Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2970.67
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Nisan 2020

Hepimizi içerir, hiçbirimizin içlenmediği…


Koronadan korunalım diye kendi çapımızda almadığımız tedbir kalmadı. Olması gereken budur. Meteorolojiden yapılan tahminlere göre dolu yağacaksa arabamıza zırh yaptırmadığımız kalıyor. Demem o ki, en ufak tehdit karşısında insan gardını alıyor. Doğru olan da budur. Yalnız şurası dikkate değer bir konu: Tehdit, canımıza, malımıza ve maddi değerlerimize yönelikse her şey bir yana dünya bir yana oluyor. Peki ahlakımıza, değerlerimize, psikolojimize, hassasiyetlerimize hâsılı mana ve maneviyata dair muhafaza etmeye çalıştıklarımıza karşı da aynı dikkati taşımadığımızı düşünüyorum. Bu çok mühim bir husus.

Şu husus da önemli. Kendileri için sınırsız özgürlük dileyenler başkası için neden hürriyet kavramının düşmanı kesilir. Bakıyorsunuz ‘inançsızlığı’ için hudutsuz dilek talep edenler, inançlı olduğunu düşünüp ‘inanç’ kavramı içine yerleşecek her tür argüman ve doktrini savunmaya çalışan insanlara neden hürmet etmezler, hürmet etmek şöyle dursun onları bu gezegene ait değilmiş gibi görüp onlara yaşam hakkı tanımak istemezler, bu durum tam tersi için de değerlendirilebilir.

Bir diğer husus da şu: Çok garip bir yanılgının esaretini yaşıyoruz. İnsafsızca ve bilgisizce ‘klavye bilgeliğinin’ hükmünün hesapsızlığını görüyoruz. Özellikle sosyal medya denilen asosyal mecrada her türlü birikim, tarih, kültür hesapsızca heba ediliyor. İnsanların değerlerine yönelik aşağılamayı düşünmenin bile bedel gerektirdiği dönemlerden tam tersi bir çağın uçukluğundayız. Elbette kolluk makamları ve adli merciler bunun karşısında tedbirler almaktadır; ancak anlatmak istediğim şu ki: insanların kaybettiği bir bilincin, bir hafızanın eriyip uçmasıdır.

Varsa kısmi saygı, göstermelik ya da mecburiyetten, kendinden olmayana dair belki de sıfır bilgiyle, hiçbir araştırma yapmadan körü körüne bir eleştiri, insana ‘öteki’yi daha da kızıl bir düşman haline getirmektedir. Bahsedilen durum aslında dünyamızın içinde bulunduğu kavganın boyutunu göstermektedir. Tanı’madan ve buna gayret etmeden kör düşmanlık adeta dünyanın yaşadığı kaosun yapı taşıdır. Sayısız defa önyargının bedelini ödemiş insanların pişmanlığına tanıklık ediyoruz; ama örnek alan kaçımız…

Son günlerde sık konuşur, sık duyar olduk: ‘‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’’ Evet, gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Gelişmeler artık insanoğlunun kaldırabileceği yükte değil. Bilim ve teknoloji artık derman olmaktan uzak; ama onlarsız da olmaz. İnsanın dünyaya ödettiği bedellerin de bir bedeli olmayacak mı. Psikolojisi allak bulak olan dünyayı hangi ilim ve bilim insanı tedavi edebilecek var mı bir açıklamanız… Benim var: Dünya kendine sahip çıkacak yaratılışta. Dünya, kendini savunacak, kendini yenileyecek ve insanoğluna karşı koyacak kapasitededir. Doğa ve düzeni onu ayakta tutan enerjiyle refleks gösterebilecek ve beşerin akılsızlığına başkaldırabilecek boyutlardadır. Doğa tasarrufumuzda ama hunharca değil. Tabiat emanetimiz. İnsan ise doğanın ve ‘öteki’ denilenin de en az bizim kadar bu düzene ortak olduğunu unutmadan yek diğerimizin ve tabiatın hukukunu ve hududunu tez öğrenmeliyiz. Aksi takdirde film sahnelerinin bile gösteremeyeceği manzaraların sınırsız uçukluğu, kalan aklımızın uçup gitmesine sebep olacaktır.

Özetle, bir an önce dalgalı aklımızı aklımıza almamız gerek, yoksa akledemeyen kalp, kapakçıklarını kapatıp gidecektir... Elbet bunun bir bedeli de olacaktır…