Hendeklerin öbür yüzü II Sığlık
Birinci grup için söyleyecek fazla söz bulamıyorum, Erdoğan zarar görecekse, köşeye sıkışacaksa hele hele düşecekse bütün yollar mubahtır. Onlar hendekten "Erdoğan'a zor"luk çıkaramayınca iki haftadır darbecilik oynuyorlar.
Üçüncü gruptakiler, 40 yıldır bahçelerinde, "devlet operasyonları durdursun, PKK ateşkese uysun" nakaratı dışında hiçbir zerzevat yetiştiremeyenlerdi. Kendilerine "ortayolcu" denilen bu kesim sözel geviş getirmeyi marifet addedenlerdi. Gerektiğinde de "diktatör istifa" demeyi de ihmal etmeyenlerin ağırlıkta olduğu bu grubu artık ciddiye alan yok.
Dördüncü grup- ki bendeniz de bu gruptayım- fotoğrafın bütününü görerek bölgenin içinde geçmekte olduğu süreçte Türkiye'ye yapılan saldırıların geldiği yeri, değdiği yeri ve çarelerini irdeleyen kesimdi. Hendekleri değerlendirirken büyük başkentleri hendeklerde gören, bunun geçici, ama uğraştırıcı olduğunu, bundan sonra farklı ve topyeku00fbn saldırı türleri ile karşı karşıya kalınacağını ve dolayısıyla metanetle, ama dikkatle yaklaşılması gereken bir süreçten geçtiğimizi esas alan kesim. Bu gruba yeniden döneceğim.
Gelelim ikinci gruba, bunları neden sona bıraktığımı merak edenlere şu kadarını söyleyeyim: İşin garibi bu kesim hükümete "yakın" ya da yakın görünmek isteyen gazetelerde yazarlar, hükümete yakın televizyon kanallarında altı şişhane, üstü Gümüşhane türü programlarda arzı endam ederler. 1. ve 3. gruptakiler dikkate alınmadığına göre 2 ve 4. gruptakiler aklı başında yaklaşımlar sergilemeliydiler.
Öyle programlar izledik ki, öyle köşe yazıları okuduk ki bu kadar mı düştük demekten kendimizi alamadık. Analiz nedir, nasıl yapılır? Strateji nece bir şeydir bilmeden "bu programda stratejik analiz yapalım" diyene gülünür acı acı.
Peki, bu 2. gruptakiler üç ayda ne söyledi? Üşenmedim, tek tek not aldım, din, vatan, devlet, millet, ümmet diyen bu yorumcular! Gazeteciler ne yorumlar yaptılar?
"Ermeni PKK taşerondur, bizi bölemez, devlet bunların kökünü kurutsun"
"Bizi bölmeden bu Taşnakçı PKK'nın kökünü kazımak lazım"
"Hükümet neyi bekliyor, girsin hepsini inha etsin, Kandil'e gidelim dağıtalım. Yoksa bunlar özellik kuracaklar"
"80 kadar Ukraynalı ve Sırp Sur'da çatışmada öldürüldü"
"PKK ASALA ile anlaştı, Ermenilerin intikamını alıyor. PKK ABD silahlarını kullanıyor, bizi bölecekler"
"Bursların ne kadarı PKK'lılara gidiyor?"
""Özerklik ne ul..? Sadece o teröristleri değil, siyasilerini de, SelahaTTin Eyyubi sağ olsaydı bunları kovardı, dindar Kürtler ne duruyor"
"Etek giyerek fedarosyon olmaz, kahraman askerimize karşı koyamazsınız, PKK'lıların kaldıkları çatışma bölgesindeki evlerde yine prezervatif bulundu"
"Batılıların ülkeyi bölecek sürecin kapısını açmak içinu2026 Rusların silahıyla iman silahı bir olmaz, bunu anlamalı PKK." Veeee;
"Eğer Kürtler terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık yapar ise 1915'in aynısını yaşamaktan kurtulamazlar."
***
Ortalaması böyle. Bu mu yani? Gazetecinin, köşe yazarının, televizyon programcısının, yorumcunun analiz ve yorumu böyle mi olmalıydı?
İki sebebi var:
Bir, bunlardan bir kesimin sermayesi bu, bu kadar biliyor, konunun dışında kalmamak için biliyor gibi davranıyorlar, mazur görülebilir.
Peki, ya bunlara bu imkanı tanıyanlar? Hayır, asla mazur görülmezler. Ülkenin, milletin, İslam aleminin, mazlum milletlerin geleceğini karartmanın vebali ve ahı da bedeli de çok ağır olur.
İki, bu kesim hasbel kader bir gazetede köşe bulmuş, bir kanalda program almış ve buradan bağırarak, küfrederek daha iyi ücret alacağı bir gazeteden teklif alma, daha iyi bir kanalda daha iyi parayla program yapma derdinde. Bereket, hükümet bu tayfanın amacını, derdini biliyor da söylediklerine değer vermiyor. Sadece ara sıra "makas alıyor" o kadar.
Allah aşkına, bu yaklaşım neye hizmet? Yani bir köşede yazmanın, bir programda konuşmanın sorumluluğu bu kadar hafif ve basit mi? Bu konu bu kadar sığ yaklaşımla konuşulacak, yazılacak, tartışılacak kadar önemsiz bir konu mu?
Değerlendirmelerdeki yanlışlardan biri de PKK'nin stratejisini bilmediğimiz gibi hedeflerini de bilmemektir. Bazen kendi aleyhine görünen bir saldırısı ya da anlam verilmeyen bir terör eylemi destek gördüğü bir gücün lehine olabileceği gibi, ileride işine yarayacak şekilde kullanacağı bir plan dahilinde de olabilir. Anlaşılıyor ki o saldırı, mesaj olup adrese teslim amaçlıdır. Bunu devletin ilgili birimleri iyi bilir, de, bizim "strateji uzmanı analistlerimiz" de bilmeliler ki okuyucular, izleyiciler de yorum ve analizlerinden istifade etsinler.
9 ayda 3300 militanı öldürüldüğü halde kimsenin "neden?" demediği, belki de diyemediği bir PKK'dan bahsettiğimizi bilelim. Bu yüzden kimse "PKK hendeklerle öz yönetim kuracağını düşündü ve kaybetti" demesin. Sığlık derken bunu kastediyorum. Bu sığ yaklaşımın 1984 sonrası süreçte 3-4 yıl boyunca "3-5 şaki eline silah alarak dağa çıkıp" diye başlayan yaklaşımdan hiçbir farkı yoktur ve bu külliyen kayıptır, kandır, ölümdür.
O zaman ne?
PKK, Türkiye'de gerçekleştirdiği büyük saldırıları ile Suriye'ye yatırım yaptı. Burada patlatılan her kurşun Suriye hesabına yatmıştır.
Nasıl mı?
Son yazımızda.