Helalleşirken Halleşmek
Son günlerin popüler ‘helalleşme’ kelimesi dertleşmek anlamındaki ‘hâlleşmek’ i hatırlattığından bu hafta zorunlu olarak; açık ifade ile söyleyecek, yazacak olursak biraz halleşelim, hasbihal edelim diyorum.
Zira dostlarla arada bir halleşmek çok faydalıdır. Dost
deyince arkanızı korkmadan ve güvenle yaslayabileceğiniz insanların sayısı azalıyorsa
kendimize dikkat edelim. Geçenlerde eski bir dostumla teşehhüt miktarı
sohbetimizde hal-hatır sonrası bu saatten sonra cenazemize iştirak edecek
cemaatin sayısını artırmaya yönelik çaba gösteriyoruz demişti. Doğru söylüyor,
kırmadan, üzmeden ve üzülmeden yaşamak lazım. Gençlerin hayallerle
yaşadıklarını düşünenlerdenim. Yaş kemâle erişince hatıralarla yaşamaya başlanıyor.
Halleşmenin mecazî anlamı da ‘Bir şeyle yakından ilgilenmek’.
Rahmetli Cahit Zarifoğlu’nun “Gelin bir zaman kollayalım. Kalbimizle
halleşelim. Görelim nasıl çıkarlar peşinde” sözleri aklıma düşerken
‘halleşme’ kavramını başkabir şair;
Haydi yüreğim!
Ben çayı doldurayım
Sen de mırıldan bir şarkı
Sen, ben ve ayışığı
Mehtapta şöyle bir gece
Halleşelim gizlice
Diyerek şiirine konu etmiş. Şairlerin atışmasına dönüşen
tartışmalarda kaybolmak istemediğimi belirterek kendi aramızda konuşup halleşsek
mi?
Biliyorsunuzdur, adamın biri oğluna “sen adam olmazsın”
dermiş. Oğlu da “Göreceksin baba bir gün
nasıl bir adam olduğu mu sana göstereceğim” dermiş.
Aylar yıllar geçmiş oğul, okumuş bir yere baş olunca
emrindekilere babasının adresini verip “Gidin falanca yerde bu adamı alın gelin” deyince babasını apar topar alıp karşısına getirmişler. Oğlunun makamına
gelen babaya “Bana adam olamazsın diyordun bak ben başkan oldum”dediğinde, baba “Oğlum ben
sana başkan olamazsın dememiş, adam olamazsın demiştim, adam olsan, babanı
ayağına getirmezdin”
Bu anlatılan ile yazımızın konusu hakkında ilgi kurmaya
çalışmayınız. Öylesine anlatılmış bir hikâye olarak kabul buyurup kulağına küpe
yapmak isteyenlere hediyemiz olsun diye yazıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
helalleşmek yerine milletle halleşmesi gerektiğini belirtmek isterim.
Yaptıklarından ve sözlerinden anlaşılıyor ki yanındaki danışmanları da toplumu tanımıyor
veya milletimizi tahlilleri eksik veyahut önceliği neye vereceklerini bilmiyorlar.
Lafın tamamı deliye söylenirmiş: Milletin değerlerine saygılı olmak yerine milletin yaşadığı ve inandıklarına kalben inanın ve yaşamaya gayret edin. O zaman evin mutfağından yaptırdığınız konuşmalar samimiyetle dinlenir ve milleti inandırmış olursunuz. Göstermelik içi doldurulmamış kavramları pazar tezgâhındaki mostralık meyveler gibi milletin gözüne sokarcasına yapmacık rolleri bırakın. Milletimizin ferasetinden çekininiz ve’s-selam.