Hemoroit miyim?
Hemoroit, anüsün bir hastalığıdır. Kanama anlamına gelir. 15 yaşını geçen herkeste ortaya çıkabilir. 30-50 yaşları arasında daha sık rastlanır. Erkeklerde kadınlara göre daha fazla görülür.
Kısmen genetik bir hastalıktır, ancak yüzde yüz kalıtsal değildir. Yani, her hemoroidlinin çocukları mutlaka hemoroit olmazlar. Ancak, anne-baba da hemoroit varsa çocuklarında hemoroide yakalanma ihtimali yükselir.
Meslekler hemoroidin sebebi değildirler, fakat hastalığın ilerlemesinde etkili olurlar. Çok uzun süre oturulan veya ayakta kalınan meslekler hemoroidin gelişip ilerlemesini hızlandırırlar.
Beslenme tarzları da, meslekler gibi hemoroidin oluşmasının sebebi değildirler. Beslenme yanlışlığından insanlar hemoroit olmazlar, ama acılı baharatlı gıdaların aşırı tüketilmesi hastalığın ilerlemesini hızlandırır. Sürekli olarak aşırı acılı gıdalar tüketmek, sebze ve meyve gibi bol posalı gıdalardan yoksun beslenmek hemoroidin belirtilerini alevlendirir.
Hemoroitte başlıca şikayetler; kanama, ağrı ve meme adı verilen şişliklerdir. Belirtiler her zaman aynı seviyede kalmaz. Zaman zaman şikayetlerde artma ve azalmalar olur.
Kaşıntı da hemoroitte sık rastlanan yakınmadır.
Hemoroitte ağrı ön planda bir şikayet değilse de hemoroit memeleri iltihaplanarak şiştiklerinde dayanılmaz ağrılar olur. Memeler anüs civarında sürekli ıslaklığa sebep olur.
Hemoroitte, kanama bazan çok uzun sürüp, hastaya, kan vermeyi gerektirecek boyutlara ulaşabilir.
Memeler başlangıç dönemlerinde anüs içerisinde iken zamanla anüsten dışarı çıkıp sarkmaya başlarlar. İleri dönemlerde ise artık hep anüs dışında kalırlar.
Memelerin içeride-dışarıda oluşlarına göre basur evrelendirilir. Hemeroit, memeler sadece içerdeyken I, hep dışarıda olduklarında da IV. evredir. II. ve III. evreler ara evrelerdir.
Hemoroidin teşhisinde doktorun muayenesi yeterlidir. Ayrıca, film, tahlil, vesaire gerekmez.
Hemoroid; kalın barsak kanseri, anüs çatlağı (fissür), anal apse ve iltihaplarla karıştırılabilir.
Kalın barsak kanserleri de anüsten kanama ile kendilerini haber verirler. Ancak kalın barsak kanserlerinde, anüs, muayenede normal bulunur. Kamera (kolonoskopi) ile muayene kalın barsak kanserinin teşhisinde kesin teşhis sağlar.
Anüs çatlağı (fissür) ise aşırı ağrısı ile hemoroidden ayırt edilir. Hekimin muayenesi ile hemoroid ve çatlak (fissür) kesin olarak birbirinden ayrılır.
Hemoroidin tedavisinde bir çok yöntemler vardır. Hemoroit tedavisinde en önemli sorun hastaların utanma duygusudur. Bu duygu nedeniyle hastalar uzun yıllar hastalıklarını gizlerler. Ancak ileri evrelerde ateş bacayı sardıktan sonra hekime başvururlar.
Utanma duygusundan dolayı hemeroitte gizemli ama hurafe tedavi yöntemlerine sık başvurulur. Değişik otlar, sülük, çeşitli yağlar denenir. Tabii ki hiç biri yarar sağlamaz.
Hemoroidin ilk dönemlerinde bazı ilaçlar, beslenmede acılardan kaçınma, bol lifli bitkisel gıdaların tüketimi, hastalığın ilerlemesini durdurup şikayetleri azaltır. Zaten bu evrelerde cerrahi tedavi de gerekli değildir. Bu önlemlerle hasta hayatını sorunsuz sürdürecek duruma çabucak gelir.
Hemoroit III. ve IV. evrelere eriştiğinde hastanın günlük hayatını etkiler. İlaç tedavisi bu evrelerde artık yararsızdır.
İlaç tedavisinin yararsız olduğu III. ve IV. evrelerde hastalığın çaresi cerrahidir.
Tıptaki son gelişmelerle, hastalar hastanede yatmadan narkoz almadan yarım saat içinde tedavi olup hastaneden ayrılırlar.
Bir başka konu da, “Laser” adı altında “infraruj” uygulamasının tedavi araçları arasında gösterilmesidir. Yapılan bilimsel çalışmalar, hemoroid tedavisinde “infraruj” uygulamasının fayda sağlanmadığıdır. Genel kanı, tedavi aşamasında “Laser” kelimesinin sihirli etkisinden faydalanılarak konunun “istismar” edildiği tarzındadır.