Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.40
Gram Altın
2488.59
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Ocak 2022

Hedef 2023

Geçen hafta televizyon kanallarında gezinirken, DUMURA uğradığımı itiraf etmeyim. Ana Muhalefette Genel Başkan Yardımcılığı yapan bir kişinin, katıldığı programında sarf ettikleri hayretler içerisinde bıraktı izleyenleri. Öyle ki; "Millet İttifakı'nın içinde HDP yok. İktidar bizi yan yana getirme gibi bir algı oluşturursa başarılı olacağını düşünüyor" sözleri karşısında, kendime kızmaktan başka bir şey yapamadım. Sonrasında da “ne kadar kötü niyetliymişim” diye, hayıflanıp durdum gece boyunca.

Meğer yerel seçimlerde, bazı illerden belediye başkanı adayı çıkarmayan, böylece İstanbul ve Ankara gibi yerlerde Millet İttifakının kazanmasını sağlayan malum parti, oysa bu ittifakı desteklemiyormuş da haberimiz yokmuş… Yani o dönem söz konusu partinin sosyal medyadan “#İstanbulBizimdir” hastag’yla yayınladığı videoyu, aday çıkartmadığı bir seçim için paylaşmış aslında. O halde Grup Başkan Vekilliği yapan bir diğer kişinin, "ilk seçimde dostlarımızla iktidar olacağız" sözlerine atıf yapılarak, malum partiyi de dostları arasında zikretmesini, “MAKSAT YEŞİLLİK OLSUN” kabilinden değerlendirmek gerekiyor çaresiz.

Yukarıda yaptığım İRONİ, biraz olsun yüzünüzde tebessüm oluşturdu mu bilmiyorum. Ama yapılan algı karşısında, ayarlarınızı bozulmaya yeltendikleri son derece açık görülüyor. Zira Sn. Erdoğan’ı koltuğundan etmekten başka dişe dokunur bir projesi bulunmayanların, bugün neleri istismar ettiği, nelere saldırdığı ve nasıl sinir uçlarımıza dokunduğu ayan beyan ortada değil mi? Mesela eli silahlı bir teröristle fotoğrafı çıkan bir vekili KINAMAK şöyle dursun, konuyu ilk önce sevgiye, sonrada iktidara bağlamalarını başka nasıl izah edebiliriz ki? Kutsalımız olan Hz. Adem Peygambere, hakaret eden bir “sanatçıya” gelen tepkiler üzerine, en azından “yanlış yapmış” yada “tasvip etmiyoruz” demelerini beklerken, susturamazsınız, özgürlük bayrağı yere düşmeyecek… türü sloganlarla arka çıkmalarını da bu minvalde okumak mümkün elbette. Peki, bitti mi? Hiç biter mi..? Bu Milletin demokratik tercihi ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir değere ve makamına, imalı da olsa hakaret eden bir televizyoncu ise cabası. Keza hakkında açılan soruşturma ve verilen yargı kararı akabinde, sunucuyu eleştirmek yerine “BUNUN HESABINI SORACAĞIZ” şeklinde beylik laflar etmeleri, fazla söze hacet bırakmayan cinsten seyrediyor.

Anlayacağınız daha evvel de zikrettiğimiz gibi, 2023’e dek bu tarz şeylere şahit olacağımız muhakkak. En üzücü olanı da, El Salvador Devlet Başkanı BUKELE kadar bile bu ülkeye inanmamaları… Kaldı ki Türkiye’yi öven, yücelten, takdir eden tek cümlelerini duymak mümkün değil maalesef. Bırakın övmeyi, hakkını veren tek cümleleri dahi yok nereyse. Bilakis yıkıcı, ayrıştırıcı, algı dolu söylemlerin arkasının kesilmediği aşikâr… O yüzden istedikleri kadar inkar etseler de yahut göz boyamak adına ikinci ve üçüncü muhalif ittifakı oluştursalar da, hepsinin SON KERTEDE SN. ERDOĞAN’IN KARŞISINDA BİRLEŞECEĞİNİ iddia etmek hiçte ütopik sayılmaz. Zira ittifakın derinlerinde sakladıkları partinin Eş Başkanının; “kimse bizlerin, bu seçimlerde yapacağı ve uygulayacağı strateji ile birlikte, bir dahaki dönemde bu ülkede yönetimin bir parçası olacağını asla aklından çıkarmasın" açıklaması üzerine daha ne söylenebilir ki?

İşte bu açıdan değerlendirildiğinde hangi düşüncede olursak olalım, EN ÜST SİYASİ KİMLİĞİN TÜRKİYE olduğunu kati surette akıldan çıkarmamak hayati öneme sahiptir. Sırf Erdoğan düşmanlığıyla Türkiye’yi bu yürüyüşünde zayıflatan, küçülten ve ufku dar bir platforma sıkıştıranların ise bunu tarih önünde izah edemeyeceği şüphesiz. Yoksa aksi bir durum da İstanbul’u karadan yürüttüğü gemilerle fetheden bir vizyonun, kar küreme araçlarını kar üzerinde yürütemeyen bir zihniyete teslim olması manası taşıyacağı açık. Bilmem, anlatabildim mi? Benden söylemesi…