Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Helalinden kazanç onurlu bir yaşamdır

6 Şubat depremiyle beraber hayatımızda meydana gelen değişiklikler hepimizi derinden etkiledi.

Kayıplar, yıkımlar, ayrılıklar, göçler, yaşam standartlarının değişmesi, korkular acılar daha birçok…

Bunların üzerine söylenen nice söz, bir yerlerde yankı bulmuş, birbirimizin derdiyle dertlenme, merhem olma vazifesi görülmüştür.

Süreç içinde bir mesele vardı ki beni derinden üzmüştür ve üzmektedir.

Depremin acısıyla ruhları, bedenleri dağılmış insanlar bir de hırsızlık vakalarıyla mücadele etmiş, etmektedir.

Kiminle konuşsanız binasından, evinden, sağından, solundan bir şeyler çalınmış.

Satılmaya müsait olan, olmayan eşyaların sahibinden bihaber alınıp götürülmesi nice mağduriyeti beraberinde getirmiştir.

Talan etme fütursuzluğuna, bunların da eklenmesi içler acısı bir durumu göz önüne sermiştir. Bunu gündemde tutup, ‘’belki de üzerinde en çok çalışılması gereken konu budur’ ’diye düşünüyorum

İnsanın helali ile kazanıp geçinmesi varken neden çalar ki…

Fıtrata bağlı bir ruh nasıl bu hale gelir ki…

‘’Anlamak’’ boyutu bu soruların cevaplarında ebeveyn ve eğitim araçlarına yöneliyor.

Bir yakınımın toprak evinin enkazında çıkan bir miktar hurdanın bile! anında yok olması mahallelerin sessizliğini fırsat bilip, acıyı hiçe sayıp, kapı pencere korumasını kaybetmiş nice ev ve binadan götürenler maddi kayıplar yaşayan aileleri elbette derinden üzmüştür.

Biz nasıl bu hale geldik sorusundan çıkamıyorum!

İnsan var olalı beri hak- batıl, iyi- kötü mücadelesi devam etmektedir de acıyla yoklukla belirsizlikle mücadele eden insanlara bir de mallarından çalarak verilen eza, maddi boyutla beraber manevi acı yüklemiştir.

Çünkü deprem bölgesinde insanlar ihtiyaçlarını karşılayacak dükkân bile bulamıyorlardı.

Bir fincan takımı, bir makine yerine gelir de anısı olan eşyaların yarı doldurulamaz. Bu da ayrı bir mesele.

Ailesine ekmek götürme derdinde olan birine ekstra yüklenen eşya ve onu temin için uğraşması maddi manevi ezadır.

Helal kazanç kişinin vicdani rahatlığı, alın teriyle çalışmasıdır

‘’Nasılsa kimse görmüyor’’ diye işini savsaklamayı, mesaiden çalmayı, ürettiğinde ehven olanı kullanmayı, gramaj azaltmayı, bir olanı beşe satmayı kabul eden ruh fıtratı bozmuştur.

Bu kişiye normal geliyorsa ölçü tartı hilesini ayet ayet zikreden rabbine de hiç kulak vermemiştir.

Ya da okuduğu, dilinden aşağı inmemiştir.

Deprem bölgelerinde direkt yaşanan bu hırsızlık vakaları ise sahip olduğumuz değerlerin efendiliğin, hanımefendiliğin, saygının, onurun, inancın, kul hakkı tanımının yerle bir olduğunu göstermektedir.

Misafir edilen binada lavabonun anahtarını alıp sadece kendi ailesine kullandıran diğer insanları düşünmeyen biri, bencillikte zirvededir.

Her şeye göz koyan, el koyan biriktiren istifleyen insanlar ‘’hiç mi aile terbiyesi almadı, hiç mi eğitim almadı’ ’sorusunu akla getiriyor eseflenerek.

Üzüntümü ifade edecek kelimeler zincir olup prangalıyor beni.

’Toprağı kanla sulanmış asil vatanın evlatları böyle olamaz’’ diyorsunuz.

’Kozmopolit bir toplum olduk’’ cümlesinin haklılık payı olsa da milli manevi değerlerinden uzaklaşmış, nefsinden başkasını düşünmeyen insanlar da acıya acı katmıştır.

Velhasıl; depremle beraber yaşadığımız bu acı gerçeği de çokça gündemde tutmalıyız. Çalmanın, hırsızlığın çok büyük bir ayıp olduğunu, inancımızla, kültürümüzle asla uyuşmayacağını işlemeye beşikten başlamalıyız.

Helalinden kazançla büyüyen nesiller ahlaklı, günahlardan korunan olurlar.

Bu bilinçle hepimiz yeniden yeniden kolları sıvamalıyız

Onurlu vakarlı terbiyeli güzel nesiller ve toplumlar için bunu yapmalıyız vesselâm.