Hep Birlikte Toplum Ve Türkiye Olmak
Türkiye, tarihinin en stratejik halkoylamasını 16 Nisanda gerçekleştirmiştir. 16 Nisan halk oylaması demokrasi tarihimizde özel yerini şimdiden almıştır. 16 Nisan referandumu hakkında, şimdiye kadar söylenenler, bundan sonra söylenenlere göre bir toz mesabesindedir. 16 Nisan referandumu hakkında esas sözler ve yorumlar, bundan sonra söylenecek ve yapılacaktır. Ülkemizde meydana gelecek bütün sosyal ve siyasal olaylar, bundan sonra 16 Nisan referandumunun sonuçları bağlamında değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
15 Temmuz darbe ve işgal girişimi, devletin büyük bir tehlike ile yüz yüze kalmasına neden oldu. Devlet, kendi içinde korsan bir şekilde yuvalanan FETÖİST çetenin, gene devletin silahını, uçağını ve askerini kullanarak devleti yıkmaya kalkmasına hiçbir şekilde tolerans göstermeyecektir. Devletin, FETÖİST çete ile mücadelesi, yurt içinde ve yurt dışında sertleşerek devam edecektir. FETÖİST çete, küresel ağ olarak varlığını devam ettirdiği sürece, ülkemiz kendini güvende hissetmeyecektir.
Türkiye, Suriye'de kendisine karşı en büyük tehdit olarak PYD-YPG yapılanmasını görmektedir. Fırat Kalkanı Operasyonunun bittiğini ilan eden Türkiye, PYD-YPG'yi tümden etkisizleştirmek için yeni siyasi ve askeri hamlelerin içinde olacaktır. Bundan sonraki süreçte Türkiye, her şeyiyle Suriye sahasındadır.
Türkiye, Suriye sahasında PYD-YPG'yi etkisizleştirmenin yollarken, aynı zamanda Irak coğrafyasındaki Şengal'e PKK'nın yerleşmesine engel olmak için yoğun çaba sarf etmektedir. Irak'ın Suriye'ye açılan kapısı konumunda olmasından dolayı stratejik bir değere sahip olan Şengal'in ikinci bir Kandil olmasına izin vermeyeceğini Türkiye, ısrarla ifade etmektedir. Türkiye ve PKK arasında devam eden çatışma, Irak topraklarında maksimum bir yoğunluk düzeyine ulaşma durumuyla yüz yüzedir. Diyarbakır Polis Merkezine yer altından tünel kazmak suretiyle gerçekleştirilen bombalı terörist saldırı, önümüzdeki aylarda terör eylemlerinin artacağının mesajını vermek için yapılmıştır.
16 Nisan sonrası süreçte, iç politikamızda bir durulmanın yaşanmayacağı görülmektedir. Ak Parti ve MHP arasındaki ilişkilerin kemikleştiği, ancak CHP ve HDP'ye karşı olan tavrın keskinleştiği yeni bir aşamaya girmiş bulunmaktayız. Bundan sonraki süreçte HDP'nin toptan bir şekilde siyaset sahnesinden atılması için birtakım hamlelerin meydana gelmesini öngörebiliriz. HDP'nin kapatılması ve daha çok milletvekilinin tutuklanması gibi gelişmeler her an için yaşanabilir. Ülkemizde, Ak Parti, CHP ve MHP'nin oluşturduğu üçlü bir siyasal yapının oluşması için şartların olgunlaştığına dair değerlendirmeler ve yorumlarla karşılaşmaktayız.
Türkiye ve Amerika ilişkilerinde bir yumuşamanın oluşması için elimizde hiçbir veri bulunmamaktadır. Washington yönetimi, PYD-YPG'ye olan desteğini devam ettirmekte ve Rakka operasyonunu YPG-SDG güçleriyle gerçekleştirmenin adımlarını atmaktadır. Amerika'nın YPG politikasından çok rahatsız olan Türkiye, yeni başkan Trump'ın Ortadoğu ve Suriye politikasını anlamaya çalışmaktadır. Başkan Trump'ın belirsiz ve öngörülemez kişiliği, Türkiye'nin Amerika'nın Ortadoğu ve Suriye politikası konusunda daha fazla endişelenmesine neden olmaktadır. Amerika'nın FETÖ elebaşını teslim etmemesi ve Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısını tutuklaması, Türkiye-Amerika ilişkilerinin krizlerle dolu olduğu yeni bir döneme girildiğinin işaretlerini vermektedir.
Ülkemizde iç ve dış siyaset, birbiriyle bütünleşmiş durumdadır. Bütün toplum kesimleri, kılcal damarlarına kadar politize olmuş durumdadır. Yoğun bir politizasyonun yaşandığı toplumumuzda, siyasal aktörler, içte ve dışta büyük sorunlarla ve meydan okumalarla yüz yüzedirler. İç ve dış sorunları aşmanın kolay bir yolunun olmaması, toplumumuzda umutsuzluk, yılgınlık ve çaresizlik gibi durumların oluşmasına neden olmaktadır. Ülke olarak karşılaştığımız büyük sorunların ağırlığından dolayı korku ve kaos senaryolarıyla, toplumu sosyal, psikolojik ve siyasal açılardan teslim almak isteyen karanlık güç odakları bulunmaktadır. Ülkemiz, içte ve dışta büyük sorunlarla yüz yüzedir. Ancak bu durum, toplumun korku ve kaos oyunlarına teslim olması anlamına gelmemektedir. Toplumumuz kaos ve korku senaryolarına yüz vermeden toplumsal yapısını güçlendirmeye, kendisinin öz güvenini, öz düzenini ve öz değerini güçlendirmeye odaklanmalıdır.
Referandum tecrübesinden çok önemli dersler çıkarmaya ihtiyacımız vardır. Birinci önemli husus, siyasete dair anlayışımızın değişmesi gerekmektedir. Siyaseti savaş ve çatışma gibi algılayan kronik yıkıcı anlayışın aşılması gerekmektedir. Siyasetin barışçıl ve demokratik bir şekilde insani farklılıklarımızı ortaya koyma faaliyeti olduğunu idrak etmeye ihtiyaç vardır. Siyasi farklılıklarımız ne olursa olsun, hepimizin onurlu insanlar olduğu gerçeğini unutmamalı, siyasi rekabet uğruna insan onurunu tahkir edici söylem ve davranışlardan kaçınmalıyız. İkinci önemli olan husus, hepimizin birlikte Türkiye olduğu gerçeğini sahici anlamda içselleştirmemiz gerekmektedir. Çatışma dili, hep birlikte toplum ve Türkiye olmanın önünde engel oluşturmaktadır. Zor zamanlardan geçtiğimiz ve çetin sorunlarla karşılaştığımız bugünlerde hep birlikte toplum ve Türkiye olmak için demokrasi, barış, çoğulculuk, maneviyat, güven ve ahlak değerlerini sosyal ve siyasal hayatımıza hakim kılmalıyız.