Her şeyin metalaştırılması
Meta kelimesi Arapçadan dilimize geçmiş olup, ‘‘kullanım eşyası, alınıp satılan şey’’ anlamına gelir. Bir metanın işlevsel bir hâle gelmesi için, para biçimine sokulmuş stok, üreticinin iş gücü, dağıtıcılar ağı, satın alacak tüketiciler gibi birkaç öğenin bulunması gerekir.
Genel hatlarıyla insanlık tarihine baktığımızda, her şeyin metalaştırılması kapitalizmin hâkim olduğu dönemde görürüz. Mustafa Kutlu bu gerçeği çok çarpıcı bir şekilde şöyle ifade eder: ‘’Çağımızda her şey satılıktır’’
Kapitalizm sözcüğü kapitalden türemiştir. Ancak kapitalizm aynı zamanda tarihsel ve toplumsal bir sistemin adıdır. Zira kapitalizmin yürürlükteki işleyişini anlamak için sadece mevcut duruma bakmak yeterli olacaktır.
Kapitalizmi soyut bir takım kavramlarla özetleyebiliriz, ancak soyutlamalarla durumun gerçekliğini bütün boyutlarıyla anlamak mümkün değildir. Bu nedenle, kapitalizmin pratikte nasıl işlediğini kısaca değinmeye çalışalım.
Kapitalizm denilince ilk akla gelen sermayedir. Sermaye denilince de ilk akla gelen birikmiş zenginliktir. Kapitalizmin temel amacı sürekli sermayeyi büyütmektir. Büyümenin hiçbir sınırı da yoktur.
Sermaye birikiminin sürekliliğini sağlayan en önemli etkenlerden biri üretimdir. Üretimin olması için de tüketimin sürekli olması gerekir. Dünya nüfusunun %5’ine sahip olan ABD, dünya kaynaklarının %40’nı tüketmektedir.
Söz konusu tüketimin büyük bir kısmı yapay olarak tetiklenir. Yoksa insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması için harcanan para veya ürün değildir. Hatta insanlar o şeylerin birçoğuna sahip olmasalar belki de daha mutlu olacaklar.
Kapitalizmin pratikte nasıl işlediğine baktığımızda, sağlıklı bir ekonominin ölçüsünü satışlarda elde edilen kâr da saydıklarını görürüz. Bundan dolayı kapitalizm sahip olduğu bütün araçlarla toplumu sürekli tüketime teşvik eder. Zira kapitalizmin temeli satışa dayanır.
İmmanuel Wallerstein ‘’Tarihsel Kapitalizm’’ adlı kitabında, ‘’kapitalistler daha çok sermaye biriktirmek için toplumsal süreçleri metalaştırmaya çalıştığını’’ söyler. ‘’Marx, metayı kapitalizmin nirengi noktası olarak tanımlar. Ona göre meta demek kapitalist bir toplumun zenginliğini oluşturan yegâne birikim demektir.’’ (Dergi Park - Prof. Dr. Metin Özkul)
Fakat toplumsal süreçlerin metalaştırılması da yeterli olmadı. Üretim süreçleri, karmaşık meta zincirleri hâlinde birbirine bağlandı. Zincirin toplam üretim maliyeti ile nihai ürünün satışından edinilen gelir arasındaki fark kapitalizmi besler.
Toparlayacak olursak, pratikte kapitalizm insanı tüketimin nesnesi, emeğini de meta olarak görür. Kapitalizm sadece maddi varlıkları değil, değerleri de meta hâline getirdi. Dünyadaki savaşları, siyasi kargaşaları çıkartanlar her şeyi meta hâline getirenlerdir.