Her Cuma Bize Hatırlatılan Altı Husus-3
Önceki iki yazımızda, her cuma günü hutbenin sonunda
okunan Nahl suresinin: “Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı ve akrabaya (muhtaç
oldukları şeyleri) vermeyi emreder; hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı
yasaklar. İyice anlayıp tutasınız diye size (böylece) öğüt verir,”
mealindeki 90. âyet-i kerimesini açıklamış ve emrettiği üç husustan “adalet”
ile “ihsan”ı işlemiştik. Bu hafta ise, âyet-i kerimenin üçüncü emri olan; “akrabaya
muhtaç oldukları şeyleri verme”yi incelemeye çalışacağız:
Muhtaçlara yardımda bulunmak, geçen hafta işlediğimiz “ihsan”ın
muhtevasına girdiği halde, “akrabaya muhtaç oldukları şeyleri vermek,” ehemmiyetine
binaen ayrıca zikredilmiştir.
Dolayısıyla muhtaçlara zekât, fitre ve sadaka verirken, muhtaç olan
yakınlarımızdan başlamalıyız…
“Akrabaya muhtaç oldukları şeyleri vermek,” iyilik
yapmak, ikramda bulunmak ve onlarla akrabalık ilişkilerimizi sürdürmek,
İslâm’ın önemle üzerinde durduğu ahlaki bir fazilettir. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki: “Sevabı en çabuk olan taat, akrabaları gözetmektir.” (İbn
Mace)
Dolayısıyla akrabalarla ilişkiyi kesmek, onların
sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşmamak, iyi
ve kötü günlerinde
yanlarında olmamak, onları yalnız
bırakmak, maddi ve manevî sıkıntılarına
yardımcı olmamak, Müslümana yakışmadığı gibi günaha girmesine de sebep olur. “Akrabaya
muhtaç oldukları şeyleri vermek,” ifadesi bu görevin zorunlu
olduğunun beyanıdır. Evet sıla-i rahim, yani akrabalarla ilişkiyi devam ettirmek;
onların iyi ve kötü günlerinde yanlarında olmak, onlara maddî ve manevî yardımda
bulunmak, müminlere kesin bir emirdir.
Binaenaleyh iyi bir Müslüman; akrabalarıyla
ilgilenir. Onların sevinçlerini, kederlerini paylaşır. Darda kaldıklarında
yardımlarına koşar. Düştükleri vakit, ellerinden tutup kaldırmaya çalışır.
Başta anne-baba olmak üzere bütün akrabalarla
ilgilenmek, dinimizin önemle üzerinde durduğu çok değerli ve çok bereketli bir
iştir. Tersi ise, yani sıla-i rahim yapmamak ve akrabalarla ilişkiyi kesmek de
çok tehlikeli kötü bir iştir. Âyet-i kerimelerde buyuruldu ki:
“Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde
bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi? İşte
bunlar, Allah’ın lânetleyip, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği
kimselerdir.” (Muhammed 22-23)
“Adını anarak birbirinizden talepte
bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan
sakının. Şüphesiz Allah, hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisa 1)
“Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden
sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık
bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet
onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.” (Ra’d 25)
Mevzuyla alakalı
hadis-i şeriflerde ise şöyle buyurulmaktadır:
Sahabeden bir zat, Peygamberimiz sallallahü
aleyhi ve selleme gelerek: “Ey Allah’ın Resulü! Ben akrabamla ilişkilerimi
sıcak tutmaya çalışıyorum, onlarsa beni arayıp sormuyorlar. Onlara iyilik
ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana
kaba davranıyorlar, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu: Eğer sen, dediğin gibi isen, onlara sıcak kül
yutturuyorsun (ateş yediriyorsun) demektir. Sen böyle devam ettiğin müddetçe,
onlara karşı senin yanında Allahü Teâlâ’nın görevlendireceği bir yardımcı daima
bulunacaktır.” (Müslim 2558)
“Allah’a ve
âhiret gününe iman eden kimse, akrabasını görüp gözetsin.” (Buhari)
“Akrabalık,
Arş’ta asılıdır. Der ki: Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni de Allah
terk etsin.” (Müslim)
“Akrabalık
bağlarını kesip koparan kimse, Cennete giremez.” (Buhari)
“Her kim
rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa, akrabasını görüp
gözetsin.” (Buhari)
“Mükâfatı
en hızlı verilen hayır; iyilik ve sıla-i rahimdir. Cezası en hızlı verilen
kötülük de; zulüm ve sıla-i rahmi terk etmektir.” (Ebû
Dâvud)
“Kim ölümünden sonra eserinin devam etmesini
ve rızkının geniş olmasını istiyorsa, sıla-i rahim yapsın.” (Müslim)
Biz buraya kadar, Nahl suresi 90. âyet-i
kerimesinin emrettiği üç hususu yani; “adaleti”, “ihsan”ı ve “akrabaya
muhtaç oldukları şeyleri verme”yi anlatmaya çalıştık.
Nasip olursa gelecek haftadan itibaren, âyet-i
kerimenin yasakladığı üç husustan birincisi olan “hayasızlığı”n ne kadar
kötü bir şey olduğunu anlatmaya gayret edeceğiz.
(Devamı haftaya…)