzeri aranmadan Danıştay’ın Necatibey Caddesi'ndeki eski binasına gelen Alparslan Arslan, kararı veren Danıştay 2. Dairesinin heyet odasında kanlı baskını düzenleyerek Üye Mustafa Yücel Özbilgin’i katletti. Vesayetçilerin ağzı sulandı ama istedikleri sonucu yine alamadılar.

Daha önce 4 kez askeri müdahalelerle sarsılan Türk demokrasisi, 2007 yılının nisan ayında TBMM tarafından gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde de yeni bir muhtıra ile karşılaştı. Siyasi tarihe “27 Nisan e-muhtırası” olarak geçen bildiriye karşı bildiri ile cevap veren AK Parti vesayetçilerin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin umudunu bir kez daha kırdı.

Seçimle olmayacağını anlayanlar Cumhuriyet Mitingleri ile ülkeyi yangın yerine çevirmeyi planladılar. Yine sert kayaya çarpmışlardı. Millet her şeyin farkındaydı. Yükselişi durdurulamayan Ak Parti ancak kapatarak durdurulabilirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Yine başaramadılar.

Hemen hemen her gün darbe planlarının başladığı günler geldi ardından. Her birisi tek tek ifşa oldu, akamete uğradı. Yapılan her şey sonuçsuz kalıyordu. Hepsinde de Cumhuriyet Halk Partisi ya taraf ya da destekçi olarak başköşedeydi. Bu sefer gezi olayları başlatıldı. Ağaç bahanesi ile yurdun her köşesi yangın yerine çevrildi. Türk ekonomisine ağır hasar verildi. Yine devrede Cumhuriyet Halk Partisi vardı.

FETÖ’nün devleti zor duruma düşürmek ve hükümete birçok koldan darbe vurmak için gerçekleştirdiği 17-25 Aralık yargısal darbe teşebbüsünde de Cumhuriyet Halk Partisi’nin parmağı vardı. O da sonuçsuz kaldı. FETÖ elebaşı Gülen’in talimatıyla, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden önce örgütün yaptığı son operasyon olarak arşivlerdeki yerini alan MİT tırlarının durdurulması olayını organize edenlerin destekçileri yine Cumhuriyet Halk Partisi’ydi. Tutuklanan terör örgütü destekçisi milletvekillerine destek vermek için “sözde adalet yürüyüşü” de fayda vermedi, inandırıcı olmadı.

Devletin tüm kılcal damarlarına sinsice sızan FETÖ Terör Örgütü’nün 15 Temmuz akşamı devletin silahlarını millete doğrultmasını bile kontrollü diyerek zımnen destekleyen Cumhuriyet Halk Partisiydi. Provokasyonlarla, iftiralarla, saldırılarla devam ettiler ama yine başaramadılar.

Tek başına AK Parti’ye karşı başarısız olanlar bu sefer ittifaklarla bu işi kotarmayı planladı ama o da yetmedi. Halk her seferinde AK Parti’nin yanında oldu. Girdikleri her seçimde yerle bir oldular.

Şimdi sandık sandık diye çığıranların umudu ne ki ne bekliyorlar…