Her şeyi devletten beklememek lazım
Doğarsın ahlak lazım. Yaşarsın ahlak lazım. Ölürsün yine ahlak lazım. Okula gidersin ahlak lazım. Okulu bitirirsin ahlak lazım. İşe girersin ahlak lazım. İşçi olursun ahlak lazım. İşveren olursun ahlak lazım. Ne yaparsan yap, ne söylersen söyle ahlak lazım.
İktidar
olursun ahlak lazım. Muhalefet olursun ahlak lazım. Siyaset yaparsın yine ahlak
lazım.
Tek
başına ahlak yeterli midir? Yani tüm hayatı huzurlu, tüm insanları MÜMİN (Güvenilir, el emin.) yapabilir
mi?
Asla
yeterli değildir. Asla tüm hayatı huzurlu, asla tüm insanları MÜMİN yapamaz. Ahlakın yanına AKIL lazım, İLİM lazım. Bir de DİN
lazım.
Fatih
Sultan Mehmet dönemi insanları ahlaklıydı. “Ben
siftahımı yaptım, ikinci isteğinizi komşumdan alabilirsiniz diyen esnafları
vardı. Ayrıca ilim, akıl ve iyi dinleri vardı.” Ancak “Afrika’daki Müslümanlarda da benzer ahlak olmasına rağmen belirli bir
ilim olmasına rağmen aklı kullanma yeterli değildi.”
Anadolu’daki
Mümin’e Konstantinapol’ü fethettiren ahlak, akıl, ilim ve din; Afrika’daki
Mümin’de aynı derecede olmayınca Âdem’in (Âdem; kara derili adam demek)
çocukları Batılılara esir oldu, köle oldu. Demek ki tek başına ahlak, Afrikalı
Müminlere yetmemiş.
Bir
kısım Batılı ve bir kısım Doğulu ülkede bilim var. Bilimleriyle çok paraları,
çok imkânları var. En azından şu anda bizim ülkemiz ve bizim insanımızdan maddi
olarak daha ilerideler.
Tek
başına yeterli midir? Dini (Din; inanç değil düzen demektir), Allah’ın razı
olduğu bir kalıba döndürebildiler mi? Tüm insanları kölelikten kurtuldu mu,
hayatları huzurlu mu?
Asla
yeterli olmadı. Dünyadaki din (Düzen); sağ da olsa sol da olsa Kapitalist de
olsa Komünist de olsa Allah’ın razı olmadığı bir din (Düzen) olunca bırakın
insanları, nebat ve hayvanların hayatı bile kötüleşir. Salgın dönemi sokağa
bırakılan hayvanlar, ihtiyaç harici kesilen yağmur ormanları bunun delilidir.
İnsanları asla kölelikten kurtulamadı. Çağımızda kölelik zaten esastan şekil
değiştirdi. Gereğinden fazla üreten ve gereğinden fazla tüketen insan asla kölelikten
kurtulamaz ki onlar kendini hür zannediyor. En çok kazanan meslek dallarından
biri psikolog ise asla huzurlu değildir ki onlar kendini çok mutlu zannediyor.
Ve sonra
bir gün deprem olur, canlar gider, ekonomi zarar görür. Sonrası şikâyetler
başlar. Suçlu tayin etmeler, suçluyu cezalandırma seansları ve bilimi ulu
lamalar.
Suçlu
herkestir oysaki. İktidar da suçludur, muhalefet de suçludur. Suç dereceleri
farklıdır sadece. Kimse kaçamaz bundan. Beraber yönetiyorsunuz çünkü ülkeyi.
Doğru olana doğru, yanlış olana yanlış demez, doğru teklife ret, yanlış teklife
evet derseniz tüm hatalı işlerin vebali sizindir. Allah’ın arzı geniştir ve
yeryüzünde yayılın kuralını işletmeyip insanları dar alana sıkıştırırsanız gene
vebal sizindir.
Suçlu
herkestir oysaki. Binayı yapan müteahhit de çalışan ustalar da binayı kontrol
edenler de suçludur. Suç dereceleri farklıdır sadece. Kimse kaçamaz bundan.
