Hekimlik sanatı
Günümüz sağlık profesyonelleri ten bedenle uğraşadursun insanlar can bedeninden yakalandığı hastalıklardan patır patır dökülüyor
Hekimlik ve doktorluk aynı mesleği icra edenlerin sıfatı
olarak kullanılıyor olsa bile bu iki kelime arasında ciddi anlam farklılığının
olduğu kanaatim her geçen gün giderek daha da netleşiyor.
Beden ve ruh, can ve ten, biyolojik yapımız ve enerjiden
oluşumuzun gerçekliği karşısında bilimsel açıklamaların ve teşhis tedavi ile
ilgili açmazların her geçen gün artmasını izahta zorlanıyoruz.
Modern tıp biyolojik yapımızla ilgili, teknolojinin de
yardımı ile olmazları oldurup birçok yönden işimizi kolaylaştırdı diye
düşünürken aysbergin altında kalan şuur altı veya bilinçaltı dediğimiz sistemin
sümen altından türeyen psikolojimizle ilgili öyle hastalıklar çıktı ki, anlamak
ve anlamlandırmak hatta bilimsel verilerle açıklamak mümkün değil.
Bugün ismine fonksiyonel tıp dediğimiz yeni bir bilim dalı
var ve işi gücü çaresizlikler içerisinde bocaladığımız bu gayya kuyusundan
nasıl çıkılacağına çözüm üretmek.
Makalelerimde söyler dururum.
Doktorluk ile hekimlik aynı amaçla kullanılsa bile
aralarında fersah farklar var.
Doktorlarımız yaralara merhem olma hususunda günümüzde
sınıfta kaldı desem yanılmam.
Dün üst üste iki hastam muayene sırasında hocam beni böyle
muayene ederek detaylı sorgulayan olmadı demez mi?
Muayene etmeden teknolojinin imkânları ile hastalıklar nasıl
teşhis edilir doğrusu bilemiyorum.
Şikâyetlerden yola çıkarak teşhis koymak ne kadar isabetli olur?
Yapay zekânın koyduğu teşhislerle güvenerek acılı insanlara
dokunmadan tedavilere yönelmek ne kadar çözüm üretir bunu da kestiremiyorum.
Hastanın hatalık hikâyesi ve muayene bulguları iyi
harmanlandığında hiç bir tetkike tahlile gerek duyulmadan daha yüksek oranlarda
isabetli teşhis ve tedavi protokolü oluşturmak günümüzde önemini kaybediyor
gibi algılansa da birçok hastalık için kesin teşhise bu yöntemle gitmek bana
daha akıllıca geliyor.
Bu yol öncelikli tercih edildiğinde tıp teknolojisinin
zararlarından korunmakta mümkün.
Tıp ve din bu iki alanın kaynakları kirli olduğunda insan
hem canından hem dininden olabilir.
Günümüzde her iki alanda da o kadar çok zede var ki,
gerçekten hangi birini nasıl düzelteceğiz sorusunun cevabı zor.
Profesyonel meslek hayatımda hastalarımla iletişimime önem
vermem ve zor zamanlarında onların halleri ile halleşmeye azami gayret etmemin
şifaya vesile olmamda büyük katkısının olduğunu itiraf etmeliyim.
Hastalarıma şifa ararken bal arısını taklit etmeyi de yavaş
yavaş öğreniyorum.
Bal arıları vahiy ile hareket ediyor nereden ne kadar özüt
alacaksa milim sapmadan adeta tartarak alıp, vazifesini yapma hususunda zerre
kadar taviz vermeden maksimum kapasite ile çalışıp ürettiği balı en değerli
şifa vasıtası olarak bizlerin istifadesine sunuyor.
Can bedenimizin iki ana öğesi ruh ve zihnimiz modern batı
tıbbında adı olmasına rağmen tadından tuzundan bahsedilmeden geçiştirilir.
Ruh sağlığı ve hastalıkları alanında uzmanlaşmış doktorların
büyük bir kısmı maalesef inanmadığı ruhun hasta ettiklerini tedavi etmek için
çalışıyor.
Bedenimizin varlığı gibi gerçek olan gerçek zihnimizin ve
ruhumuzda varlığıdır.
Yaratılmak ve fıtrat bu iki husus Allah’ı hatırlatır.
Ortodoks modern batı tıbbı kanıt eksenli bir sapkınlık
içinde olduğundan burada çuvallamasına rağmen inadım inat dese de er yâda geç
gerçeği ile yüzleşecektir.
Bu gerçeklikten dolayı ben meslektaşlarıma sadece doktor
olmayın aynı zamanda hekim olun tabip olun diyorum
Bu iki sıfat ile zenginleşen doktorluk bilim yanında ilmi
irfanı ve sanatı da kullanarak maddi manevi birçok hastalığa şifa yolunda çok
ama çok daha başarılı olur.
Yüksek zekânın akıl ile terbiye edilmediği zamanda
yaşıyoruz.
İnsan aczini unutup kendini yaratıcı yerine koyup haddi
aştığında sapkınlıkların bini bir para oluveriyor.
Ten bedenimizle ilgili hastalıkların büyük bir kısmının
kaynağının can bedenle ilgili olduğunu akıldan çıkarmayalım.
Ruhun gıdası olan manevi dinamiklerimizle barışmanın
yollarını ararken haddi aşmamaya özen gösterelim.
Şifayı verenin tek sahibinin yaratıcımız olduğunu unutmadan
yaşayalım diyorum.
Kurban bayramını idrak ettik.
Bu mübarek günlerde; Rabbimiz bizi af eyle, bize rahmet
eyle, bizlere ihsanın ve ikramın ile muamele eyleye.
Bizleri Müslümanlar olarak yarattığın gibi Müslüman olarak yaşat,
Müslümanlar olarak ta ruhumuzu kabzeyle,
Kurban bayramımız mübarek olsun ümmetin sıhhat ve selametine
vesile olsun.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.