Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2405.57
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Hekimin Hastayla İmtihanı

İnsan, ruh ve bedenden oluşan aklu00ee/zihnu00ee bir varlıktır. Bu sebepten dolayı, ruh ve beden birbirinden ayrılmaz. Ruh şehri ve beden şehri, sufilerin ifadesiyle, "hazreti insan"ı meydana getirir. Nihayetinde ruh, bedenle/cisimle birleşerek onu şereflendirir.

Beden ve ruhta meydana gelebilecek her türlü noksanlık veya fazlalık, hastalık olarak tezahür eder. Yaratan, hastaların şifasını ve devasını vermeye kadirdir. Şafu00eei'nin şifa vermesi, çoğunlukla hekim ve tabiplerin elinden olur. Hekimler şifa vermez, Allah'ın izniyle, tedavi ederler.

Hakikatte "hekim" kelimesi, "haku00eem"le, yani filozofla aynı kişiyi işaret eder. Filozoflar, felsefe ve metafizik konularla ilgilendikleri gibi, tıp sanatıyla da ilgilenmişlerdir. Aristo'dan İbn Su00eena ve İbn Rüşd'e kadar bunun örneklerini görmek mümkündür. Mesela İbn Rüşd, hem haku00eem (filozof), hem hekim (tabip), hem de hakim (yargıç) olan (Endülüslü) Müslüman bir filozoftur.

Haku00eem, aynı zamanda Şafiu00ee (Şifa Veren) Rahman'ın güzel isimlerindendir. Belki az olsa bazı hekimler, tedavi ettikleri umutsuz bir takım hastal(ıkl)ara bakarak, kendilerini, Hayat Veren'in (Hayy) (haşa!) yerine koyarak, "yarı tanrı" hallerini yaşayabilmektedirler.

Hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgili olan hekimlik şerefli bir meslektir. Hippokrat'ın ifadesiyle, "tıp ilmi, iyi bir hazine ve güzel bir azık"tır. Mükemmel elde edilirse, mutluluk verir. Ancak yetersiz ve donanımsız ellerde olursa, mutsuzluk verir. Dolayısıyla "insanın sevildiği yerde, tıp sanatı da itibar görür." (A. Ağırakça, "Hippokratesu2026", 2004). Bu da gösteriyor ki, insana verilen saygı ve değer, onun mutluluğuna yönelik her sanatı (ve erbabını) yüceleştirir, insanın saygınlığını artırır.

Hekimlik sanatı, sıradan kişilerin ve halkın anladığı bir sanat değildir. Yöneticiler, zenginler, aristokratlar, fakirler ve miskinler, hekimlere ihtiyaç duyarlar. Hastalar için, hekimler Allah'tan sonra bir sığınaktır.

Tabip ve hekim, fedakarlık içerisinde uzun ve meşakkatli/zor bir eğitim alır, birçok zevkten kendisini iradu00ee olarak mahrum bırakır. Aynı zamanda o, bu ilme karşı, istekli ve azimli olup; dürüst, ahlaklı, tıp mesleğini iyi bilen ve uygulayan uzman olmalıdır. Tıp sahasındaki gelişmeleri takip etmeli ve kendini yenilemelidir.

Yumuşak huylu olması beklenen hekim, kibir ve benlik girdabından kendini mutlaka korumalıdır. Bununla birlikte alçakgönüllü bir hekim, çıkar ve menfaatini öncelemez. Gençlik çağında uzun ve zorlu bir eğitime talip olması, yaşıtlarının uyku ve eğlencesinden kendisini mahrum bırakmasına sebep olmuştur. Bu sebepten dolayı hekimler, emeğinin karşılığını hakkıyla almalı, ancak mesleğini maddiyatla da bir tutmamalıdır. Yani vizite ücretiyle değil, sanatının zirvesiyle tanınmalı ve anılmalıdır.

Biliyoruz ki onlar, başkalarının rahatı, sağlığı, sıhhati ve huzuru, daha doğrusu hayat kalitesi için her şeylerini, ailelerini ve kendilerini feda ederler; gerektiğinde ailesinin hakkı olan vakitlerden çalıp u2013Allah'ın izniyle- şifa dağıtırlar.

