Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Temmuz 2023

​Hekimlik sanatı

Günümüz sağlık profesyonelleri ten bedenle uğraşadursun insanlar can bedeninden yakalandığı hastalıklardan patır patır dökülüyor

Hekimlik ve doktorluk aynı mesleği icra edenlerin sıfatı olarak kullanılıyor olsa bile bu iki kelime arasında ciddi anlam farklılığının olduğu kanaatim her geçen gün giderek daha da netleşiyor.

Beden ve ruh, can ve ten, biyolojik yapımız ve enerjiden oluşumuzun gerçekliği karşısında bilimsel açıklamaların ve teşhis tedavi ile ilgili açmazların her geçen gün artmasını izahta zorlanıyoruz.

Modern tıp biyolojik yapımızla ilgili, teknolojinin de yardımı ile olmazları oldurup birçok yönden işimizi kolaylaştırdı diye düşünürken aysbergin altında kalan şuur altı veya bilinçaltı dediğimiz sistemin sümen altından türeyen psikolojimizle ilgili öyle hastalıklar çıktı ki, anlamak ve anlamlandırmak hatta bilimsel verilerle açıklamak mümkün değil.

Bugün ismine fonksiyonel tıp dediğimiz yeni bir bilim dalı var ve işi gücü çaresizlikler içerisinde bocaladığımız bu gayya kuyusundan nasıl çıkılacağına çözüm üretmek.

Makalelerimde söyler dururum.

Doktorluk ile hekimlik aynı amaçla kullanılsa bile aralarında fersah farklar var.

Doktorlarımız yaralara merhem olma hususunda günümüzde sınıfta kaldı desem yanılmam.

Dün üst üste iki hastam muayene sırasında hocam beni böyle muayene ederek detaylı sorgulayan olmadı demez mi?

Muayene etmeden teknolojinin imkânları ile hastalıklar nasıl teşhis edilir doğrusu bilemiyorum.

Şikâyetlerden yola çıkarak teşhis koymak ne kadar isabetli olur?

Yapay zekânın koyduğu teşhislerle güvenerek acılı insanlara dokunmadan tedavilere yönelmek ne kadar çözüm üretir bunu da kestiremiyorum.

Hastanın hatalık hikâyesi ve muayene bulguları iyi harmanlandığında hiç bir tetkike tahlile gerek duyulmadan daha yüksek oranlarda isabetli teşhis ve tedavi protokolü oluşturmak günümüzde önemini kaybediyor gibi algılansa da birçok hastalık için kesin teşhise bu yöntemle gitmek bana daha akıllıca geliyor.

Bu yol öncelikli tercih edildiğinde tıp teknolojisinin zararlarından korunmakta mümkün.

Tıp ve din bu iki alanın kaynakları kirli olduğunda insan hem canından hem dininden olabilir.

Günümüzde her iki alanda da o kadar çok zede var ki, gerçekten hangi birini nasıl düzelteceğiz sorusunun cevabı zor.

Profesyonel meslek hayatımda hastalarımla iletişimime önem vermem ve zor zamanlarında onların halleri ile halleşmeye azami gayret etmemin şifaya vesile olmamda büyük katkısının olduğunu itiraf etmeliyim.

Hastalarıma şifa ararken bal arısını taklit etmeyi de yavaş yavaş öğreniyorum.

Bal arıları vahiy ile hareket ediyor nereden ne kadar özüt alacaksa milim sapmadan adeta tartarak alıp, vazifesini yapma hususunda zerre kadar taviz vermeden maksimum kapasite ile çalışıp ürettiği balı en değerli şifa vasıtası olarak bizlerin istifadesine sunuyor.

Can bedenimizin iki ana öğesi ruh ve zihnimiz modern batı tıbbında adı olmasına rağmen tadından tuzundan bahsedilmeden geçiştirilir.

Ruh sağlığı ve hastalıkları alanında uzmanlaşmış doktorların büyük bir kısmı maalesef inanmadığı ruhun hasta ettiklerini tedavi etmek için çalışıyor.

Bedenimizin varlığı gibi gerçek olan gerçek zihnimizin ve ruhumuzda varlığıdır.

Yaratılmak ve fıtrat bu iki husus Allah’ı hatırlatır.

Ortodoks modern batı tıbbı kanıt eksenli bir sapkınlık içinde olduğundan burada çuvallamasına rağmen inadım inat dese de er yâda geç gerçeği ile yüzleşecektir.

Bu gerçeklikten dolayı ben meslektaşlarıma sadece doktor olmayın aynı zamanda hekim olun tabip olun diyorum

Bu iki sıfat ile zenginleşen doktorluk bilim yanında ilmi irfanı ve sanatı da kullanarak maddi manevi birçok hastalığa şifa yolunda çok ama çok daha başarılı olur.

Yüksek zekânın akıl ile terbiye edilmediği zamanda yaşıyoruz.

İnsan aczini unutup kendini yaratıcı yerine koyup haddi aştığında sapkınlıkların bini bir para oluveriyor.

Ten bedenimizle ilgili hastalıkların büyük bir kısmının kaynağının can bedenle ilgili olduğunu akıldan çıkarmayalım.

Ruhun gıdası olan manevi dinamiklerimizle barışmanın yollarını ararken haddi aşmamaya özen gösterelim.

Şifayı verenin tek sahibinin yaratıcımız olduğunu unutmadan yaşayalım diyorum.

Kurban bayramını idrak ettik.

Bu mübarek günlerde; Rabbimiz bizi af eyle, bize rahmet eyle, bizlere ihsanın ve ikramın ile muamele eyleye.

Bizleri Müslümanlar olarak yarattığın gibi Müslüman olarak yaşat, Müslümanlar olarak ta ruhumuzu kabzeyle,

Kurban bayramımız mübarek olsun ümmetin sıhhat ve selametine vesile olsun.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.