Hedefiniz 'Doğu' ileri!..
Gün geçmiyor ki Türkiye yeni bir ayrımcılığa kapılmasın!
Güzel
ülkemizde olan meseleleri kendi içimizde çözme sancımız bizleri epey yoruyor.
Bir de
yorgunluğumuzu katlayan, sınırlarımız dışındaki “dostlarımız” olmasa ne de
güzel olacak!
Ama gel gör
ki o da mümkün değil.
Zira
“Coğrafya kaderdir” sözünü öyle bir boyuta taşıdık ki coğrafyamızdan çok
uzaktaki bir ülkenin kaderimiz üzerindeki etkisini tartışıp duruyoruz.
Neymiş
efendim; “ABD olmazsa Türkiye var olmazmış”
Neymiş
efendim; “Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet örneği olarak gösterdiği
devletlerle iyi geçinmeliymişiz”
Onlara
özeniyoruz ya...
Hâlbuki her
şeyi yanlış anlıyorlar...
Özendiklerimize
bakalım:
Fransa,
Avrupa Konseyi’nin hazırladığı bir çalışmaya tepki gösterdi.
Çalışmada
“Güzellik farklılıklardadır, tıpkı başörtüsünde özgürlük olduğu gibi” metniyle
birlikte biri başörtülü ve biri başörtüsüz iki kadının ortadan birleştirildiği
bir portre kullanılmış.
Fransa’nın seküler değeri!
Fransa Gençlik
Bakanı Sarah El Hairy, görselin kadınları başörtüsü takmaya ittiğini
belirterek; mesajın Fransa'nın “seküler değerlerine” uymadığını dile getirdi.
Görsel, Fransa’nın
tepkisi ile Avrupa Konseyi’nin sosyal medya hesaplarından silindi.
Türkiye’ye
sözde insan hakları dersi veren büyükelçilerin devletlerinden biri de Fransa...
Bu ne perhiz
bu ne lahana turşusu!
Bir de ABD
var tabii...
Türkiye’nin
Trump döneminde ilişkileri toparlama girişimlerini küçük gören Biden’ın
telaşeyle Türkiye ile masaya oturması kimse tarafından eleştirilmiyor gibi...
Biden, güya
seçim öncesinde Erdoğan’ı diktatör olarak gösterip “Diktatörlerle
konuşmayacağım” demiş, S400 nedeniyle cezalandırmanın daha sert olması
gerektiğine vurgu yapmıştı.
Dervişin fikri
neyse zikri de odur, misali...
Ama işler
uluslararası ilişkilere gelince öyle olmadı.
Her ne kadar
soğuk savaş sonrasında çevrelenecek bir Sovyet tehdidi olmasa da Türkiye’nin
gücü ve etki alanı şüphesiz göz ardı edilemeyecek kadar büyük...
Amerika’nın Çin pozisyonu
ABD, Çin’e
karşı pozisyon almak için yıllardır Ortadoğu’dan çıkmaya çalışsa da yine iç
politikada bataklığa saplanmamak için yakın durduğu İsrail’in aksine bölgede önemli
bir Türkiye gerçeği var.
Ama ülkemin
güzel insanlarının da şunu bilmesi gerekiyor:
ABD ile
Türkiye ilişkilerinin iyiye gitme ihtimali yok.
ABD’nin
finans piyasalarını etkileme gücü olmasa Türkiye’nin ABD ile masaya oturma
konusunda daha geri planda kalacağını söylemek ise yaklaşımın hakkını vermek
olur.
Çünkü muasır
medeniyet olarak Batı’yı hedef alan Türkiye’nin NATO’dan çıkma niyeti yok.
Avrupa Birliği’ne katılmak ise vazgeçilmez bir hedef durumunda...
Batılı
kurumlarla yakın ilişki içindeki bir Türkiye’nin Doğu’daki etki alanı daha
büyük.
Avrupa ve
ABD’nin dışlamasının Türkiye’nin yeni alanlar açmasına neden olacağı gerçeği
ortada dururken, Batı’dan kopmayacağı bilinen bir Türkiye’yi Batı’nın içine
çekmenin Batılı devletlere kazancı ne olacak?
Aksine,
Batılılar ittikçe Doğu’daki rakip ya da düşmanlarının etki alanı olan Kafkasya
ve Orta Asya’da kendisine alan açmak için daha büyük bir çaba içerisine girecek
bir Türkiye var.
Bu nedenle Hindistan’a S400 alımı nedeniyle 10 yıl boyunca CAATSA yaptırımı muafiyeti tanınmaya çalışırken NATO üyesi Türkiye’ye S400 nedeniyle CAATSA yaptırımı uygulanması, ardından da ilişkileri düzeltme görüntüsü verecek toplantılar ve görüşmeler yapılması oyunun oynanış şeklinden başka bir ayrıntı değil.