Fedakarlık ve özveriyi sıfat edinen hekimlerde dört ana erdemi (cesaret, hikmet, adalet, iffet) görmek mümkündür:

Gece-gündüz, onlar için birdir. Hastaları için uyku ve yemekten feragat ederler, yani vericidirler. Onlara faydalı ve yardımcı olmak için, zamanlarını cömertçe harcarlar. Bazı hasta yakınlarının taciz ve şiddetine muhatap olmalarına rağmen, cesurca tedavilerini sürdürürler (cesaret).

Hekimler, Allah'ın güzel isimlerinden Haku00eem ile birlikte anılırlar (hikmet). Onlar, hastalarını önceledikleri için vakitlerini kendilerine ve yakınlarına ayırmazlar. Zengin, fakir, yönetici (amir) ve memur, yaşlı-genç-çocuk, kadın, erkek ayrımı yapmadıklarından dolayı adildirler (adalet).

Vazifesi insana hizmet olan hekimler, hastanın zaaflarını, kusurlarını, eksikliklerini ve ruhu00ee/bedenu00ee özelliklerini mahremiyet çerçevesinde kimseyle paylaşmazlar. Bundan dolayı onlar, haya sahibidirler (iffet).

Hasılı hekimler, tıp sanatının, sevap/ecir, maddu00ee/manevu00ee birikim, hayırla yad edilme gibi pek çok şerefini hak eden ustalarıdır.

Dürüstçe davranan samimi hekim, "yardım et veya en azından zarar verme" ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. Teşhiste bulunamadığı veya o konuda yetersiz olduğunun farkına varan ve bunu dürüstçe itiraf eden hekim, bilgece bir tavır sergilemiş olur. Onun vazifesi, iyileştirme, ağrıyı dindirme, teselli ve ümit vermektir. Zira hekim de olsa, Alu00eem (Her Şeyi Bilen) değildir. Unutkanlık ve dalgınlıkla, az da olsa, her beşer gibi hata yapabilir. Bundan dolayı hekim de tedavi ederken, Şafii'ye güvenmeli ve O'na sığınmalıdır.

Allah'ın rahmetine iltica eden hekim, merhametli olmalıdır. O, acıyı ve ağrıyı dindirir; acımasız değildir. Merhametinin göstergesi olarak hastayı her gün görür, yanında bir müddet kalır. Bilir ki yanında olduğunda, hastası, hiç kimsenin yanında bulamayacağı ruh huzurunu onunla yakalar.

Hakiku00ee tabip, hasta ve yakınlarının sorularına da cevap vermeli, onları azarlamamalıdır. Nitekim tıp kitaplarında hasta-hekim ilişkisinde dört modelden bahsedilmektedir: Babacan, bilgilendirici, açıklayıcı ve görüşmeci" (A.D. Erdemir, Klinik Uy. Hekim-Hasta İlişkisi, 1998) Bu yöntemleri kullanan hekim, hastasına değer verir, saygı gösterir. Hastasını, hiçbir zaman denek ve kobay olarak görmez ve kullanmaz.

Sahte hekimlere gelince, tıp ilminin kahine ihtiyacı yoktur ve kehanetle ilgilenmez. Duyguları istismar edenlere karşı usta hekimler, her daim mutluluğun yolunu açan ve gösteren mihmandarlardır.

Hastalar ise, "elleri öpülesi" hekimlere karşı saygılı ve güler yüzlü olmalıdırlar ki, onlar da tedavi ve takibin ciddiyetini elden bırakmasınlar. Hasta derdini hekime anlatmalıdır. O, hekime karşı çekingen olmamalı, gurur, korku, şüphe ve endişeden uzak olmalıdır. Aksi takdirde teşhis ve tedavi zorlaşır, zaman alır ve mümkün olmaz. Bununla birlikte hasta, hekimin tavsiyelerine uymalıdır. Her ne kadar hekim, şifa veren değilse de, Allah'ın izniyle tedavi edendir. Onun elinde ölümsüzlüğün iksiri yoktur. Nihayetinde herkes fanidir.