Her ramazan aynı terane
Azgın azınlığın ne akıllanmaya ne insafa nede iz'ana yönelik olumlu bir hareketini bu ramazanda da göremedim maalesef.
Dünyanın
covid belası ile hallaç pamuğu gibi savrulması da işe yaramadı.
Ne olacak
bu memleketin hali der misali bende soruyorum, bu zihniyet ne zaman aklını
başına alıp içine düştüğü lağım çukurundan kurtulmak için gayret ve çaba içine
girer doğrusu merak ediyorum.
Geçmiş
yıllardan başlayarak sormayacağım.
Çünkü o
ramazanlarda analarımızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirecek kadar haddi
aşar ve yüce dinimizi özne olarak dillerine dolayarak edepsizliğin zirvesinde
zırvalar dururlardı.
Sağlığa
zararında tutunda, Peygamber efendimizin mis kokusundan daha değerlidir dediği
ağız kokusuna kadar demediklerini bırakmazlardı.
Bugün şükür
eski Türkiye'de yaşamıyoruz ancak eski Türkiye özlemcilerinin fütursuzca
savrulmaları nerede ise aynı soysuzlukta devam ediyor.
Kimi covidi
bahane ederek ramazan ayı ertelensin derken başka biri teravih namazını 40 rekâta
çıkarıyor ve ilave ediyor ne kadar zor bir ibadet.
Sana ne be
aceze.
Başını
rahmet, ortasını mağfiret ve sonunun cehennemden azadlık olduğuna inanan Müslümanlar
bu aya rahmet ve bereket ayı demiş, yüzyıllardır her ramazan ayı daha gelmeden
ona hazırlanmak için özel gayretler sarf etmişler.
Eve
kapandığımız bu günlerde bile zırvalarından zerre kadar taviz vermeden şimdide
geçici olarak yasaklanan alkol satışları için şeriata dine diyanete ağız dolusu
hakaretlerle yine dinime dahlediyorlar.
Müslüman
kanına susamış bu alçak zihniyetin niyeti keşke üzüm yemek olsa da bende mantık
çerçevesi içerisinde değerlendirerek hak verir olsam ama nafile.
Yıllarca
Bakırköy akıl hastanesinde aktif olarak çalışmış bir hekim olarak alkol
bağımlılığının ne menem bir şey olduğunu bizzat tecrübelerimden biliyorum.
Sosyal
içicilik (!) zırvası ile alkol kullanımına bilimsel kılıf geçirmek bir süre
sonra ona esir olanların çoğalması ile çoktandır zaten devre dışı. Yapılan bilimsel
çalışmaların nerede ise hepsinde büyük riskin bağımlılık olduğu gerçekliği
kabak gibi gün yüzüne çıkmış durumda.
Her şeye
rağmen minareyi çalanlar bu açık gerçekliğe de kılıf bulmaya inadım inat devam
ediyorlar.
Kalbe
iyiymiş(!)
Damarları
açıyormuş(!)
Strese iyi
geliyormuş(!)
mışlar
muşlar kimseyi aldatmasın.
Çoğu sarhoş
edenin azının da haram olduğunu bize Rabbimiz haber veriyor.
Çatlasanız da
patlasanız da bu evrensel gerçekliğe kılıf uyduramaz ve eğer inadım inat demeyi
sürdürürseniz de rezil rüsva olmaktan kurtulamazsınız.
Oruçlunun
açlığına susuzluğuna ve bunun sağlığa zararlı olduğuna yönelik zırvaları pek
dikkate almayacağım.
Çünkü bu
zırvalar bilimsel olarak çürütülmüş.
Nobel tıp
ödülünü alan iki bilim insanı açlığın ve iki öğün beslenmenin sağlığımız için
çok ama çok faydalı olduğu gerçekliğini ispatladılar. Aralıklı oruç, sade beden
sağlığımıza değil ruh sağlığımıza da oldukça faydalı.
Peygamberimizin
"Oruç tutunuz sıhhat bulunuz hadisi" yüzyıllar önce söylenmiş ve daha
yeni yeni nasıl sıhhat bulduğumuzun bilimsel delilleri ile yüzleşiyoruz.
Sarhoşların
şeriat korkusu ile bu mübarek günlerde eve kapanmaya mahsus açıklanan alkol
yasağından niye bu kadar cıyakladıklarının tek sebebi din düşmanlığı ve aynı
zamanda Erdoğan düşmanlığı.
Zaten
Erdoğan düşmanlığının zemininde de din düşmanlığı var.
Buldukları
her fırsatta azgın azınlığa malzeme üreten din düşmanları rezil olduklarını
görecek ne göze, ne de içine düştükleri
gayya çukurundaki rezilliği fark edecek kadar da akla sahipler.
Bunlarda
bir tanesi de televizyon programında masada bulunan kolonyayı eline alarak
içindeki alkol yüzünden kolonyanın yasaklanmasından korkacak kadar işi
zıvanadan çıkarınca din düşmanlığı tam da bu dedim.
Alkol
yasağına kafayı takanlar içerisinde hekimlerde olunca bu kadarına da pes yahu
dedim.
Pes ki ne
pes.
Hastalara
talkın verirken kendileri salkım yutanlara sadece acıyorum.
Bu kadar
alçalmayın.
Bilimi bu
işin içine katmayın.
Bir gün
rezil rüsva olur yüzünüz kızarır kem küm demek zorunda kalırsınız.
İlimle
bilim hiç bir zaman çelişmemiş. Çeliştirenler olmuş ama rezil olmaktan
kurtulamamışlar.
Kanıta
dayalı bilim zaman zaman kendi kanıtlarında boğulurken ilmin ışığından medet
umulmuş ve yola bu ışığın aydınlığı ile devam edilmiş.
Hasılı
kelam din düşmanlığı bugünde küçük dillerimizi yutmaya sebep olacak kadar işi
azıtmış ve ileri boyuta taşımış. Ağızlarından çıkanı kulaklar duymayınca bu
rezillik devam edecek.
Hesabın
hasbi olduğu, her şeyin önümüze dökülerek yapıp ettiklerimizden hesap
vereceğimiz güne hazırlıklı olmaya çalışalım.
Zırvaların
zirvesi bizi korkutmasın.
Çoğu gitti.
Sayılı günler hızla geçiyor.
Daha
vaktimiz var.
Evlere
kapanmayı birazda bu yönden düşünerek kâra geçeceğimiz eylemlerimiz için fırsat
günleri olarak bilelim.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.