Her kafadan bir avaz
Nasil bir dönemde yaşıyoruz demiyelim.
Özellikle bizim nesil bin beterini yaşayarak bugünlere
geldi.
Demokrasilerin olmazsa olmazı olan muhalefet etmek günümüzde
ak-kara kadar zıtlıklar içinde olunca ister istemez vatandaşımızın kafasını
karıştırması şöyle dursun, haklı haksız ayırımında kullanılan ulu orta çıkışlar
her kafadan bir avaz olduğu için meselenin içinden çıkılması zorlaşıyor.
Nerede ise her konuda aynı sorunla karşılaşmasak hiç olmazsa
belli konularda birleşilse ne güzel olur değil mi?
Görüntülü ve yazılı basını yakın takip etmek zorunda olmasam
belki bende kafamı kuma gömer işime geleni alır satardım ama bu yanlışa
düşmemek için gayret ediyorum.
Son günlerin flaş konusu ekonomi.
İktidar erki ve muhalefet 180 derecelik açı ile meseleye
baktıklarından olsa gerek vatandaşlarımızın baktığı açıda aynı derecede
ayrışmış durumda.
Durum bu.
Muhalefet edenlerin beklediği ekonomik batış ve kaos
emarelerinin işaretleri olabilecek toplumsal hareketlilik bir türlü
oluşturulamayınca hevesler kursaklarda kalınca şaşkın ördeklerin sayısı hızla
artıyor.
Ne kadar tahrik edilse ne kadar öldük bittik kül olduk dense
nafile ve nerde ise vatandaşta tık yok.
Kasap et derdinde, vatandaş can derdinde.
Milletimizin büyük çoğunluğu olan bitenden haberdar ve
usuletle suhuletle durumu takip ediyor.
Devletimizi idare edenler geçmişten günümüze faiz-döviz ve
enflasyon üçgeninde oluşan denge veya dengesizlikle yarım asırlık süre boyunca
aynı tas aynı hamam bir sarmalla bugünlere gelmişiz.
Bugün eski Türkiye olmadığımızın ispatı olarak Yeni Türkiye
idarecileri bu sarmaldan milleti nasıl çıkarırım peşine düşmüş ve aldığı risk
hayatına mal olsa da bu açmazdan milletini çıkarmak için baldıran zehiri
olabilecek tedbirleri almakla meşgul.
Muhalefet ise 180 derecelik açıdan meseleye bakışını
değiştirmeden hiç bir riske de girmeden bol keseden atıp tutmakla bence yanlış
yapıyor.
Muhalefet, çoğu tuzu kuru taraftarlarını teskin ederek çözüm
önerileri sunmak yerine mış gibi yapıp yarım asırlık bu sarmaldan kurtuluş için
oluşan umudu yok etmek ve buradan oluşacak bir fırsatı kollamakla meşgul.
Hiçbir risk almadığı gibi böyle gelmiş böyle gider ve eski
tas eski hamam olsun diyerek vatandaşa umut olacağını zannediyor.
Üretmeyelim.
İthal edelim
Etrafımızı çepeçevre saran dâhili ve harici düşmanları yok
sayalım.
Hatta affedelim
İMF reçeteleri ile günü kurtaralım gibi bir sürü içi dışı
fos teklif.
Birlik ve bütünlüğümüze göz dikmiş ve ülkemizi parçala böl
ve yönet diyen bildik aklın dümen suyuna gidelim gibi garabetleri yüksek sesle
dillendirenlere zeytin dalı uzatalım diyecek kadar şirazeden çıkmış muhalif
söylemler ve daha neler neler…
Ekonomi okumasam da bu ülkede yaşayan sade bir vatandaş
olarak yarım asırlık sürede yaşanılmış krizlerin hepsini bizzat bedelini
ödeyerek yaşadım.
1994 krizinde muayenehanemi mark olarak satın almamın
bedelini çok zorluklar içerisinde ve kat be kat TL olarak ödemiş ve bir daha
asla demiştim.
Paramız o günlerde de pul olmuş ve birçok vatandaş benim
gibi zor günler yaşamıştı.
Ülkemizin milli parası dışında başka geçerli bir para birimi
olmamalı.
Yurt dışında birçok ülkede milli paralar için geçerli bir
uygulama bizim ülkemizde de derhal ciddi olarak uygulanmalı.
Bugün yaşadıklarımız inşallah böyle bir sürecin başlangıcı
olur.
Madem bu ülkenin vatandaşıyız ve başka bir ülkeye gitmek
gibi bir niyetimizde yok. Her birimiz böyle düşünerek birazda elimizi taşın
altına vatandaşlar olarak biz koymalı ve yetsin artık bu zillet diyebilmeliyiz.
Kasada, yastık altında veya cüzdanlarda tutulan rengarenk gavur
paralarını yatırım ve üretime yada yerli ve milli firmalarımıza aktararak
birlik ve bütünlüğümüze katkı sağlamalıyız.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.