'Her dem yeniden doğarız'
Asrın felaketi büyük depremin yaraları sarılıyor. İki haftadır Türkiye’de muazzam bir yardım seferberliği ve dayanışma yaşanıyor.
Hepimiz iki haftadır millet olarak acılar yaşadık,
yaşıyoruz. Elbette bu afet, bizim için bir imtihan. Birçok ülkeden daha geniş
bir alanda çok şiddetli iki sarsıntı oldu. ‘Dünya tarihinin en müessir depremlerinden
biri’ olan ve asrımızın en şiddetli zelzelesi kabul edilen bu felakete rağmen
Türkiye, sapasağlam ayakta! Olağanüstü bir diriliş, direniş ve dayanışma yaşanıyor.
Tıpkı 15 Temmuz’da ve korona salgın sürecinde olduğu gibi. Bu zorluğun da
üstesinden geleceğiz inşallah. Kutlu alın teri ve mübarek gözyaşlarının
yeşerttiği güzelim sevgi, merhamet ve şefkat çiçekleri, vatan sathında yine
açıyor. Devlet ve millet işbirliğinin şahikasına erişiliyor. 85 milyon
insanımız ruhu, canı, aklı, vicdanı ve yüreğiyle kenetlenmiş hâlde bölge
insanlarımıza yardım yolluyor.
Peygamber Efendimizin buyruğuna göre enkaz altında
kalıp ölenler şehittir. Yaklaşık 40 bin şehidimiz var. Yaralılarımız ihtimamla
tedavi ediliyor. Kerim Devletimiz bütün gücüyle depremden etkilenen 11 ilimizin
her köşesinde. Şehirde, ilçede, kasabada, köyde. Gazetecilerimiz bölgeyi karış
karış geziyor, haberleriyle toplumu aydınlatıyorlar. Pek çok televizyonda
bölgedeki göz yaşartıcı yardımlaşma ve dayanışma örnekleri gösteriliyor. Doğrusu
meslektaşlarımızla iftihar ettim. İki haftadır bölgede, zor şartlarda görevlerini
en iyi şekilde ifa ediyorlar. Badirenin atlatılmasında destek ve uyarılarıyla
hepimizi bilgilendiren gazetecilerimiz, yüz ağartan çalışmalarıyla göz
dolduruyor.
Can kayıplarımız çok fazla. İçimiz yanıyor. Bölgede
asırlardır ayakta duran birçok tarihî eserimiz de hasar gördü. 11 şehrimizde camiler,
çeşmeler, köprüler, medreseler, türbeler ve diğer tarihî yapılar ya yıkıldı, ya
da hasar gördü. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptığı açıklamada, bu
illerimizdeki bütün tarihî yapıların gözden geçirileceğini, zarar gören
yapıların restorasyonuna hemen başlanacağını, bunun için gereken bütçenin
ayrıldığını söyledi. Bu hassasiyet, kültür sanat dünyasını şüphesiz çok
sevindirdi.
