Her gün bir zırva
Şimdide nükleer santrale kafayı takmışlar, dünya nükleer enerjiden kaçarken, niçin biz bu enerji santralini yapıyormuşuz ile başlayan zırvalar ile yeni bir krizin fitilini ateşleyerek yangına körükle gitmek nasıl bir duygu Allah aşkına.
Suç ve suçlu ararsak ülkemiz bu konuda
maalesef dünyada ilk sıralarda yer alır. Haini ve hadimi bol başka bir milletin
olduğu kanaatinde değilim.
Tarih boyu bu hep böyle.
Hak-bâtıl savaşı hız kesmeden devam
ediyor.
Savrulmanın ihanetin zalimliğin ve
acımasızlığın da bir sınırı olmalı diyesi geliyor insanın. Ağızlardan çıkan
kulaklar tarafından duyulsa böyle bir savrulma yaşanmaz, yaşanmasına da ne
kulaklar duyuyor nede ağızdan çıkanları akıl süzgeci engelleyebiliyor.
Allah aşkına neyi paylaşamıyoruz?
Bidon kafanın dümen suyuna girerek
durumdan vazife çıkarıcı yerli azgın azınlığın gezi ve kaz kafalı kalıntılarına
öncülük yapan malum zihniyetin siyasi ayağı son birkaç aydır zırva üstüne
zırvalarla işi öyle bir yere kadar getirdi ki, kaygılanmamak bu nasıl bir
savrulma böyle dememek mümkün değil.
Birinin zırvaları bitmeden diğeri
başlıyor zırvalamaya.
Her gün yeni bir zırva. Bir gün aşılar
üzerinden devletimizi zor duruma düşürmek için elinden geleni yapanlar ertesi
gün Doğu Türkistan’daki soydaşlarımız üzerinden yeni bir zırvayı gündeme
taşıyor.
Kendilerini Türkiye’nin sessizleri olarak
tanıtan malum ortakları ise Amerika’dan bu yangına odun taşıyarak güzel
ülkemizi alev çemberi içerisine almaya çalışıyor.
Çatlayın patlayın.
Güvendiğiniz dağlara çoktandır düşen
karları görmüyorsunuz bari milletimizin nezdinde rezil rüsva olduğunuzu görün
ve susun artık.
Sudun ki en azından millet rahat bir
nefes alsın.
Nedir bu kepazelik yahu.
Ülkemiz insanını yıllardır bölüp
parçalayarak düşmanlarımızın işini kolaylaştırdığınız günler geçeli çok oldu.
Millet hem devletine sahip çıkıyor hem de sizin gerçek niyetinizi bildiği
içinde size bırakın güvenmeyi günahını bile teslim etmekten imtina ediyor.
Milletin yakasından elinizi çekin.
Her gün bir zırva.
Din düşmanlığı iliklerinize işlemiş.
Dün başörtüsü ile mücadelede ön safta
çarpışanlarınız bugün devletimizin bürokratlarına askerine polisine hâkimine
hekimine, şimdi de valisine kaymakamına
kafayı takmış. Devlete hizmet edenlerin topuna birden militan diyecek kadarda
seviye düşmüş.
Allah aşkına bu millete, militan kelimesinde aklına ilk gelen nedir
diye sorsan PKK der. Gâvurların üç dört kelimeden türetilmiş diğer memleket
düşmanlarını tanımlarken de yine militan kelimesini kullanır.
Efendim militan kelimesinin anlamı şudur
budur gibi topu taca atan açıklamalar yerine halkımızın ortak paydasındaki
anlamına göre düştüğün gayya kuyusundan çıkmak için yeterli olmasa da bir özür
dileyerek çıkmaya çalışsan ne olur?
Dilini eşek arısı mı sokar.
Yaşım ve mesleğim gereği çok sayıda vali
kaymakam ve bürokrat tanımışlığım var. FETÖ’den iltisaklı birkaç tanesi dışında
diğer hiçbir tanesinin bırakın militanlığı hafif meşrepli olanına dahi rastlamadım.
Milletimizi daha fazla bölmeyin lütfen.
Millet aş derdinde, devletimiz ise çare
ve çözüm üretmede bugüne kadar ipe un serenlerini ayıklayarak bu zor günlerin
acısını ıstırabını paylaşacak paydaşları bulma derdinde.
Milletin yakasından sıyrılın.
Bu ülkeden size ekmek çıkmaz.
Çıksa çıksa Osmanlı tokadı çıkar ki, bu
tokatı yiyenlerin uzun süre kendine gelemediği tarihi vesikalarda mevcut.
Pandeminin ilk günlerinde ülkeyi tamamen
kapatın bir ay içerisinde her şey düzelir diyebilecek kadar akıl yoksunu bu
güruh şimdilerde alttan alta yeter artık diyerek yine yeni başka bir oyun
peşinde.
Aşı krizinden de umutları kesilince yeni
umutları pandeminin ülkemizi yakıp yıkması üzerinden umut tacirliğine
soyunanlar çoğalıyor.
Tek dertleri var.
Cumhurbaşkanının gitmesi.
Bu sapık düşünce için kendi ölümlerini
bile göze alarak her türlü pespayeliğe hazır olan bu güruha şükür ki, Rabbim
fırsat vermiyor.
Yerel seçimlerde PKK’nın desteği
sayesinde başarılı oldukları illerimizin hali pür melali ortada.
Yolsuzluk edebiyatı ile her şeyi daha
güzel yapacaklarını vaad eden patates ve soğan karaborsacıları şimdi bırakın
yolsuzluk dosyası çıkarmayı, kendileri bir bir yolsuzluk dosyaları yüzlerine
okunarak derdest ediliyor.
Sabrın sonunun selamet olduğunu bir kez
daha yaşayarak görüyoruz ve daha çok ucubelerde göreceğiz inşallah.
Bidon kafalıların mayınladığı dünyada
mazlumların yaşaması zor olsa da imkânsız değil.
Eller yaya giderken bizler aya doğru
gidiyoruz.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.