Her peşinden gidilen dava adamı değildir
Zor zamanlar, gerçek dava adamlarını tanımayı sağlar... Hele bir de, gönül verdiğimiz, peşinden seve seve gittiğimiz insanların, uhuvvet için, ihlas için, verdikleri mücadelenin tam tersi tutum sergilemediklerini görünce, insan davasına daha da bir şevkle sarılıyor. Peşinden gittiğimiz insanların, dünya için aç gözlülük göstermemeleri, siyaset uğruna, güç sahibi olma uğruna, ehli küfürle flört etmemeleri, emeğimize, sevdamıza ihanet olmamasını sağlamıştır. Dava adamlarının yolunda, para, pul, ihtiraslar olmamıştır... Böyle olunca, onların peşinden gitmek, ihanetler, hayal kırıklıkları yaşatmazu2026 Onlar ki, Kur'an ve sünneti yol edinmişler, yollarından hiç bir korku, hiç bir dünya nimeti alıkoyamamış, zindanları bile saraylara cevirmişler... Onlar için zindan: Küfür, ihtiraslar, kardeşliği ortadan kaldıracak oyunlar olmuştur. Ehli küfrün yanında yer almayı cehennem alevi gibi bilmişler...
Birde o Kur'an yolundaki, çileli dava adamlarının korkusu dahi olmamışu2026 Allah'ı razı edememe korkusuyla küfrün üzerine, ihanetlerin üzerine cesurca gitmişler... İşte Bediüzzaman esarette bile korkunun eserini göstermemiş, imanıyla cesareti paralel gitmiştir. Cesurca iman edenler, küfrün oyuncağı olamazlaru2026 Gerçek iman edenler, milletinin aleyhine olan yapıların, şer odaklarının ajanı ve Müslümanlara kumpas kuranların aleti olmamışlardır...
Bediüzzama da, elin ihtirasları için ajan olmadı; şuurun ve kul olma isteğinin ajanı olarak, Kur'an'ı aşk derecesinde inceleyip, hakikatleri çıkarmış, insanlığın istifadesine sunmuştu... Sadece Kuran'dan mı? Bütün mevcudattan hakikatleri toplayarak, imanda terakki ile akıllara ziyafetler çekmiştir... Müdakkik bir iman ajanı olarak, hiçbir şeyi gözden kaçırmadan; zerreyi, yıldızı, atomu, yaprağı, karıncayı, sineği araştırarak ve onlardaki Sanat-ı İlahiyeye aşk derecesinde oluşan hayranlığını, Müslümanlarla paylaşıp, etrafında iman kahramanları oluşmasına sebep olmuştur... Akıl cüzdanlarına, demet demet İman hakikatlerinin sıralanmasına vesile olması ile asıl zenginliğin Kur'an'a hizmet olduğunun anlaşılmasını sağlamıştır.
Bediüzzaman'ın inandığı davasında, gerçekleşmesi uğruna, devleti ve milleti gözden çıkaracağı emeller, çirkin planlar olmadı; dışarının küffarına, Siyonizm'in çirkin planlarına, manevi değerlerini teslim edip, canından aziz gördüğü millete ihanetleri asla olmadı. Milletin dine olan hassasiyetini, dindar, takva sahibi görünerek, istismar etmezken, büyük oyun olan; İslam'ı sulandırma, milleti dinden uzaklaştırma planlarına kahramanca karşı durarak cevap verdi. Bediüzzaman'ın yaptığı sadece: İslam'dan uzaklaştırma, mukaddesata düşman etme gayretlerinin zirve yaptığı bir dönemde, sistemin küfür ehlinden yana olup, ağzından burnundan getirildiği halde, korkulara yenik düşmeden, eserleri ile bir mücadele vermekti. Bu iman mücadelesi ile hem millet kurtuldu, dolaylı olarak devlette kurtulmuş oldu.
Son devrin İslam fedaileri gibi, Bediüzzaman da dindarlığı ile aldatmadan, aldanmış olanlara da merhamet ve ikna edici dili kullanmıştır. Aldanmayıp, aldatmayıp, İslam'ın şeref levhası olmuş devasa iman sahibi allameler safında, yerini alırken, ona talebe olanların tek bir heyecanı vardı: Bu millet, yeniden şuurlu bir diriliş ile güçlü bir devlete sahip olup, ecdadının mukaddesata sahip çıktığı şekilde İslam'a sahip çıkmasıydı. Edindiği nüfusu, kendi ihtiraslarına, menfaatlerine, akıl almayacak planlara kullanmamış, en sade, en kanaatkar hayatı ile onların iman zenginliğine vesile olmuşturu2026 Onun derdi, imanda inkişafı sağlamak olduğu için, dünyanın hiçbir sıkıntısına, sefasına asla ehemmiyet vermemiştir. Durduğu yer doğru olunca, etrafındaki insanlarda yanlış hamleler içine girmedileru2026İnsan, her şeyin en iyisine talip olma yarışında bulunurken, peşinden gittiği insanın ve davanın da Allah'ı razı edeni olması gerekmez mi. Unutmayalım ki, Peşinden gidilebilecek kalitede olanlar ancak dava adamlarıdıru2026
Son söz: Aldatanlar, aldandıklarını ilan ederleru2026
