Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Kasım 2021

Helâlleşme için helâl rızık!..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “28 Şubat’ın yaralarını kapatıp helâlleşeceğiz.” dedi ya…

Hemen her partiden, her inançtan, her ideolojiden vatan evlâtları bu konudaki fikrimizi soruyor.

Birçoğundan gelen, “Sizin grup saplantınızın, herhangi birinden beklentinizin olmadığını biliyoruz. Kızgın demiri soğutmanın önemine vurgularınızı da çok duyduk ve okuduk. Bunlardan dolayı da tavrınızı merak ediyoruz.” muhtevalı sözlere teşekkürler.

Helâlleşme işine nasıl bakıyorum?..

Arz edeyim Efendim:

Kendimi bildim bileli (ki kendimi bilmeye başlamam namazın önemini idrak etmeye başlamamla birlikte oldu), fikirlerin serbest bir şekilde ifade edilebilmesinden yana oldum.

İş “şiddete” dökülmedikten sonra sıkıntı yok.

İnancına güvenen, fikrin ifade edilmesinden korkmaz.

Bizde bir söz vardır hani;

“Nefesine güvenen borazancıbaşı!”

*

Dolayısıyla, bu “Helâlleşme” çağrısını değerlendirirken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ideolojisini ve bu ideolojiye dair hislerimi işin içine katmamaya gayret ediyorum.

“Herkesin inancı, ideolojisi kendine” diyorum.

CHP’nin “ontolojisi” elbette bir ölçüde etkiliyor beni.

Rahmetli Necip Fazıl, “CHP bir parti değil…” diye başlayan cümlesinde, bu yapının “ontolojisini” nasıl izah etmiş, bilirsiniz…

Deniyor ki, “Bu eski CHP’yde, siz yenisine bakınız!”

Bu söyleme, “Kırk yıllık kâni, olur mu yâni!” diyerek karşı çıkabilirim ama bunu yapmayacağım.

Hani…

Hüsn-ü zannı çatlatma pahasına, “Bu belki de bir seçim stratejisi değildir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının havasına girmeye başladığımız Cumhurbaşkanlığı seçimi ile, ittifakın arz ettiği görüntüyle, liderlik ettiği ittifakın üyelerinin yapılarıyla alâkası yoktur! İşin içinde kurnazca hesaplar, hele bir gelelim de o zaman görürsünüz hanyayı Konya’yı, mevzuları yoktur!..” diyeceğim.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun kulaklarına “sağ taraftan” gelen, “Azgın azınlığı frenlemezseniz, mütedeyyin kesimlere endişelerini azaltacak açıklamalar yapmaz, vaatler vermezseniz bizi de zora sokarsınız… Sizlerle işbirliğine devam etmemiz gittikçe güçleşir!” yollu “taleplerin” de fazla etkisi yoktur!

Ben her şeye rağmen böyle düşünmeye çalışacağım.

“Helâlleşme” çağrısının “AK Parti’den kopmuş” siyasilerden birinin “ortak adaylığının” önünü açmaya matuf bir “söylem”den ibaret olduğu yönündeki değerlendirmelere de kulağımı tıkayacağım!..

Özeleştiri” elbette çok önemlidir.

Kıymetlidir.

Herkesin de buna ihtiyacı vardır.

Birisi “özeleştirimizi yapıyoruz!” dediğinde, “Niye yapıyorsun ki?” diye sormak yerinde olmaz.

“Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz!” demiş Merhum Ziya Paşa.

İzler ve görürüz…

Kısa bir süre evvel vâki olan “bürokratları tarih vererek tehdit etme” tavrının özeleştirisini beklemekte de fayda var.

Sayın Kılıçdaroğlu belki de, seçim süreciyle alâkalı olmayan bir “aydınlanma” haline ulaşmış ve “Kardeşim, iki günlük dünya. Sonuçta aynı gemideyiz. Bu memleket sıkıntıya girerse hepimiz sıkıntıya gireriz. ABD, 12 Eylül ve 28 Şubat’ta darbe yaptırdı da, bize mi yaradı sanki!” diye düşünmüştür.

Olmaz mı yani, olamaz mı?

Kim ne derse desin, yazdıklarımın ne kadarını “ironi” olarak değerlendirirse değerlendirsin, ben yine de “saflık” hattından ilerleyeceğim.

Buradan da, kendilerinin işaret ettikleri “28 Şubat”a geleceğim.

Sayın Kılıçdaroğlu, milat olarak “28 Şubat”ı koymuş.

Şurası, burası çeyrek asırlık bir süreç.

Bence, makul bir geriye gidiş.

O günden bu yana olanların bitenlerin muhasebesini güzelce yapıp, geçmişten ders çıkartmayı, dünden bugüne ve geleceğe bakmayı elbette çok isterim.

Bununla birlikte..

Bizi birbirimizden ayıran bir takım meselelerin olduğunu ve bunların halının altına süpürülmesinin doğru olmadığını düşünenlerdenim.

Halının altına süpür süpür, bir yere kadar.

Ruhi sıkıntıları aşmanın en güzel yolunun “sıkıntılarla yüzleşmek” olduğu söylenir.

Bunu yapmayınca, birikim olurmuş ve bir yerde de patlama!..

*

“Helâlleşme” çabasına “evet”, demekle birlikte…

Buradaki “evet”in, tıpkı “şartlı tahliye” gibi bir “şartlı evet” olduğunu vurgulamayı da ihmal etmeyelim.

Peki, kendimizce öne süreceğimiz “şartlarımız” neler?

Bir sonraki yazımıza, bu “helâlleşme” meselesine, başlıktaki “Helâlleşme İçin Helâl Rızık!..” cümlesiyle başlayalım...

“Niye böyle bir başlık attık?” sorusunun cevabı da orada olur kısmetse,

O yazıda, Sayın Kılıçdaroğlu’nun “helâlleşmenin miladı” belirlediği “28 Şubat”ı ve sonrasını ele almayı plânlıyorum.

Bu yazıyı okuyanlar, bir sonraki yazımızı da okusunlar lütfen.

Bir de okumayanlara söylesinler!

***

ANADOLU’NUN VİCDANI, ANADOLU’NUN İRFANI BÜYÜK MÜTEFEKKİR!

Üstadımız Sezai Karakoç’un vefat haberi, hepinizi olduğu gibi beni de derinden etkiledi.

Ne büyük bir acı, ne büyük bir boşluk.

Bir “Şahsiyet Âbidesi”, “Tevazu Âbidesi.”

Samimiyetle “Hazret-i Ömerleri arayanlar” için, günümüzün numunesi.

Özü, sözü bir.

Fikri, eylemi bir.

Sanatı, yürek kalemiyle yazılmış muhteşem şiir.

Hakk'ın rahmetine kavuşan Üstadımız Sezai Karakoç.

Allah sizden razı olsun.

Mekânınız cennet olsun.