SANAT DÜNYASINDA HÜZÜN
Depremde bazı yazarların enkaz altında kalması ve
hayata veda etmesi edebiyat, kültür ve sanat dünyasında hüzünlere yol açtı. Yenisöz gazetemizin kıymetli yazarı
Ahmet Doğan İlbey Kahramanmaraş’ta enkaz altında kalarak şehadet şerbetini
içti. Bu şehrimizin değerli simalarından Yaşar Alparslan Hoca da ebedî
yolculuğa çıkanlar arasındaydı. Ve hikâyeci Recep Şükrü Güngör de hepimizi
kederde bırakarak büyük davete icabet etti. Yazar Hacı Bayram Samsa ise eşiyle
birlikte ecel şerbetini içti. Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma Hocamızın amcaoğlu
Remzi Sırma da Hakkın rahmetine kavuştu. Şair yazar dostum Hüseyin Akın ise yeğenini
ve ailesini yitirdi. Sosyal medya hesabında üç gün önce şu paylaşımı yaptı:
“Afad ekipleri 10 gün sonra Emir’imizin, Ali Emir’imizin, Erva Nehir’imizin ve
Nur’umuzun cansız bedenlerini Ronesans Rezidans enkazından çıkardılar. Ekipler
anne babayı çocuklarının üzerine kenetlenmiş halde buldular. Bu deprem
bölgesinde insanlar beterin beteriyle teselli buluyor. Allah kimseye böyle acılar
yaşatmasın.” Yazar Mehmet Ali Bulut’un Gaziantep’teki 20
akrabası da mukadder olan şehadete erişti. Bu hadise üzerine Üsküdar’da
gerçekleşen taziye programına katılım yüksek oldu. Okuyucuları Bulut’a
başsağlığında bulundular. Hikâyeci yazar Ali Şanverdi, Osmaniye’de şehit
olanlar arasındaydı. Ahmet Köseoğlu,
yeğeninin evladını cennete uğurladı. Ercan Kozanoğlu, Yalçın Çetin ve Oğuz Paköz vefat eden yazarlardan.
Gaziantep’te yaşayan yazarlar Necmeddin Şahiner ve Burhan Bozgeyik’i aradım.
Her iki yazarımız ve aileleri iyi, ancak üzüntüleri büyüktü. Şanlıurfalı
dostum, meslektaşım, gazetemizin yazarı Eyyüp Azlal, köşesinde yaşadığı afeti
anlattı. “Peygamberler Şehri”mizde yaşayan bir başka yazarımız Abdülkadir İkbal
ağabeyimizdi. Şükür o da iyi. Birecik’te ikamet eden yazar dostum Mehmet Nuri
Bingöl’ü ve yeğenlerimi aramıştım. Hadiseden hâliyle sarsılmışlardı. Yazarımız Prof.
Dr. Sefa Saygılı ve Prof. Dr. Ümit Meriç’in bazı yakınları Hatay’da rahmet-i
Rahmana kavuştu. Arayıp taziyede bulundum. Kahramanmaraş’ta birçok akrabasını,
komşusunu, hemşehrisini kaybeden Vehbi Vakkasoğlu, Ahmet Maraşlı, Mehmet Köşker
ve Duran Boz da büyük hüzün yaşayan yazarlarımız arasında. Dostum Sadık
Yalsızuçanlar’ın kuzenleri Malatya’da depremde enkaz altında kalıp Rablerine
kavuştu. Aynı şehirde yaşayan yazar kardeşimiz Erol Afşin binalarının hasar
görmesi üzerine İstanbul’a geldi. Diyarbakır’da oturan yeğenim İbrahim Yardım, ailesiyle
birlikte geçici olarak başka bir mekânda kalmak zorunda kaldı. Kuruluş Osman
dizisinin oyuncusu Çağdaş Çankaya ve eşi Zilan Tigris de vadelerini tamamladı.
KAHRAMAN ÇOCUKLAR
Depremde çocuklarımız, büyük sınavdan geçtiler. Enkaz
altında günlerce kaldılar, sabırla kurtarılmayı beklediler. Hâliyle korktular,
yaralandılar ama asla pes etmediler. Zira onlar geleceğin kahramanlarıydı. Bir
arkadaştan gelen şu paylaşım çok manidardı. Çocuk kahramanlarımız, o satırlarda
şöyle anlatılıyordu: “55 saat avucunu sıkmadan, uyumadan muhabbet kuşunu tutan
çocuktan güveni, 88 saat sonra ‘Önce kedimi kurtarın.’ diyen çocuktan adaleti,
90 saat sonra enkazdan çıkan çocuğa uzatılan suyu ‘Daha muayene olmadım.’ diye
içmemesinden bilimi, 78 saat sonra enkazın altında kalan çocuğun ‘Çıkamam,
çıkarsam babam sıkışır.’ sözünden merhameti, 61 saat sonra çıkarılan çocuğun
‘Annemin sesi kesildi. Önce ona bakın.’ demesinden vicdanı öğrenmeli insan.
