Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Mart 2022

Helalleşme

Gidenler, kalanlara söyler, bir daha dönemeyeceğini düşünerek. Kalanlar, uğurladıklarının ardından dua eder. Selam veren, selamı alana göre daha öndedir. Hak, böyle böyle geçer. Zamanla bu ilişkiler arasında bir hukuk ortaya çıkar. Helalleşmek bu durumda kaçınılmaz olur.

Görünen bir şey değildir helalleşmek. Kalbî bir duadır çoğu kez. Bazen de maddî anlamda alıp verme şeklinde de olabilir. Ancak bizde daha çok sözle yapılır. Bu sözü söyleyen kişi ne kadar içten söylerse o kadar tesirli olur. Helallik dileyen de o kadar mutlu olur, rahatlar. Buradan daha güçlenen bir dostluk çıkar. Ardından muhabbet hâsıl olur. Muhabbetin olduğu yerde de huzur ve güven vardır. Dünya için lüks kavramlardır huzur ve güven. Dünyanın muhtaç olduğu ve gittikçe kaybolan iki kavramdır huzur ve güven.

Dünyayı en çok kullanan canlı insandır. Neredeyse her varlığın insan üzerinde hakkı vardır. Her şeyi kullanıyoruz dünyada. İnsan ne ile muhatap ise onunla arasında bir hukuk oluşuyor. İnsan, hafızası ve hatıratı olan varlık. Unutsak bile hak ortadan kalkmaz. Dolayısıyla hesaplaşmaya hazır olmalı insan. Biraz da sorgu sual gibidir bu hesaplaşma. Bunlar, bize büyük hesap gününü hatırlatır. Helalleşme bu bakımdan insanın unutamayacağı bir hesaplaşmadır. Yok saymak, unutmak, vefasızlık yapmak, sırt dönmek kurtarmaz. Zaman zaman bazı hayvanların sahiplerine karşı davranışlarını izliyoruz. Sahibi ölen bir köpek, cenazeye katılıyor, mezarda bekliyor. Helalleşmek için olsa gerek bunlar. Demek ki şuur veya aklın ötesinde bir şey helalleşme. Vefayı da besler.

Size tebessüm edenin üzerinizde hakkı olabilir. Kim bilir o bakışla kalbinize bir ferahlık değer. Modern çağ insanı akıp giden hayatın çarkları arasında ömrünü öğütüyor. Kendisine, ailesine, çevresine, eşine dostuna zaman ayıramayabiliyor. Selamlaşamayan komşular var. Yalnız yaşayanların ölüm hâlleri hepimize ders veriyor. Ölümlerini birkaç gün sonra öğrendiğimiz insanlar artıyor. Elveda diyemeden gidenlerin üzerinde hak kalmaz mı?

Muhatap olduğumuz ne varsa onunla aramızda hukuk oluşur, demiştik. İnsanın arzuları bitmiyor. Tüketiyoruz her şeyi. Maddî anlamda tükenenin yerine bir şey koymak en kolayıdır. Ömrümüz dört mevsim misali değişiyor. Baharda yağmur istiyoruz. Çiçekleri kokluyoruz. Bir ağacın gölgesini kullanıyoruz, ağacın hakkı geçiyor bize. Neyin hakkı yok ki üzerimizde? Hoyratça kullandığımız dünya, kirletilen ırmaklar, denizler, ormanlar… Sorulmayacak mı bunlar? Kuşların mekânına evler yapıyoruz da pencere önlerine konan kuşlara yem bile vermiyoruz. Bazı kuşlar, balkonlara yuva yapıyor, şaşırıyoruz. Aslında bir zamanlar onların eviydi oralar. Biz işgalciyiz. İnsan, dünyayı kendi yaşam alanının ve amacının dışında kullanıyor. Hak geçiyor. Peki, insan kuşlarla ağaçlarla börtü böcekle helalleşmeden cennete girebilir mi?

Dünyamızı ısıtan ve aydınlatan güneş, geceleyin çıkan ay bizden hak talep ederse ne olur hâlimiz? Canımız sıkkınken bizi arayıp hâlimizi soran bir dostun içten konuşmasından, verdiği moralden kıymetli ne vardır? Böyle dostlarla aramızda hak oluşmaz mı? İlk kez gittiğimiz bir şehirde yolumuzu bulmak için adres sorduğumuz bir kişi ile aramızda hak oluşur mu? Bazı insanlar vardır, sürekli helallik dilerler. “Zamanınızı aldım, hakkınızı helal edin.” derler.

Gidip de dönememek vardır; gelip de görememek vardır.” Helalleşmek inancımızın gereği, hayatımızın garantisidir. Şimdi helalleşmek zamanıdır. Evimizden başlayarak, komşularımıza, arkadaşlarımıza, çevremize yönelmeli ve helalleşmeli. Hesabı burada kapatmak lazım. Büyük hesap gününe kalan her hak, bizi hüsrana, acıya ve sonsuz ızdıraba sürükler. Hakkını teslim edelim, her varlığın, her canlının. Allah’a havale edilen hak, o büyük gün, sahibine iade edilecektir. Biz havale edilmeyelim, Allah’a emanet edilelim.