Beraber yapıyorsunuz çünkü binayı. Etre boyu ve adeti, bağ teli adeti,
çimentosu, kumu noksan. Çünkü herkes bu işten SEMERESİNİ alır. Yani herkes kazançlıdır.
Suçlu
herkestir oysaki. Bilimi tanrılaştıranlar da bilimi akıl, ahlak ve dinden uzak
tutanlar da suçludur. Suç dereceleri farklıdır sadece. Kimse kaçamaz bundan.
Bilimsiz yürünmez deyip şeylerin yani maddenin ve insanın ritminin aynı
olduğunu unutup BİLİMİ tanrı yerine
koyan bilim adamları da suçludur. Bilim olmadan iş yapılmaz deyip BİLİMİ akıl, ahlak ve dinden uzak
tutarak, helvadan put yapar gibi yiyen BİLİMPERESTLER
de suçludur.
İnsan,
bilim adamı da olsa siyasetçi de olsa sıradan bir adam da olsa niçin bu
yanlışları yapar?
Çünkü
doğuştan ÇIKARCIDIR. Ve fıtratında
olan çıkarcılığını helal yola, meşru yola değil de haram yola gayrı meşru yola
çalıştırır. Edep ve ahlakını, çıkarcılığına yem yapar. Bina yapacaktır ve
çıkarcıdır. Daha az para ödemek içindir. Binayı inşa edecektir ve çıkarcıdır.
Daha çok semere kazanmak içindir. Binalara izin verecektir ya da insanı geniş
olan arza yaymayacaktır. Daha çok semere, daha çok oy kazanmak içindir.
Çünkü
doğuştan İBADET EHLİDİR. Her yapılan
iş ve söz ibadettir. Ve fıtratında olan ibadetlerini helal yola, meşru yola
değil de haram yola, gayrı meşru yola yapar. Kiminde bizzat niyetli olarak
Allah’a ibadet eder, kiminde ise bizzat niyetli olarak Allah’ın dışında bir
şeye, bir kişiye ibadet eder. İbadet ettiği kimisinde kadın, kimisinde para,
kimisinde ise makamdır.
Çünkü
doğuştan DİN (DİN; İNANÇ DEĞİL DÜZEN
DEMEKTİR) sahibidir. Ve fıtratında olan helal yolda, meşru yolda değil de
haram yolda, gayrı meşru yolda düzen kurar. Allah’ın razı olduğu bir kalıpta,
herkesin hakkını alabildiği, doğru söyleyenin dokuz köyden kovulmadığı ve yedi
kat gökten daha ağır iftira atanların, kardeşinin etini yiyen dedikoducu ve
gıybetçilerin elini kolunu sallaya sallaya gezemediği bir düzen yerine..
tamamen tersi olan kötü, yanlış, faydasız ve zulüm dolu batıl bir düzen kurmak
daha çok çıkarlarına gelir.
Çünkü
çıkarları haram, ibadetleri Allah dışı, dinleri (düzenleri) bozuk.. ilim, akıl,
edep ve ahlakları noksan, dinleri Allah’ın dışında olan başka bir kitle vardır.
İlim sahibi, akıl sahibi, edep ve ahlak sahibi bir toplum varsa başına gelen
musibetlerce daha iyi bir toplum yapılacaklardır. Ve buna şükredilmelidir. Yok,
eğer toplum böyle değilse hep beraber “Vay halimize! Yüce Allah, hepimizin yardımcısı
olsun!” denilme vaktidir.
Bilim adamı da olsak siyasetçi de olsak
sıradan bir adam da olsak ülke bizim. Biz ülkemizi hep beraber ayağa kaldırırız
da ÇIKARINA, SEMERESİNE kurban
olanları nasıl düzeltiriz? Fatih Sultan Mehmet’in toplumu gibi bir toplum nasıl
yaparız? “Altın Kural: Bir toplum
kendini düzeltmedikçe Allah, o toplumu düzeltmez! Her şeyi devletten beklememek
lazım!”