Hedefleri, barışı ve AK Parti'yi bozmak!
Marksisti-liberali, solcusu-ulusolcusu, faşisti-nasyonal sosyalisti, kapitalisti-antikapitalisti, bankacısı-holdingcisi, hortumcusu-tiyatrocusu, reklamcısı-gazetecisi birleşti.
20 gün boyunca "kursakta kalmış devrimcilik" oyunu oynadı.
Bu "devrim"in, "sınıfsız toplum", "özel mülkiyetin kamulaştırılması", "zenginden alıp fakire dağıtmak" gibi hedefleri yoktu.
"Özgürlük" dediklerinde de,
"Yaşam tarzı" dediklerinde de,
"Ağaç, çevre, börtü-böcek" dediklerinde de tek hedefleri Hükümeti devirmekti.
AK Partisiz bir siyaset, hadi o da olmazsa "Erdoğan'sız bir AK Parti"ydi amaç!
***
Yüzyıllık pozitivist bilinçaltının kutsadığı "akıl" sadece onlarda vardı zira(!) Ve nasıl olur da Kürt'le barışı "dindarlar gerçekleştirebilirdi?
IMF kovulurken, Ortadoğu'da inisiyatif alınırken, Gazze'nin yanında İsrail yalnızlaştırılırken, nasıl olur da "aklın ve devletin sahipleri" dışarıda kalabilirdi?
***
Yeni Türkiye'nin inşa sürecinde, enerji hatlarından, Irak Kürdistanı ile anlaşmaya, iç barıştan Suriye meselesine nasıl olurda onlarsız hamleler atılabilirdi?
Anlayamadıkları o kadar çok şey vardı ki?
"Akıl bizde, iktidar onlarda" diye söylene söylene Parklarda "devrim" yapmaya kalkan çocuksu çılgınlıklara saptıklarını bile anlayamadılar.
Gezi'deki "devrim"lerine, sosyal medyadan, tiyatroculardan, BBC ve CNN'den de destek alınca "zafer sarhoşluğuna" kapıldılar. Olmuştu işte! Taksim'de 'Paris Komününü' kurmuş, iş Silivri'yi boşaltmaya gelmişti!
Menderes'in sonunu hatırlatmaya başladılar.
Türk halkının Türkiye'yi ele geçirdiğini, İstanbul halkının İstanbul'u işgal edip polisi püskürttüğünü filan sayıkladılar.
Bu bir hezeyan, bu bir çıldırma, bu 11 yıldır "derinlere" bastırılan kinin, nefretin, öfkenin fışkırma haliydi. İçmeden de sarhoş olunabileceğini gösteren bir "zafer"di bu!
***
Ama maalesef olmadı(!)
1,5 milyon insanın Kazlıçeşme'de verdiği "Seninleyiz" mesajı, ulusal ve uluslar arası tüm oyunları ters yüz etti!
"Fasılları açmayacağız" diyen Merkel de,
"Tedirginiz" diyen ABD de,
Gezi destekçisi AB de,
Suriye'yi G-8'in ardından Cenevre'de boğmayı öngören "Dünya sistemi" de,
Gazze'yi ve Mısır'ı, İsrail'e yem etmeyi planlayanlar da çark etmeye başladı.
***
AB fasılları açtı. ABD Başkanı Obama telefon açtı. Cenevre ertelendi.
Başbakan Erdoğan "Dik durdu eğilmedi", yedi düvele, kendisiyle Baldıran içmeye hazır milletinin öz evladı olduğunu gösterdi.
MHP ve Kürtler oyuna gelmedi.
Ekonomi rayından çıkmadı, borsa çökmedi.
TÜSİAD Başbakan'a gitti, Güneydoğu'ya gitti.
CNN ve BBC tası tarağı toplayıp evine döndü.
Çözüm Süreci teklemedi, ikinci aşamaya geçti.
Kenarda bekleyen Alevi açılımı yeniden aktifleştirildi.
TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde değişikliğe gidilmesi kararlaştırıldı.
Yine şer'den hayır çıkmıştı!
***
Yeni Türkiye'nin inşasını hazmedemeyenlerin en büyük sorunu, iktidara getirecekleri bir muhalefet partisinin olmaması! Türkiye'de bir iktidar sorunu değil, muhalefet sorunu olduğunu en iyi onlar biliyor.
Şimdi iki şeyi deneyecekler.
Bir. Bir türlü yola getiremedikleri Kürt siyasetini, barış sürecini sabote etmeye zorlamak!
İki. İktidar alternatifi olamayan muhalefetten umudu kestikleri için bu muhalefeti AK Parti'nin içinden çıkarmak. Yani AK Parti'yi çatlatmak!
Akıllı ve sağlam durma zamanı!