Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.78
Gram Altın
2972.66
BIST 100
9727.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Haziran 2021

Her Cuma Bize Hatırlatılan Altı Husus-3

Önceki iki yazımızda, her cuma günü hutbenin sonunda okunan Nahl suresinin: “Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı ve akrabaya (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder; hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. İyice anlayıp tutasınız diye size (böylece) öğüt verir,” mealindeki 90. âyet-i kerimesini açıklamış ve emrettiği üç husustan “adalet” ile “ihsan”ı işlemiştik. Bu hafta ise, âyet-i kerimenin üçüncü emri olan; akrabaya muhtaç oldukları şeyleri vermeyi incelemeye çalışacağız:

Muhtaçlara yardımda bulunmak, geçen hafta işlediğimiz “ihsan”ın muhtevasına girdiği halde, akrabaya muhtaç oldukları şeyleri vermek, ehemmiyetine binaen ayrıca zikredilmiştir. Dolayısıyla muhtaçlara zekât, fitre ve sadaka verirken, muhtaç olan yakınlarımızdan başlamalıyız…

Akrabaya muhtaç oldukları şeyleri vermek, iyilik yapmak, ikramda bulunmak ve onlarla akrabalık ilişkilerimizi sürdürmek, İslâm’ın önemle üzerinde durduğu ahlaki bir fazilettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Sevabı en çabuk olan taat, akrabaları gözetmektir.” (İbn Mace)

Dolayısıyla akrabalarla ilişkiyi kesmek, onların sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşmamak, iyi ve kötü günlerinde yanlarında olmamak, onları yalnız bırakmak, maddi ve manevî sıkıntılarına yardımcı olmamak, Müslümana yakışmadığı gibi günaha girmesine de sebep olur. Akrabaya muhtaç oldukları şeyleri vermek, ifadesi bu görevin zorunlu olduğunun beyanıdır. Evet sıla-i rahim, yani akrabalarla ilişkiyi devam ettirmek; onların iyi ve kötü günlerinde yanlarında olmak, onlara maddî ve manevî yardımda bulunmak, müminlere kesin bir emirdir.

Binaenaleyh iyi bir Müslüman; akrabalarıyla ilgilenir. Onların sevinçlerini, kederlerini paylaşır. Darda kaldıklarında yardımlarına koşar. Düştükleri vakit, ellerinden tutup kaldırmaya çalışır.

Başta anne-baba olmak üzere bütün akrabalarla ilgilenmek, dinimizin önemle üzerinde durduğu çok değerli ve çok bereketli bir iştir. Tersi ise, yani sıla-i rahim yapmamak ve akrabalarla ilişkiyi kesmek de çok tehlikeli kötü bir iştir. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi? İşte bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimselerdir.” (Muhammed 22-23)

“Adını anarak birbirinizden talepte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisa 1)

“Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.” (Ra’d 25)

Mevzuyla alakalı hadis-i şeriflerde ise şöyle buyurulmaktadır:

Sahabeden bir zat, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve selleme gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! Ben akrabamla ilişkilerimi sıcak tutmaya çalışıyorum, onlarsa beni arayıp sormuyorlar. Onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Eğer sen, dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturuyorsun (ateş yediriyorsun) demektir. Sen böyle devam ettiğin müddetçe, onlara karşı senin yanında Allahü Teâlâ’nın görevlendireceği bir yardımcı daima bulunacaktır.” (Müslim 2558)

“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse, akrabasını görüp gözetsin.” (Buhari)

“Akrabalık, Arş’ta asılıdır. Der ki: Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni de Allah terk etsin.” (Müslim)

“Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse, Cennete giremez.” (Buhari)

“Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa, akrabasını görüp gözetsin.” (Buhari)

Mükâfatı en hızlı verilen hayır; iyilik ve sıla-i rahimdir. Cezası en hızlı verilen kötülük de; zulüm ve sıla-i rahmi terk etmektir.” (Ebû Dâvud)

“Kim ölümünden sonra eserinin devam etmesini ve rızkının geniş olmasını istiyorsa, sıla-i rahim yapsın.” (Müslim)

Biz buraya kadar, Nahl suresi 90. âyet-i kerimesinin emrettiği üç hususu yani; “adaleti”, “ihsan”ı ve akrabaya muhtaç oldukları şeyleri vermeyi anlatmaya çalıştık.

Nasip olursa gelecek haftadan itibaren, âyet-i kerimenin yasakladığı üç husustan birincisi olan “hayasızlığı”n ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmaya gayret edeceğiz.

(Devamı haftaya…)