Hedefe Doğru Adım Adım…
Türkiye büyük adımlar attıkça Türkiye’ye karşı baskılar da artıyor. Bir yandan ABD, diğer yandan AB ülkeleri, gerek terör örgütlerine verdikleri destekler ile, gerekse Türkiye’ye karşı yaptırım tehditleriyle Türkiye’nin önünü kesmek üzere adımlar atıyorlar. Bu da Türkiye’nin attığı adımların ne kadar doğru olduğunun bir göstergesi olarak söylenebilir. Çünkü uzun yıllardır küresel hegemonik güce sahip olan “Batı” dünyası, Türkiye’yi üvey evlatları olarak görmüşler ve bu şekilde muamele göstermişlerdir. Türkiye’nin onlardan bağımsız bir şekilde hareket etmesi elbette ki işlerine gelmiyor. Ancak içimizdeki “Batı” kafalılar Türkiye’nin hâlâ “Batı” dünyasının üvey evladı olması gerektiğini ve onların müsaade etmediği hiçbir yatırımın yapılmaması gerektiğini savunuyorlar.
Enerji arz güvenliği için atılan adımlar
Bu konuda atılım yapan Türkiye, TANAP ile Azerbaycan gazının Avrupa’ya ulaştırılmasında büyük yatırım yaptı. BOTAŞ’ın %30 hisseye sahip olduğu projeden Türkiye hem ihtiyacı olan gazı alırken hem de satılan gazdan pay alacak.
Türkiye, Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya transferi için de stratejik konuma sahip. Gerek İsrail, gerekse Güney Kıbrıs veya diğer ülkeler Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı Avrupa ülkelerine boru hattı aracılığı ile transfer etmek istiyorsa en uygun güzergâh Türkiye üzerinden geçiyor. Türkiye’yi by-pass ederek deniz altından Avrupa’ya boru hattı döşeme hayali kuran Türkiye muhalifi blok, 20 milyar Euro gibi büyük bir maliyeti göze alamıyor. Böylesi büyük bir yatırım neticesinde alınacak gazın maliyeti de artacağı için en uygun güzergâh olan Türkiye’ye kendi isteklerini yaptırabilmek için yaptırım kararları çıkarıyorlar.
Doğalgazı alacak olan AB ülkeleri, satacak olan İsrail ve Yahudi lobisinin etkisi altına olan ABD, Türkiye’ye baskı yaparak isteklerini yaptırmaya çalışıyorlar. Bunun farkında olan Türkiye uluslararası diplomatik ilişkilerinde buna göre hamleler yapıyor.
Türkiye, Doğu Akdeniz’de haklarını korumak için önemli bir adım daha attı. Fatih ve Yavuz sondaj gemileri Oruç Reis arama gemilerinin yanındaki donanma gücü ile sahada varlık gösterirken uluslararası anlaşmalarla da masada diplomatik hamleler yapıyor.
Libya’da BM’nin kabul ettiği yönetim olan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin etkisini artıracak en önemli adımlardan biridir.
Doğu Akdeniz’de çok uluslu şirketlere izin vererek oradaki doğalgaz rezervini çıkarma peşine düşen ülkelere karşı Türkiye, kendi sismik araştırma gemileri ve sondaj gemileriyle çalışmalarını sürdürüyor. Tüm bunları da son yıllarda millileştirilen savunma sanayinde gösterilen başarı ile sağladığını söyleyebiliriz.
Türkiye sadece yer altı enerji kaynakları ile ilgili değil farklı alanlarda da enerji yatırımları yapıyor. Nükleer santraller, yenilenebilir enerji kaynakları, termik santraller gibi enerji üretim çeşitliliğini artıran Türkiye ekonomik güvenliğini artırma noktasında stratejik adımlar atmaktadır. Bunlardan en önemlilerinden biri de yenilenebilir enerji kaynaklarının aksesuarlarının yerli üretim ile sağlanması çalışmalarıdır.
Elbette tüm bunların başarıya ulaşmaması için türlü saldırılara maruz kalan Türkiye bu saldırılardan hasar alsa da yoluna devam etmeyi başardı.
Türkiye ekonomisinde son durum
Son 17 senede ortalama olarak yıllık %5,7 büyüme gösteren Türkiye, son finansal saldırıların ardından yeniden ekonomisini toparlamayı başardı. Enflasyon oranını %25’in üzerinden %8,55’e kadar düşüren Türkiye, döviz kurunu da son 6 aydır belli bir bant arasında tutmayı başardı. Faiz oranının %24’ten %14’e kadar düşmesiyle birlikte artan ekonomik canlılık ile sanayi üretimi bir önceki aya göre %3,2 artarken bir önceki yılın aynı ayına göre de %3,4 artış gösterdi. Ekonomide toparlanma sürecine girildiğinin bir diğer göstergesi de ekonomik güven endeksidir. Ekim ayında 89,8 olan ekonomik güven endeksi kasım ayında %1,7 oranında artarak 91,3 oldu.
Ekonomik veriler ekonomide toparlanmanın işaretlerini verirken Türkiye karşıtı blok da boş durmuyor elbette. Türkiye ekonomisinin kötü olduğu ile ilgili sürekli kötümser haberler yaparak ve sosyal medyada gündem oluşturarak beklentilerin olumsuza dönmesini böylece yaşanan problemlerin derinleşmesini sağlamaya çalışıyorlar. Bu gibi algılara kapılmadan kendimizi geliştirerek, işimizi farklılaştırarak çalışmaya devam etmeliyiz.