Çocuklardan alacağımız çok ders var.” Bu kahraman çocuklar bizim. Gıda, giysi
ve barınma ihtiyaçları karşılanıyor. Bu arada Kültür ve Turizm Bakanlığı
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ile Uluslararası Çocuk Yayıncıları
Derneği, deprem bölgesindeki çocuklarla, geçici barınma merkezlerine gönderilen
çocukların ihtiyaçlarını karşılamak üzere “Kitap Destek Kampanyası” başlattı.
Kampanyanın ilgi görmesini ümit ediyorum.
HALKIMIZDA DAYANIŞMA RUHU
Halkımız büyük bir dayanışma içinde. Derin acısını
içine gömdü ama moralini bozmadı. Zira maneviyatı sağlam. Bunu televizyon
ekranlarında yapılan röportajlarda görebiliyoruz. Yurdumuzun dört bir yanından
vatandaşlar, afet bölgesine koşup gidiyor. Arabalarına gıda, giyim
ihtiyaçlarını dolduran hayır sahipleri, bölgedeki insanlara teselli ve şifa
oluyor. Vakıf ve dernekler, iki haftadır seferber. Başta AFAD ve Kızılay olmak
üzere resmî kurumlar göz dolduran başarılara imza atıyorlar. Bütün bu millî
seferberlikte bazı ucuz ve kifayetsiz politikacılar, kimi samimiyetsiz parti
genel başkanları, bu millî matemi dahi kullandılar. Utanmadan, sıkılmadan
saldırgan muhalefet yapmaya, yalan söylemeye kalkıştılar ve halktan büyük tepki
gördüler. Bölgede iki kesime karşı nefret hissi uyandı: Biri yağmacılar,
diğerleri yalancılardı. İrfan sahibi olan basiretli halkımız, ağırbaşlılığı,
metaneti ve tevekkülüyle bu şaşkınlara iltifat etmedi, reddetti. Devletine olan
büyük güvenini bir kez daha gösterdi. “Bu afet Allah’tan. sabırla karşılıyoruz.
Devletimiz, ilk günden itibaren yanı başımızdaydı. Allah Cumhurbaşkanı’mızdan razı
olsun. Rabbim Devletimize, milletimize zeval vermesin.” diye dua ettiler.
Böylece bozguncu bazı politikacılar ile istismarcı PKK, FETÖ gibi ihanet
örgütleri hüsrana uğradı.
TÜRKİYE TEK YÜREK
Her gün nefesimizi tutuyor, haberleri dinliyoruz. Âdeta ekranlara kilitlendik. Acıyı ta yüreğimizde hissettik. Bazen kedere boğulduk, bazen de ümide kapıldık. ‘Hayat koridorları’ oluşturulurken sevincimiz katlandı. Tam bu esnada Türkiye’nin en çok izlenen televizyonları, yardım için ortak yayında bir araya geldi. Halkımızın ve iş dünyasının ‘yardım kampanyası’na ilgisi çok büyük oldu. Çocuklarımız depremzedeler için kumbaralarını kırıp harçlıklarını kardeşlerine yolladı. Türkiye, tek yürek olduğunu dosta düşmana gösterdi. Şimdi yaralarımızı sarma zamanı. Asrın felaketinde vefat eden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Biz aziz bir millet, yüce bir devlet ve şanlı bir ümmetiz. Allah birliğimizi, dirliğimizi daim eylesin. Şu anlamlı sahne ile yazımı sonlandırıyorum. Deprem bölgesinde arama kurtarma ekibinde çalışan bir kahramana, gazeteci sorar: “Bu tehlikeli alanda çalışırken canını düşünmüyor musun?” Anında verilen cevap muhteşemdir: “Canım Türkiye’dir.”