Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Her fetih bir müjdedir/muştudur

Fetih, maveradan gelen bir muştudur. Bir tarafında zorluklar, güçlükler, sıkıntılar, diğer tarafında zafer, muzafferiyet, kazançlar, üstünlükler bulunan bir imtihan sürecidir. Bir anlamda korku ile ümit arasındaki denge noktasıdır. Yolları açan, kapıları açan, ülkeleri açan, çağları açan fatihler, fethin imtihanından mutlaka geçerler. Bu imtihan, ölüm ile diriliş arasındaki bir varoluş sürecidir. Zorluklar kolaylaşır, güçlükler aşılır, yokuşlar inişlere dönüşürse, fethin müjdesi yakındır.

Fethi veren el-Fettâh’dır. Fatihler, el-Fettâh’a kul olurlarsa, dünyayı yönetirler. Aksi taktirde nefislerinin kölesi olup tiranlara ve zorbalara dönüşürler. Hakk’ın yolu, fethin yoludur. İlk fetih, nefse karşı kazanılan zaferle gerçekleşir. Nefis, şeytan ve şehvet, fethin sınavlarıdır. Ağırdır, zordur ve meşakkatlidir. Ancak sonunda galibiyet vardır.

İyilik ve hayır kapılarını açan el-Fettâh, mutlak adaletiyle kullarının gönüllerini fetheder. Onların sıkıntılarını giderir, kalplerini hakikat ve tevhid âlemine açar. Zulüm gören mazlum, el-Fettâh’ın kudretiyle adaletsizlik kuşağından kurtulur. Ayakları, onu, fethin kapısına götürür. Kapı, gönüllerin kapısıdır. Fethedilmesi gereken en zor kale, kalp ülkesidir. Kalp ülkesi, saadet ve erdem devletidir. Tıpkı saadet çağının fatihi gibi, kararan kalpler, gönül anahtarıyla açılır ve fethedilir.

Müşküller giderilir ve işler kolaylaşır, fethin müjdesiyle. Darlık ve sıkıntılar, el-Fettâh’ın gücüyle, felah ve salaha dönüşür. Sonunda da zafer ve fetih gelir.

Fetih, müjdedir, lütuftur, ikramdır. Fethe müyesser olmak için, muştuyu beklemek gerekir. Büyük tiranlar, Mısır’ın, İran’ın, Kudüs’ün, Roma ve Bizans’ın fethinin müjdesi ve sadasıyla yerle bir oldular.

Selâm coğrafyası, fethin adaletiyle sırlandı, evrensel dünya ülkesine dönüştü. Firavun, Nemrud, Karun, Haman zulümleriyle fethi çağırdılar. Adalet dağıtıcısı, Allah’ın Sultan Nebileri, İbrahim, Nuh, Musa, Süleyman, Davud, Yusuf, İsa ve Hz. Muhammed, fetihler gerçekleştirdi. Hükümdar peygamberler, Fatihlere ilham kaynağı oldu. Bu ilhamla, Hz. Ömer, İran, Mısır ve Küdüs’ü fethetti. Bu müjdeyle, Salahaddin, Salib’in elindeki Beyt-i Makdis’i özgürlüğüne kavuşturdu. Haçlıların zulmünden yıkım içinde kalan Kontantin’in polisi (şehri), tevhidin ışığıyla âlemşümul İslâm’ın medinesine çevrildi.

Şehirlerin anası Bekke, İslâm’ın fethiyle Mükerrem Mekke’ye kalp olundu. Barışın şehri oldu. Allah’ın evi, tüm zamanlar fethin sembolü ve işareti olarak kaldı. Tüm medineler, onun ihvanı haline geldi.

Günah, küfür ve şirk, tevhidin fatihliğinde yerle yeksan olur. Fetih kalplere huzuru, gönüllere sekineti, ruhlara güveni verir. Fetih orduları, Hakk’ın görünen ve görünmeyen askerlerinden oluşur. Onlar, göklerin ve yerin fetih ordularıdır.

Fethin sonunda hem dünyada hem öte dünyada da cennet vardır. Fetih, kıtlık ve yokluğu hiçe dönüştürür. Varlık ve varoluş, onun hikmetiyle dirilişini gerçekleştirir.

Gönülleri yıkan, kalpleri sıkan, akılları bulandıranlara, fethin kapısı kapalıdır. Fethin kapısı örtüldüğünde, ateş ve narın yolları açılır. Ama bu istikamet, dosdoğru yolu göstermez. Zira hüküm ve hikmet, el-Fettâh’ın kudretindedir. Fethin orduları, bu kudretten güç alırlar. Böylece tevhidin aleme yayılmasını gerçekleştirirler.

Şu halde fetih; şahit, müjdeci ve uyarıcıyla gerçekleşti. Allah’ın Habibi, fatihlerin komutanı, hükümdarı ve emiridir. O ne güzel bir komutan ve hükümdardır. Tevhidin muştusu, O’nun yaktığı meşaleyle yeryüzüne adalet ve barış dağıttı. Zulüm ve savaş, tevhid kandilinin şavkından körleşti, cılızlaştı ve yok oldu.