Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.79
Gram Altın
2974.55
BIST 100
9719.33
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 May 2021

Her Cuma Bize Hatırlatılan Altı Husus-2

Geçen haftaki yazımızda Nahl suresinin: “Şüphesiz ki Allah ‘adl’i, ‘ihsan’ı ve yakınlara gerekli olan şeyleri ‘itâ’ etmeyi emreder; ‘fahşâ’yı, ‘münker’i ve ‘bağy’i yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor,” mealindeki 90. âyet-i kerimesini açıklamış ve emrettiği üç husustan “adalet”i işlemiştik. Bu hafta da, âyet-i kerimenin ikinci emri olan “ihsan”ı incelemeye çalışacağız:

“İhsan” kelimesi, güzel olmak manasına gelen “hüsn” kökünden türetilmiş bir masdar olup genel olarak -birbirinden farklı- üç manada kullanılır. Şöyle ki:

a) Başkasına iyilik etmek. Bir insanın bizzat kendisine ve aile bireylerine karşı görevlerini yerine getirmesi bir iyiliktir. Komşusu ile olan ilişkilerinde kırıcı olmaması ve gerektiğinde ona yardım elini uzatması bir iyiliktir. Bir yoksulun, bir yetimin yedirilip giydirilmesi ve barındırılması bir iyiliktir. İnsanlara güler yüz ve tatlı dil ile yaklaşmak bir iyiliktir. Üzgün ve dertli birinin halini sormak ve onu teselli etmeye çalışmak bir iyiliktir. İnsanlara ilim öğretmek, doğru yolu göstermek bir iyiliktir. Hasta, yaşlı ve kimsesizleri ziyaret etmek bir iyiliktir. Ayet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Onlar, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları bağışlarlar. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (Âl-i İmran 134)

“Allah sana nasıl iyilik ve ihsanda bulunduysa, sen de aynı şekilde insanlara iyilik yap.” (Kasas 77)

“O takva sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsan sahiplerini sever.” (Al-i İmran 134)

“Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.” (Saffat 121)

“Rableri Katında dileyecekleri herşey onlarındır. İşte bu, ihsanda bulunanların ödülüdür.” (Zümer 34)

“Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık gerçekten o kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah’a varır.” (Lokman 22)

b) Yaptığı işi güzel yapmak. Allahü Teâlâ, insana iyilikle kötülüğü, güzellikle çirkinliği, doğru ile yanlışı seçip ayıracak bir akıl ve ikisinden birini gerçekleştirecek özgür bir irade vermiş ve daima iyi, güzel ve doğru olanı yapmasını istemiştir. Ayet-i kerimelerde buyuruldu ki:

“Allah işini güzel yapanları sever.” (Al-i İmran 148)

“Yaptığınız işi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever.” (Bakara 195)

“Güzel iş yapanlara, daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır.” (Yunus 26)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Allah, her işte ihsanı emretmiştir!” (Müslim)

“Yüce Allah, yaptığınız işi sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut olur!” (Beyhaki)

c) Allahü Teâlâ’yı görüyormuş gibi O’na ibadet etmek. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “İhsan, Allah’a; O’nu görüyormu gibi ibadet etmendir. Zira sen O’nu görmesen de O, seni görmektedir.” (Buhâri 1)

Bunun için; ibadeti kuru bir şekil ve beden hareketleri olarak değil; bizi de kâinatı da yaratan ve yaşatan Allahü Teâlâ’nın yüce huzurunda bulunduğunu bilerek, düşünerek ve yaşayarak yapmak gerekir. İbadet esnasında, Allahü Teâlâ ile bu manevî irtibatı kurabilen ve bu hali ibadet süresince devam ettirebilenlere ne mutlu.

İhsân üzere ibadet ve kulluk yapabilmek için; sağlam bir itikada ve yeterli bir ilme sahip olmak gerekir. Bir de bunun yanında Allahü Teâlâ’ya karşı; korku, mahcubiyet, sevgi ve saygı taşımak lazımdır. Evet “muhsin” yani Allahü Teâlâ’ya, O’nu görüyormuş gibi ibadet eden kişi; Allahü Teâlâ’nın azabından gerçek manada korkar, kendi günahlarına bakarak gerçek manada mahcubiyet duyar, verdiği nimetlere bakarak gerçek bir sevgi besler, kâinatın yaratıcısı ve yaşatıcısı olduğu için de derin bir saygı duyar…

Nasip olursa gelecek hafta da, âyet-i kerimenin bize emrettiği üçüncü husus olan; “akrabalara muhtaç oldukları şeyleri verme”yi inceleyeceğiz…

(Devamı hafyaya…)