Helva arası kin ve nefret!
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Muhtereme Zevceleri Emine Erdoğan Hanımefendi “covid”e yakalanınca neler oldu?
Öncelikle, buradan da “Geçmiş olsun, Rabbim Şifa Versin” diyelim.
Hemen ardından da, “tefekkür”le, olan bitenlere bakalım.
Öncelikle, bu süreç,
AK Parti tabanının Sayın Erdoğan’a ne denli bağlı olduğunu bir kez daha
ortaya koydu.
“Akıl ve kalp”
birlikteliği ile Liderlerine sahip çıkıyor ve her ne olursa “tam destek” vermeyi bir vazife biliyor
milyonlarca vatan evlâdından oluşan taban.
Bunda, uzun yıllar boyunca birlikte verilen
mücadelenin, “yağan yağmur altında
beraber yürünen yollardaki kader birliği”nin, memleketin yarınlarına dair
ümit-endişe karışımı duyguların büyük payı var.
Milyonlarca vatan evlâdı, “Ak Parti” bünyesinde ciddi sıkıntılar görüyse de, “Karizmatik Lider”e “vefa ve güven” hisleriyle bağlılıktan
dolayı, başka bir adresi düşünmüyor.
“Erdoğan
neredeyse biz de oradayız.” diyor.
Dahası, başka bir adrese yönelmenin ülkenin “çok kötü sonuçlarla karşılaşmasına” katkı vermek anlamına geleceğini düşünüyor.
Doğru gördüklerimize destek verirken, zaman zaman da
kırmamaya, dökmemeye çalışarak eleştirdiğimizde de genellikle “ Serdar kardeş, Serdar Abi, tamam
söylediklerinde haklısın ama şimdi zamanı değil. Görüyorsun, nelerle
uğraştığımızı… Hele, 2023’ten çıkana kadar bir sabret, ha gayret!” diyor…
“Sakın
kızma, sakın küsme!” diyor!..
Ben de yarı şaka, yarı ciddi, “Bana 35 yıldır ‘Şimdi zamanı değil!’ , diyenler oluyor. En iyisi,
işimizi garantiye alalım, 2071’i bekleyelim!” karşılığını veriyorum.
Veriyorum vermesine de…
Öyle diyor, böyle diyor, sonuçta “tam destek” noktasına geliyorum.
Zira…
Bir yerlerde öyle bir kin ve nefretten gözü dönmüşlük hâli var ki…
İşte gördünüz;
Erdoğan çifti “korona”ya
yakalanınca, birileri kına yakma, helva yapma eylemlerine girişti!..
Ne rezil paylaşımlar gördük.
Koca koca isimli tipler, öyle berbat, öyle rezil
lâflar ettiler, yazılar yazdılar, twitler attılar ki…
“Kininizde
boğulun!” dedik!..
Biz ki, yıllardır “Aman kardeşlerim, elimize dilimize hâkim olalım. Aman kardeşim, nefret
ettirmeyelim sevdirelim, zorlaştırmayalım kolaylaştıralım!” diyoruz…
Biz bile zaman zaman taşıyor, isyan ediyor, ağzımıza
geleni söylemenin eşiğinden dönüyoruz!..
“Tefekkür”le
bakmak meselesi var ya…
Bazılarındaki kin ve nefret duyguları akılları baştan
almış, kalpleri taşlaştırmış durumda, bunu bir kez daha net bir şekilde gördük.
“Recep
Tayyip Erdoğan gitsin de memleketin başına ne gelirse gelsin!”
kafası hiç değişmiyor.
Bir de şu var:
“Kin ve nefret” duygularının esir
aldığı tipler, seçim sandığından da pek ümitli değiller demek.
Öyle ya,
Erdoğan Çifti koronaya yakalandı diye, helva dağıtma,
kına yakma havalarına girerler miydi?
Aksine…
“Aman,
aman, 2023 seçimine kadar bir şey olmasın da, sandıkta yenilmenin acısını
tatsın!” diye bakarlardı…
Demek ki kafalarda, “Ya, her şeye rağmen yine kazanırsa!” gibi bir endişe var.
*
Tabii bu süreçte, Ak Partililerin paylaşımları dışında
güzel gelişmeler de oldu.
Siyasi parti liderlerinin Sayın Erdoğan ve Muhtereme
Zevceleri Hanımefendi’ye şifa dileğinde bulunmaları…
Sayın Erdoğan’ın da ayrım yapmaksızın hepsine
“teşekkür” etmesiyle güzel bir tablo oluştu.
Ak Parti tabanı, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun paylaşımındaki “sıkıntılara”
dikkat çekse de…
Sayın Erdoğan, işin bu tarafına bakmadı.
"Kemal Bey, şahsım ve eşim adına geçmiş olsun dilekleriniz için sizlere teşekkürlerimizi sunuyoruz" mesajını paylaşarak, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’ndan bekleneni yaptı.
*
İşte şöyle bir temas ettik;
Karşımızda, farklı tablolar var.
Bu tablolardan sizi hangisi memnun ediyor?
Ben…
İktidarla muhalefetin çatıştığı değil, “hayırda
yarıştığı” bir ülke istiyorum.
Demokrasilerde böyle bir tablo olmazsa da…
Enseyi tamamen karartmak da doğru olmaz.
“Kızgın
demiri soğutmak”ta fayda var.
*
Rabbim’den bütün kardeşlerime şifa diliyorum.
Rabbim, hem bedenlerimize hem de (çok daha mühimi, bin
kat daha mühimi, milyon kat daha mühimi) kalplerimize şifa versin.
Âmin.